3. Hukuk Dairesi 2020/10998 E. , 2021/938 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, adli yardım talepli açmış olduğu davasında 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 Sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak süresi içerisinde Menderes Belediyesine imar affı konusunda başvuruda bulunduğunu, başvuru sonucu kendisine ait gecekondu ile gecekondunun zemin değerinin tespit edildiğini, 1987 ve 1988 yıllarında taksitler halinde tespit edilen arsa bedelini yasaya uygun olarak ödediğini,Belediye Encümeninin 22/03/1989 tarihli kararı üzerine tarafından kullanılan 237 ada 2 parsel sayılı 273 m2"lik taşınmazın 163.800 TL bedelle kendisine satılmasına karar verildiğini,tahsisi yapılan bu parselin belediye tarafından 03/04/1992 tarihinde 3.kişiye satıldığını, o şahıstan da başka kişilerin devraldığını, tapunun üçüncü şahıslara devrediliğini öğrendiğini,belediyenin bedel ödendiği halde tescil işlemini yapmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 35.000 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, adli yargı yerinin görevli olduğuna ilişkin bozma ilamına uyularak denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplama yapan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile 620,91 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uyularak verilen kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Eldeki davada davacı, davalı belediyeye güvenerek gecekondusunun arsasının kendisine verileceği inancı ile arsa bedelini 1987 ve 1988 yıllarında 163.800 TL ödediği halde, taahhüt edilen arsanın verilmediğini ileri sürerek, zararın tazminini istemiştir. Mahkemece, TMK, BK ve Tapu Kanunu hükümleri gereğince gayrimenkul satışlarının resmi şekilde yapılmasının esas olduğu,tapuda kayıtlı gayrimenkullerin tapu dışı satışlarının geçerli olmadığı, davacının ancak ödediği parayı tapu malikinden isteyebileceği gerekçesi ile denkleştirici adalet ilkelerine göre tespit edilen 620,91 TL "nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı ... tarafından arşiv kayıtlarında satışa ilişkin bir encümen kararı olmadığı ve yapılan ödemelerin hangi amaçla yapıldığının anlaşılamadığı savunulmuş ise de; mahkeme gerekçesinde de kabul edildiği üzere davalı tarafından aksi ispat edilememiştir. Davacı tarafın sunduğu belgelerden davacının da aralarında bulunduğu gecekondu sahiplerine, kamu kurumu olan davalı ... tarafından arsa satışı yapılacağı yönünde alınan encümen kararları ile güven aşılamak suretiyle satışlar yapılarak arsalar karşılığında para toplandığı sabittir. Davalının kamuya sunduğu bu nitelikteki bir işlemde, devletin güvenilir olması asıldır. Üzerinde gecekondusunun bulunduğu arsa tahsisinin yapılacağı ilanına güvenerek belediyeye para yatıran davacı, belediye ile olan bu ilişkide edimini yerine getirmiş, davalı ise getirmemiştir. İfa, davalının arsayı 3. bir kişiye satışı ile imkansız hale gelmiştir. Davalı kurum, davacının zararını gidermelidir. Tazminat miktarı belirlenirken, davacının gerçek zararı esas alınmalıdır. Bu nedenle; davacı, arsanın rayiç değerini isteyebilir. Buna göre mahkemece; öncelikle taraflara, taşınmaza yakın bölgelerden ve ifanın imkânsız hale geldiği tarihe yakın zaman içinde yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkân tanınması, gerektiğinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, sonrasında ise, bu emsallere göre taşınmaza değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılmak suretiyle denetime imkân veren ve bilimsel verileri içeren rapor alınması suretiyle ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile denkleştirici adalet ilkesine göre belirlenen bedel üzerinden hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının temyiz eden taraflara iadesine, 6100 sayılı HMK"nin geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nin 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu davacı yönünden açık, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu davalı yönünden kapalı olmak üzere, 04/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.