3. Hukuk Dairesi 2014/2564 E. , 2014/4375 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR 5.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2011
NUMARASI : 2005/357-2011/631
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; taraflar arasında 09.04.2004 tarihinde “Kubaba-Dilhan” unvanlı ortaklık kurulması için adi ortaklık sözleşmesi yapıldığını, 50.000 TL sermaye bedelinin yarı yarıya ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davacının 22.550 TL sermaye bedelini nakden ödediğini, ayrıca muhtelif tarihlerde 3.150 TL ödendiği ve 1.600 TL değerinde değerli taşın mal olarak davalıya verildiğini, iş yeri sigortasını da davacının yaptırdığını, toplam 27.604 TL alacağı oluştuğunu, ancak sonradan davalının ortak işyeri açmayıp davacıyı aldatarak bu paralarla aynı adreste kendisine ait B..’daki işyerinin şubesini açtığını öğrendiğini, vergi dairesine bu şekilde müracaat ettiğini, bu nedenle davalıya ödenen 27.604 TL’nin faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı cevabında; adi ortaklığın sözleşmeye uygun kurulduğunu ve devam ettiğini, davacının ortaklık için verdiği parayı ödünç gibi istemesinin mümkün olmadığını, davacının ancak adi ortaklığın tasfiyesi halinde doğacak bir kar var ise isteyebileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; taraflar arasındaki 09.04.2004 tarihli sözleşme ile adi ortaklık kurulduğu, ancak dinlenen taraf tanıkları beyanlarına göre fiilen devam ettirilmesinin mümkün olmadığı, keza BK. 535.maddesi gereği karşılıklı güven duygusunun yitirilmiş olduğu anlaşıldığından, BK.nun 535/7.maddesi gereği ortaklığın feshedilmesi gerektiği, ancak tasfiye işlemleri tamamlanmadan tarafların hak ve alacaklarını almalarının mümkün olmadığı, taraf vekillerinin 22.12.2012 tarihli celsede “adi ortaklığın herhangi bir mal varlığının bulunmadığı ve davacı vekilinin adi ortaklığın kurulmadığı” şeklindeki imzalı beyanları dikkate alındığında davacının bilirkişi raporundaki gibi 13.203,77 TL alacağı olduğunun anlaşıldığı gerekçe gösterilerek, taraflar arasındaki adi ortaklığın BK. 535/7.maddesi gereğince feshine ve tasfiyesine, davanın adi ortaklığın feshi nedeniyle oluşan 13.203,77 TL alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmektedir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, somut olayda dosyadaki tüm bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında 09.04.2004 tarihinde “K..-D...” unvanı ile merkezi K... H.. .... Kemeraltı-İzmir adresinde iş yeri açılmak üzere ortaklık sözleşmesi imzalanmıştır. Vergi dairesi cevabına göre belirtilen adresteki işyeri davalı adınadır. Sözleşme konusu işyeri adresinde, davalıya ait işyerinin şubesinin bulunduğu, şubenin adi ortaklık sözleşmesinin tarihinden önce açıldığı, sözleşmenin imzalanmasından sonra ticari ve vergi kayıtlarının her iki ortak adına düzenlenmemiş olduğu anlaşılmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporundan, işyerine ait yasal ve ticari mükellefiyetlerin (kredi kartı ile alışveriş üyelik anlaşmaları vs.) davalı adına düzenlenmiş olduğu belirlenmiştir.
Bu durum karşısında; taraflar arasında belirtilen ortaklığın fiilen kurulmadığı belirlenmiş olmasına göre, uyuşmazlığa uygulanacak hükmün Adi Ortaklığın fesih ve tasfiye olunacağı açıktır. Ancak, 6100 sayılı Yasanın 31.maddesine göre davayı aydınlatma görevinin mahkeme hakimine ait olmasına göre uyuşmazlığın çözümüne ilişkin hukuki nitelendirme yapılmalı ve verilenin miktarı ile hangi hukuki sebebe göre verildiği ve adi ortaklık olmaması ve iadesi için gereken kuralın ne olduğu tayin ve tesbit edilerek, hüküm ittihaz olunmalıdır.
Belirtilen değerlendirmeye uygun düşmeyen hükmün bozulması gerekmektedir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.