3. Hukuk Dairesi 2014/4132 E. , 2014/4523 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : URLA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2013
NUMARASI : 2013/374-2013/506
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin maliki bulunduğu taşınmazı (tripleks meskeni) davalının önce harici satış sözleşmesiyle, sonra noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesiyle satın aldığını, taşınmazın teslim edildiğini; karşılığında toplamda 14.000 TL ödediğini, bakiyesinin ödenmesi beklenirken, davalı bu evin ruhsatsız yapı olup yıkım kararı olduğunu ileri sürüp, parayı ödemediğini; bu durumun TMK."nun 2.maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek; 111 000,00 TL alacağın 02.08.2010 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yıkımına karar verilen binanın satışının hukuken mümkün olmadığını savunup; davanın reddini istemiştir. Karşılık davasında ise; davacı-karşı davalıya yapılan 14.000,00 TL ile emlakçıya ödenen 6.000,00 TL ve noter ücreti olarak ödenen 1.337,78 TL olmak üzere toplam 21.337,78 TL’nin yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece davacının davasının reddine, davalı-karşı davacının davasının ise usulden reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2012/20025 E. 2013/2992 K. Sayılı ilamı ile; 1-Davalı-k.davacı vekilinin temyiz itirazları bakımından; Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebilir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE;
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Ancak, karşı davanın usulden reddine karar verilmiş olmasına rağmen, davacı-karşı davalı yararına ücreti vekalete hükmedilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirdiği gerekçesi ile bozulmuş olup; Mahkemece bozmaya uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde; davaların reddi ile birlikte;
"-Davalı-karşı davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden takdir edilen 10.930,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı- karşı davacıya ödenmesine,
-Davacı-karşı davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden takdir edilen 1.320,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya ödenmesine, " karar verilmiştir.
Yine, mahkemece, "Tashih Şerhi" başlıklı kararı ile dosyanın HMK 304 maddesi gereğince resen ele alınarak incelenmesinde gerekçeli kararın hüküm kısmında "davalı-karşı davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden takdir edilen 10.939,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya ödenmesine" şeklinde hüküm kurulmuş ise de davalı-karşı davacının davasının 21.337,78 TL üzerinden açıldığı, ve avukatlık ücret tarifesi gereğince hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin işbu değer üzerinden 2.560,53 TL olması gerekir iken maddi hata sonucu kararın hüküm kısmında 10.939,00 TL yazıldığı anlaşıldığından; -Mahkememizin işbu dosyasındaki 10/10/2013 tarihli gerekçeli kararının hüküm kısmında yazılı "davalı-karşı davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden takdir edilen 10.939,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya ödenmesine" cümlesinin hükümden çıkartılarak yerine "davalı-karşı davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden takdir edilen 2.560,53 TL nisbi vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya ödenmesine" cümlesinin yazılmak suretiyle kararda yapılan maddi hatanın bu şekilde düzeltilmesine karar verilmiş, hüküm süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar; usuli kazanılmış hak olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Somut olayda, mahkemece, bozma ilamına uyulmakla kararı temyiz eden davacı taraf yararına 1- Davalı için birinci mahkeme kararı ile hükmedilen 1200,00 TL vekâlet ücreti yönünden usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu kerre bunu aşan miktarda vekâlet ücretine davacı aleyhine olacak şekilde karar verilemez.
2- Bozma kararı ile; karar tarihinde yürürlükte bulunan tarife hükümlerine göre karşılık davanın usulden reddi sebebiyle davacı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ancak bozma ilamı gereği yerine getirilmemiştir. Vekalet ücreti yönünden oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeden ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.