4. Hukuk Dairesi 2016/5214 E. , 2016/11768 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... ve ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 29/03/2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 08/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız el koyma nedenine dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş, hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, kendisine ait küçükbaş hayvanlara kaçakçılık iddiası ile kolluk güçlerince el konulduğunu, yapılan ceza yargılaması sonucunda, üzerlerine atılı suçtan beraatlerine ve yedieminde bulunan hayvanların kendilerine iadesine karar verildiğini, buna rağmen iadenin gerçekleşmediğini ileri sürerek uğradıkları maddi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuşlardır.
Davalı, öncelikle davanın zamanaşımı ve husumet nedeni ile reddi gerektiğini, hayvanlara el konulmasında davacıların ağır kusuru bulunduğunu, tazminat isteminin yersiz olup, esas yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, yedieminin beyanı dikkate alınarak, hayvanların davacıya teslim edildiği kabul edilmiş ve istemin reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin, davanın kısmen kabulüne dair 05/03/2013 tarihli ilk kararı, Dairemizin 05/06/2014 gün, 2013/13439 esas, 2014/9315 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Bozma ilamında; “mahkemece el konulan hayvanların sahibine fiilen teslim edilip edilmediği, teslim konusunda davacıların müracaatının bulunup bulunmadığı hususlarının yedieminin mahkeme huzurunda dinlenerek usulünce araştırılması gerekmektedir. Söz konusu küçükbaş hayvanlar davacılara teslim edilmemiş ise hayvanların el koyma tarihindeki değerleri belirlenerek davacıların zararı hesaplanmalı, bu tutar üzerinden davacıların denetim sırasında ve sonrasında el konulan hayvanlara ait menşe şehadetnamesini ibraz edememeleri, beraat ve iade kararının 10/04/2001 tarihinde kesinleşmesine rağmen aradan uzunca bir zaman geçtikten sonra 29/03/2011 tarihinde eldeki bu davayı açmaları gibi durumlar birlikte değerlendirildiğinde, zararın artmasında davacıların müterafık (bölüşük) kusuru bulunduğu açık olduğundan hükmedilecek tazminat miktarından 6098 sayılı TBK 50, 51 ve 52 (818 sayılı BK 42, 43 ve 44 ) maddeleri gereğince uygun miktarda indirim yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamış ve kararın bozulması gerektiği...” belirtilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davacılara ait 1045 adet küçükbaş hayvana kaçak oldukları iddiası ile 02/06/1997 tarihinde kolluk güçlerince el konulduğu ve 03/06/1997 günü yediemin olarak ..."a tutanakla teslim edildiği anlaşılmaktadır. ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 1997/51 Esas, 1999/61 Karar sayılı dosyasında sanık davacıların delil yetersizliğinden beraatlerine ve yedieminde bulunan hayvanların sanığa iadesine karar verildiği, anılan kararın 10/04/2001 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, salt yedieminin teslim ettiğine ilişkin beyanına dayanılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Şöyle ki, yukarıda bahsedilen bozma ilamımızdan da anlaşılacağı üzere, el konulan hayvanların davacılara teslim edilip edilmediği hususunda yedieminin usulünce dinlenilmesinin yanı sıra mahkemece usulünce araştırma yapılması gerektiği de belirtilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamımıza göre yapılan araştırma kapsamında kolluk kuvvetlerine müzekkere yazılmış olup, gelen cevabi yazıda aradan uzun zaman geçtiğinden bilgi ve belge bulunamadığı, teslim tutanağında imzası bulunan personelin nerede olduğunun belirlenemediğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, hayvanların el koyma tarihindeki değerleri belirlenerek davacıların zararı hesaplanmalı, bu tutar üzerinden davacıların denetim sırasında ve sonrasında el konulan hayvanlara ait menşe şehadetnamesini ibraz edememeleri, beraat ve iade kararının 10/04/2001 tarihinde kesinleşmesine rağmen aradan uzunca bir zaman geçtikten sonra 29/03/2011 tarihinde eldeki bu davayı açmaları gibi durumlar birlikte değerlendirildiğinde, zararın artmasında davacıların müterafik (bölüşük) kusuru bulunduğu, hükmedilecek tazminat miktarından 6098 sayılı TBK 50, 51 ve 52 (818 sayılı BK 42, 43 ve 44 ) maddeleri gereğince önemli oranda indirim yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 01/12/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava haksız el koyma nedenine dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin, davanın kısmen kabulüne ilişkin ilk karar, Dairemizin 05/06/2014 tarih ve 2013/13439 esas, 2014/9315 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Bozma ilamında, "el konulan hayvanların sahibine fiilen teslim edilip edilmediği, teslim konusunda davacıların müracaatları olup olmadığı hususlarının, yedieminin mahkeme huzurunda dinlenerek usulünce araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği" belirtilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyularak el koyma sonrası hayvanları elinde bulunduran yediemin tanık sıfatıyla dinlenmiştir.
09/05/1960 tarih ve 21/9 sayılı YİBK"na göre mahkemelerin Yargıtay bozma kararına uyulması ile karar lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur.
Dairemizin bozma kararı teslim hususunun tespiti için yedieminin tanık olarak dinlenmesi konusundadır. Mahkemece bozma kararına uyulmakla davalı hazine yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur. Ayrıca teslim hukuki bir olay olup ispatı tanıkla mümkündür. Mahkemece bozma kararının gereği yerine getirilmiş, tanık olarak dinlenen yediemin el konulan hayvanların kendisi tarafından davacıya teslim edildiğini beyan etmiştir. Mahkemece, Dairemizin bozma kararına uyulduğuna ve bunun sonucunda davalı yararına usuli kazanılmış hak doğduğuna göre ilk bozma kararı ile benimsenmiş esaslara aykırı şekilde, ikinci bir bozma kararı verilmesi usul hükümleri ile amaçlanan istikrarı zedeleyecek ve mahkeme kararlarına karşı olan güveni sarsacağından mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum. 01/12/2016