22. Hukuk Dairesi 2017/26658 E. , 2020/276 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, duruşmalı olarak davalı tarafından temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 435. maddesi gereğince duruşma isteğinin süreden reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde su ürünleri mühendisi olarak 01.11.2003 - 20.08.2014 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını, İstihdamı Zorunlu Personel Sözleşmesinin 7/c. Maddesi gereğince son aylık ücretinin net 2.600,00 TL olduğunu, ancak sigorta primlerinin düşük ücretten yatırıldığını, 01.10.2012 tarihinden itibaren fark ücret ve ödenmeyen ücret alacağının bulunduğunu, iş sözleşmesinin davacı tarafından fark ücret ve ödenmeyen ücret alacaklarının bulunması, fazla çalışmalarının çalışmalarının karşılığı olan zamlı ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ücret ve fark ücret alacağı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının işe giriş tarihinin 03.03.2005 tarihi olduğunu, davacının bildirdiği çalışma sürelerinin hatalı olduğunu, davacının bizzat el yazısı ile tuttuğu belgelere göre fazla çalışma yapmadığının sabit olduğunu, ücretinin düşük ödenmesinin ya da bazı aylar ödenmemesinin söz konusu olmadığını, kararlaştırılan ücretin banka hesabına yatırıldığını, düzenli olarak aynı miktar üzerinden yatırılan ücretine hiçbir şekilde itiraz etmediğini, taraflar arasında imzalanan “İstihdamı Zorunlu Personel Sözleşmesi” ile davacının işinin niteliğinde bir değişiklik olmadığını ve herhangi bir ekstra sorumluluğun davacıya yüklenmediğini beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Davacının çalışma süresi ile davalı şirketin sorumlu olduğu alacak miktarının belirlenmesi noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Davacı, davalıya ait işyerinde 01.11.2003 tarihinde işe başladığını ileri sürmüş, mahkemece davacının beyanına itibar edilerek, çalışma süresinin 01.11.2003-28.02.2005 tarihleri ile 03.03.2005-20.08.2014 tarihleri arasında toplam 10 yıl, 1 ay, 18 gün olduğu kabul edilmiştir. Davalı taraf ise davacının işe başlama tarihinin 03.03.2005 tarihi olduğunu, davacının 01.11.2003-28.02.2005 tarihleri arasındaki çalışmasının davalıya ait işyerinde geçmediğini, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre de davacının bu döneme ilişkin çalışmasının bir başka işyerinde geçtiğini savunmuştur. Mahkemece, herhangi bir gerekçe oluşturulmadan davacının her iki dönem çalışmasının aynı işyerinde geçtiği kabul edilerek, toplam çalışma süresine isabet eden tüm alacaklardan davalı şirketin sorumlu olduğu yönünde karar verilmesi hatalıdır. Davalı vekili, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında görünen işveren ile davalı şirket arasında herhangi bir bağ olmadığını, bu şirketlerin ortaklarının aynı olmadığını ileri sürmüş olup, dosya kapsamındaki Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre davalı şirket ile dava dışı şirket arasında birleşme, bölünme vb gibi bir durum olmadığı, ortaklar arasında benzerlik bulunmadığı tespit edilmektedir. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanığının, “2005 yılında patronumuz değişmedi şirket ismi de değişmedi, sadece işyeri adresi değişti, ama hepimizin bu değişiklik esnasında işe giriş çıkışları yapıldı. Adres değişikliği esnasında 2 ay kadar süre işe ara ara gittik. Sipariş gelince giderdik 2 aylık sürede 2-3 kez işe gittik. O dönemde sigortamız ödenmedi.” şeklinde beyanda bulunduğu da dikkate alındığında davacının çalışma süresine yönelik araştırma ve incelemenin eksik yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı şirket ile dava dışı şirket arasında, davalı şirketin 01.11.2003-28.02.2005 dönemine ilişkin alacaklardan sorumlu olmasını gerektiren bir bağ bulunup bulunmadığı, bulunduğu takdirde ne tür bir bağ (birlikte istihdam, işyeri devri, iş sözleşmesinin devri vb gibi ) olduğu açıklığa kavuşturulmadan, eksik inceleme ile gerekçesiz olarak tüm çalışma süresine isabet eden alacaklardan davalı şirketin sorumlu olduğu yönünde hüküm kurulması hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
2-Davacının fazla çalışma ücretinin hesaplanması uyuşmazlık konusudur.
Mahkemece bilirkişi raporunda hesaplanan fazla çalışma ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının önceki dönem ücretleri, son ücretin asgari ücretine oranlanması suretiyle belirlenmiştir. Fazla çalışma ücretinin son ücrete göre değil, fazla çalışmanın yapıldığı dönem ücretlerine göre hesaplanması isabetli ise de, önceki dönem ücretlerinin davacının son ücretinin asgari ücrete oranlanması suretiyle tespit edilmesi dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı ile davalı işveren arasında 24.12.2012 tarihinde imzalanan zorunlu iş sözleşmesi ile davacının ücret miktarı yeniden düzenlenmiş olup, davacının bu tarihten önceki ücret miktarı ile ilgili olarak farklı şekilde değerlendirme yapılması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır. Mahkemece 2012 yılında davacının ücretinde değişiklik meydana geldiği gözetilmeli, bu tarihten önceki döneme ilişkin ücret iddiası yönünden araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Eksik inceleme yapılarak, son ücretin asgari ücrete oranı üzerinden önceki dönem ücretlerinin belirlenmesi yerinde olmayıp, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında uyuşmazlık vardır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukukunda bu yükümlülüğün anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir.
Somut olayda mahkemece işveren tarafından sunulan yıllık izin defterinde davacının imzası bulunmadığı gerekçesiyle bu deftere itibar edilmemiş, davacının 10 yıllık toplam çalışma süresinde hiç izin kullanmadığı kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 10 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına ters olduğundan, özellikle üzerinde giriş ve çıkış tarihleri bulunan yıllık izin defteri de davacıya gösterilmek suretiyle davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.01.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.