3. Hukuk Dairesi 2013/19077 E. , 2014/4319 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KUŞADASI 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2013
NUMARASI : 2012/517-2013/229
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin davalının müteahhidi olması sebebiyle taraflar arasında ilişkinin mevcut olduğunu, bu ilişkinin 3 sene devam ettiğini, bu süreçte davalının ....plaka sayılı aracı kredi ile aldığını ancak ödemeler konusunda sıkışınca 35.500 TL araç kredisi ve diğer ödemelerin müvekkili şirket ve davacı asil tarafından borç verilerek ödendiğini, kasko ücreti olarak 1.167 TL"nin müvekkili tarafından ödendiğini, bu borçlara ek olarak imar durum uygulaması için 6.565 TL ödediklerini ayrıca 2.000 TL davalı adına banka havalesi yapıldığını, davalının kötüniyetli olarak bu aşamaya kadar hiçbir ödeme yapmadığını, davalının bu ödemeleri iade etmesi gerektiğini belirterek, 43.000 TL alacağın davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; davacının 2005 yılında bir borcu olmamasına karşın müvekkili adına bir kısım ödeme yaptığı iddiası ile açtığı davanın, müvekkili adına yaptıkları bir ödeme olmamakla birlikte yapmış oldukları kabul edilse dahi, BK"nun 82 maddesi gereğince zamanaşımına uğradığını, müvekkiline gönderilen havalelerin bir borcun ödenmesi niteliğinde olduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin Kuşadası 1.Noterliği"nin 31.12.2004 tarih ve ..... yevmiye nolu düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve ek protokollerden kaynaklandığını, taraflar arasında başka bir ilişkinin mevcut olmadığını, davacı yanın yaptığı tüm ödemelerin bu ilişkiden kaynaklandığını, aralarındaki sözleşme ile ilgili olarak tarafların birbirlerini ibra ettiklerini, imar durum uygulamasının taraflar arasındaki sözleşmeye ait özel ve teknik şartnamenin 2.maddesi ile yüklenici tarafından yaptırılacağının belirtildiğini, kabul etmemekle birlikte bu ödemenin sözleşmenin bir gereği olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ""...Borçlar Kanununun 82.maddesinde hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıllık süre içerisinde dava açması gerektiğinin yazılı olduğu, davacı tarafın geri istediği paraları bizzat kendisi tarafından elden makbuz karşılığı ödemek yada banka hesabına yatırmak suretiyle ödemede bulunduğu, davacının ödemiş olduğu paralara ilişkin makbuzların en son tarihinin 2005 yılı içerisinde olduğu bu itibarla zamanaşımı süresinin 2005 yılı içerisinde başladığı ve bu itibarla davacının işbu davayı 2006 yılı içerisinde açması gerektiği anlaşılmış olduğu..."" gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
04.06.1958 gün 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi; bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu olguları hukuken nitelendirmek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp uygulamak da hakimin görevidir. Diğer bir deyişle; bir davada maddi olayı anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir (HUMK.nun madde 76, HMK madde 33).
Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında Kuşadası 1.Noterliği"nin 31.12.2004 tarih ve 15021 yevmiye nolu düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve yine Kuşadası 1.Noterliği"nin 03.05.2007 tarih ve 3174 yevmiye nolu düzenleme şeklinde ek sözleşmesinin bulunduğu, davalının da taraflar arasındaki ilişkinin anılan sözleşme ve bu sözleşmenin eki olan sözleşmeden kaynaklandığı ve davacı tarafından yapılan tüm ödemelerin bu ilişkiden kaynaklandığı şeklindeki kabulü karşısında, dava konusu ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresi, sözleşmelerde uygulama yeri bulan B.K. 125. (yeni TBK 146) maddesi gereğince 10 yıldır.
Buna göre; mahkemece, taraflar arasındaki somut uyuşmazlıkta BK. 125. (yeni TBK. 146) maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı uygulanması gerektiği gözönüne alınmak suretiyle, davanın esasına girilerek sonucu dairesinde bir hüküm tesis edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.