MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


Davacı, çalışma gücünün 3/2"sini yitirdiğinden malullük aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, nitelikçe çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiğinin tespiti ile malullük aylığı bağlanması gerektiğinin saptanması ve kurumun sataşmasının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davalı Kurumca yargılama sırasında ölen davacının hak sahiplerine ölüm aylığı bağlandığı da dikkate alınarak sigortalının maluliyetine başlangıç kabul edilen 05.03.2003 tarihi ile dava tarihi arasındaki aylıkların, bu aylıkların hak ediş tarihlerinden dava tarihine kadar işleyen faizleri ile dava ve ıslah tarihinden işleyecek faizleriyle birlikte tahsiline karar verilmiş ve bu karar davalı Kurum vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında davacılar vekili 17.11.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile davalarını “Dava tarihine kadar ödenmesi gerekli aylıkların ödenmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini olarak ıslah ettiklerinden bahisle” 3.809,68-TL maaş ile bunun işlemiş faizi olan 903,60-TL’nin tahsilini istemiş ve Mahkemece ıslah dilekçesindeki talep dikkate alınmak suretiyle hüküm kurulmuştur.
Ne var ki varılan bu sonuç hatalı olmuştur. Yargıtay İçtihadı birleştirme büyük genel kurulunun 4.2.1948 gün 1944/10 E. 1948/3 K. Sayılı kararı uyarınca bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Hal böyle olunca da bozmadan sonraki yargılama aşamasında davacı tarafça yapılan ıslah işlemi dikkate alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Öte yandan davacının dava dilekçesindeki faiz isteminin yersiz tahsil olunduğu ileri sürülen primlere ilişkin olduğu, gerek dava ve gerekse ıslah dilekçesinde hak edildiği halde ödenmeyen aylıklar bakımından dava ya da ıslah tarihinden başlatılmak üzere faiz isteminin bulunmadığı, giderek mahkemece aylıklara dava ve ıslah tarihinden faiz işletilmek suretiyle talep aşımının da söz konusu olduğu ortadadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle yukarıda belirtilen içtihadı birleştirme kararına aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının ilerde incelenmesine, 24/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.