3. Hukuk Dairesi 2013/20296 E. , 2014/4585 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ALAŞEHİR 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2013
NUMARASI : 2012/74-2013/318
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkiline ait Y... Kasabası Koca Orman mevkii ... parselde kayıtlı üzüm bağının 2009-2010 yılında ortakçı olarak davalı tarafa verildiğini, davalının bağa bakmadığı için kuruduğunu, beton direkleri kırıp yenilerini takmadığını, beton direkler üzerinde bulunan V telleri söktüğünü ve 2009-2010 yıllarına ait üzüm gelirinden payını alamadığını; bakımsızlıktan kuruyan bağın yeniden dikilmesi gerektiğini, Alaşehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/73-72 D.İş sayılı tespit dosyasında müvekkilinin uğradığı zararların tespit edildiğini, bağın eski haline getirilmesi için toplam malzeme ve işçilik gideri olarak 1.787,50 TL masraf, bağın bakımsızlıktan kurumuş olması nedeni ile 11.437 TL zararın olduğunun tespit edildiğini, ayrıca müvekkilinin payına düşün gelirden 4.300 TL mahrum kaldığını ileri sürerek, toplam 17.524,50 TL maddi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı duruşmadaki beyanında; bu hususta Killik Karakolunda ifade verdiğini bu ifadenin celbinin talep edildiğini belirterek, açılan davanın reddini istemiştir.
Davalının ifadesini teminen Alaşehir İlçe Jandarma Komutanlığı"na müzekkere yazıldığı, Jandarma Komutanlığı"nın cevabi yazısı ile “Killik Jandarma Komutanlığının arşiv kayıtlarının araştırılması sonucunda şahıs hakkında herhangi bir kayda rastlanmadığının” bildirildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu bağ tesisinin eski hale getirilmesi için yapılması gerek toplam malzeme gideri 1.350,00 TL, işçilik gideri 437,50 TL, net gelir kaybı 11.437,00 TL ve ilgili bağın 2009 yılı geliri olan 2.205 TL ile 2010 yılı geliri olan 2.095,00 TL olmak üzere toplam 17.524,50 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulması için; evvela taraflar arasında, üzüm bağının bakımı ve hasılatın paylaşımı konusunda ortakçılık anlaşmasının olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Medeni yargılama hukukunda egemen olan taraflarca getirme ilkesine göre davanın sebebini oluşturan vakıaların getirilmesi taraflara yüklenmiş bir ödevdir. Buna karşılık bu vakıaları mümkün olan bütün hukuki görüş açılarından inceleme ve hukuku uygulama görevi ise hâkime yüklenmiştir. Hâkim tarafların hukuki sebepleri hiç belirtmemiş ya da yanlış belirtmiş olması ile bağlı tutulmamıştır. Bu sayede, tarafların hukuku bilgisizliklerinden zarar görmeleri engellenmiştir.
Nitekim 6100 sayılı HMK"nun 33.maddesi ve 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı YİBK"na göre olayları izah taraflara, kanunları resen uygulamak ve dolayısıyla hukuki nitelendirmede bulunmak hakime ait bir görevdir. Hakimin hukuki nitelendirmede bulunma görevine ilişkin muhtelif kararlar mevcuttur. (YHGK 11.4.2007, E. 2007/12-179, K. 2007/198), (YHGK 19.1.1974; YHGK 1.5.1991)
Bu açıklama ışığında somut olaya bakıldığında, davacı maliki olduğu üzüm bağının 2009-2010 yılında ortakçı olarak davalı tarafa verdiğini, davalının bağa bakmadığı için kuruduğunu, beton direkleri kırıp yenilerini takmadığını ve beton direkler üzerinde bulunan V telleri söktüğünü yine 2009-2010 yıllarına ait üzüm gelirinden payına düşen kısmı alamadığını bu sebeple de 17.524,50 TL maddi zararının olduğunu belirtmekte; davalının ise duruşmadaki beyanında bu hususta Killik Karakolunda ifade verdiğini bu ifadenin celbi ve davanın reddini dilediği; temyiz dilekçesi ile de aralarında herhangi bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığını belirtmekte olduğu; mahkemece, ifadenin temini için Alaşehir İlçe Jandarma Komutanlığı"na yazılan müzekkereye cevabi yazıda ise “Killik Jandarma Komutanlığının arşiv kayıtlarının araştırılması sonucunda şahıs hakkında herhangi bir kayda rastlanmadığının” bildirildiği anlaşılmaktadır.
Tarım alanında karşılaşılan yarıcılık veya ortakçılık faaliyeti adi ortaklığın diğer bir uygulama alanı olup, buna göre yarıcı emeğini tarla sahibi ise toprağından faydalanma hakkını ortaklığa sermaye olarak getirmekte ve elde edilen mahsul veya tutarı ortaklar arasında paylaşılmaktadır.
Bu bağlamda mahkemece; davalının Killik Karakoluna vermiş olduğu ifade ile birlikte toplanacak tüm delillerin değerlendirilmesi neticesinde, taraflar arasında tarımsal bir sözleşmenin yapıldığı, bu sözleşme ile davacının üzüm bağını, davalının ise emeğini koyduğu ve elde edilecek karın (ürünün) yarı yarıya bölüşüleceği hususunda anlaştıkları sabit ise o takdirde, taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde (818 sayılı BK.nun 520 ve devamı maddelerinde) düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin mevcut olduğu kabul edilecek ve hukuki ihtilaf bu kapsamda değerlendirilecektir.
Ancak değerlendirme neticesinde, taraflar arasında tarımsal bir sözleşmenin yapılmadığı yani aralarında bir sözleşme ilişkisinin bulunmadığı tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespit ediliyor ise, bu durumda davacı talebinin haksız fiil kapsamında değerlendirilerek ihtilafın halli cihedine gidilmesi gerekmektedir.
O halde uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulması için; taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin (ortakçılık/yarıcılık) olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Ne var ki, mahkemece; bu yönde bir araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm tesis edilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin belirlenip (adi ortaklık-haksız fiil) ortaya çıkan muarazanın giderilmesi için tüm delillerin toplanarak, hasıl olacak sonuca göre ihtilafın halli gerekirken, bu yönler dikkate alınmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.