Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/19752
Karar No: 2014/4559
Karar Tarihi: 24.03.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/19752 Esas 2014/4559 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2013/19752 E.  ,  2014/4559 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 21. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 04/07/2013
    NUMARASI : 2008/170-2013/305

    Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacı müvekkillerinin 1991 doğumlu çocukları B.."ın diş tedavisi için davalı ... Sağlık Hizmetleri Limited Şirketine başvurduklarını, davalı doktorların tedaviye 1999 yılının Ocak ayında başladıklarını, tedavinin davalı tarafça gereği gibi yapılmadığını, 4 yıl süren tedavide hiç bir ilerleme kaydedilmediğini, kontroller için müvekkillerinin 37 defa Karadeniz Ereğlisi"nden İstanbul"a gelmek zorunda kaldıklarını, tedavi gören küçüğün uzun tedavi nedeniyle eğitiminin aksadığını, psikolojisinin bozulduğunu, tedaviyi gerçekleştiren doktorun ortodontist uzmanı olmadığını müvekkillerinin sonradan öğrendiğini, tüm bu nedenlerle tedavinin dördüncü yılında müvekkillerinin tedaviyi sonlandırdıklarını belirterek; ayıplı hizmetin tespiti ile tedavi hizmeti için ödenen 1.950 Amerikan Dolarının ödeme tarihindeki kur üzerinden işleyecek yasal faizi ile birlikte ve 10.000,00 TL maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, davacı anne N...Ç.. için 2.500,00 TL, davacı baba için B.. Ç.. için 2.500,00 TL küçük B.. Ç.. için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL manevi tazminatın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 26.06.2012 tarihli dilekçe ile davalı şirket aleyhine açtıkları davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.
    Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın hem şirket hem de şahıslar aleyhine dava açtığını, davalı Dt.S.. M.."nin davalı şirketin hissedarı ve çalışanı olmadığı gibi küçük B.."ın tedavisini de üstlenen bir kişi de olmadığını, davanın yalnızca şirket aleyhine açılması gerektiğini, davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, küçüğün
    .
    ağızına takılanları çıkarması ve kırması nedeniyle müteaddit defa tedavinin sıfırdan başlayarak yeniden aparat ve benzeri unsurların takıldığını, ortada ayıplı bir hizmet değil, tedavinin gereğinin tedavi edilen tarafından gereği gibi yerine getirilmemesi gibi bir durumun olduğunu, davacı tarafın tedaviden vazgeçtiğini yazılı olarak bildirmesi üzerine müvekkillerinden 500 Doları geri aldığını, tedaviden vazgeçen davacı taraf olduğuna göre artık dava açma hakkının bulunmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
    Mahkemece; davalı M.. Sağlık Hizmetleri şirketi aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine, maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5.071,50 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar E.. Ö.. ve S.. M.."den müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile davacı anne için 1.000,00 TL, davacı baba için 1.000,00 TL, davacı B.. Ç.. için 3.000,00 TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılar E.. Ö.. ve S.. M.."den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
    Davalılar vekilinin kabul gören temyiz itirazına gelince;
    Dava; diş tedavisinin ayıplı ifasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile ödenen tedavi ücretinin istirdatı istemine ilişkindir.
    Tarafların açıklamaları ile dosyadaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki akdi ilişkinin, TBK.nun 470 (BK. m. 355) ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklandığı açıktır.
    Somut olayda davacı taraf iş-eser sahibi; davalı taraf ise yüklenicidir.
    Eser sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici, yapımını yüklendiği işi, özen borcu gereği olarak fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla ödevlidir.
    Eser sözleşmesini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran önemli özellik sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdüdür. Zira; eser sözleşmesinde bir eserin yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu borcun altına giren taraf yani yüklenici, işin mahiyeti gereği işi sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır.
    Eserin, sözleşmede kararlaştırılan niteliklerine, ya da iş sahibinin beklediği amaca uygun olmaması veya lüzumlu bazı vasıflardan bir ya da bir kaçının bulunmaması halinde ayıplı olduğunun kabulü gerekir.
    Eser sözleşmesinde, yüklenici belli bir sonucu (eser) taahhüt ettiğinden sonuç gerçekleşirse, yüklenici borcunu ifa etmiş sayılır. Buna göre davalı yüklenici, davacı iş sahibinin zarar görmemesi için mesleki tüm şartları yerine getirmişse; somut durumun gerektirdiği tedbirleri noksansız biçimde almışsa, uygun tedaviyi belirleyip uygulamışsa, uygulanan tedavide nadirde olsa görülebilecek olumsuz sonuçlara dair davacıyı aydınlatıp uyarmış ve davacının bu hususta rızasını almışsa, eserini iş sahibi davacının ondan beklediği amaca uygun olarak tamamlayarak teslim etmişse ücrete hak kazanır.
    Eğer işin iş sahibinin istediği şekilde gerçekleştirilmesi mümkün değilse, davalı yüklenicinin bu konuda öncelikle iş sahibini uyarma yükümlülüğü bulunmaktadır. Uyarının yapıldığı davalı iş sahibi tarafından ispatlanmalıdır.
    Buna göre mahkemece, manevi tazminata ilişkin hüküm dışında kurulan hükümlerde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, manevi zarar, bir kişinin kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen eksilmeyi ifade eder. Hayat, vücut bütünlüğü, sağlık, özgürlük, isim, resim, şeref, haysiyet, ticari itibar gibi değerler kişilik değerlerini oluşturur. Bu değerlere saldırı, objektif eksilmeyi ifade eder. Manevi zararın tazmin edilebilmesi için objektif unsur yanında bir de sübjektif unsurun gerçekleşmesi gerekir. Sübjektif unsur ise, zarar görenin söz konusu ihlal sonucu kişiliğinde, manevi varlığında objektif olarak meydana gelen bu eksilmeyi yaşaması, duyması, onu hissetmesi, bunun sonunda da acı, elem, ızdırap duymasıdır. Sübjektif unsur yoksa manevi zarar da yoktur.
    Kural olarak kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimseler saldırının faillerinden manevi tazminat talep edebilirler.
    Dava konusu maddi hadise ayıplı hizmet ifasından kaynaklanmakta olup, davacı tarafın hayat, vücut bütünlüğü, sağlık, özgürlük, isim, resim, şeref, haysiyet gibi değerlerinde bir ihlale yol açmamıştır.
    Hal böyle olunca mahkemece; manevi tazminat talep etme şartlarının somut olayda oluşmadığı gerekçesiyle davacıların manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi