1. Ceza Dairesi 2016/1938 E. , 2016/2396 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Eşini kasten öldürme, nitelikli yağma, hırsızlık
HÜKÜM : 1-TCK.nun 82/1-d-son, 29 maddeleri uyarınca 24 yıl hapis cezası,
2-Nitelikli yağma suçundan beraat.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ..."ın resmi nikahlı eşi maktül ..."ı nitelikli kasten öldürme suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonucuna uygun şekilde suç vasfı tayin, takdiri indirim sebebinin bulunmadığı takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanık hakkında, elde edilen delillere göre, nitelikli yağma suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı kabul ve takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmediğinden, sanık müdafiinin duruşmalı incelemede ve temyiz dilekçesinde eksik incelemeye, meşru savunmaya, o yer Cumhuriyet savcısının yağma sucunun sübutuna, katılanlar vekilinin kasten öldürme suçunun tasarlanarak işlendiğine, yağma suçunun sübutuna, takdiri indirim uygulanmaması gerektiğine, ceza miktarına yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
1) Sanık hakkında nitelikli yağma suçundan kurulan beraat hükmünün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA;
2) Sanık hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan kurulan mahkümiyet hükmünün incelenmesinde ise;
Maktül ile sanığın evli oldukları, aralarında uzun süre geçimsizlik yaşandığı, maktülün sanıktan ayrılmak istediği, bu nedenle ortak evden de daha önce ayrıldığı ancak ailelerin araya girmesi nedeniyle tekrar birlikte yaşamaya başladıkları, maktülün diş hekimi kliniğinde asistan olarak çalışması nedeniyle zaman zaman eve geç geldiği, sanığın kendisini aldattığını düşünerek maktülü takibe başladığı ve bu nedenle de olay günü maktülün cep telefonunu alarak aramalarını ve mesajlarını kontrol ettirmek istediği, maktülün cep telefonunu istediği, sanığın telefonu geri vermemesi nedeniyle aralarında tartışma yaşandığı, daha sonra sanığın maktülü ütü fişiyle boğarak öldürdüğü anlaşılan olayda;
a) Sanığın, maktülün kendisine hakaret ettiği ve tokat attığı yönündeki savunmasının daha az ceza almaya yönelik olduğu, ayrıca sanığın maktülün cep telefonununu alarak incelemek istemesi, şüphelenmesine bağlı davranışlarla rahatsız etmesi, maktülün kardeşine şüphelerini aktarması, şeklindeki filleriyle ilk haksız hareketin kendisinden kaynaklandığı, etki-tepki dengesinin sanık lehine bozulmasının söz konusu olmadığı gözetilmeden, oluşa uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme sonucu sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini,
b) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 90. maddesinin son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesi gereğince, 5271 sayılı CMK"nun 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Kanunun 13. maddesine dayanılarak hazırlanan Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince Müdafii ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi uyarınca mali durumunun iyi olmadığı dosyaya yansıyan sanık için baro tarafından görevlendirilen zorunlu müdafii ücretinin alınmasına hükmedilmesi,
c) Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinin iptal edilen bölümleri doğrultusunda sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafii, o yer Cumhuriyet savcısı ile katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, re"sen de temyize tabi olan hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, ceza miktarına, bozma sebeplerine ve temyiz incelemesi dışında tutuklulukta geçen süreye göre müdafiinin tahliye isteminin REDDİNE 05/05/2016 gününde Üyeler ... ve haksız tahrik uygulanmasının yerinde olduğu ve hükmün onanması gerektiği yönündeki karşı oyuyla ve oyçokluğuyla karar verildi.
(M) (M)
KARŞI OY:
Yerel Mahkemece, TCK"nun 82/1-d, 29 maddeleri uygulanmak suretiyle sanığın 24 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Dairemizin sayın çoğunluğu tahrik hükmünün uygulanamayacağı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
Dairemizin sayın çoğunluğu ile aramızda tahrik hükmünün uygulanıp uygulanamayacağı noktasında görüş ayrılığı bulunmaktadır.
Sanık savunmasında; evlilikleri döneminde maktulün bir keresinde evi terk ederek Sivas"a gittiğini, orada bir kişi ile yaşamaya başladığını, maktulün evi terk ettiği dönemde bir çocuklarının olduğunu, çocuğunun hatırına onu affederek tekrar yaşamaya başladıklarını, bir çocuklarının daha olduğunu, önceleri ailesiyle birlikte oturduklarını, ancak eşinin isteği üzerine ayrı eve çıktıklarını, son dönemlerde eşinin eve geç gelmeye başladığını, türkü bara takıldığını, eşinden şüphelendiğini, hatta kaynı ..."ya dert yandığını, çocuklarının mağdur olduğunu akrabalarının yanında kaldığını, aralarını düzeltmeye çalıştığını, olay gününden iki gün önce eşine çiçek aldığını, yine olaydan bir gün önce tektaş yüzük aldığını ve çiçekçiden çiçek siparişi verdiğini, kaynı Ali"nin telefonunu getir bakayım demesi üzerine eşinin telefonunu alıp kaynına götürmek istediğini, telefonunu almak isterken eşiyle tartıştıklarını, eşinin kendisine iki kez tokat attığını, sen erkekmisin piyasada yüzlerce erkek var senin bana yapamadığını onlar yapıyor dediğini, yüzünü tırmaladığını, göğsüne doğru vurduğunu, bunun üzerine kendisini kaybettiğini, önce eliyle eşinin boğazını sıktığını, daha sonra orada bulunan ütü kablosuyla boğazını sıktığını söylemiştir.
Maktulün kardeşi olup davaya katılan ... ise, maktulün eve geç gelmeye ve gece kulübüne gitmeye başladığını, sanığın bu konuda kendisine dert yandığını, maktulün eve geç gelmesi nedeniyle çocuklarına akrabalarının baktığını, öldürme hadisesine kadar sanığın kardeşine şiddet uyguladığına dair bir duyumunun olmadığını, sanığın başka erkeklerle ilişkisi olduğu konusunda şüphelerim var dediğinde kendisinin benimde şüphelerim var dediğini, sanığa Diva restoranda şarkıcı
Ve menejeri Süleyman var kardeşim onlarla çok içli dışlı dediğini, sanığa bundan sana karı olmaz boşan dediğini, sanık telefondan anlamadığı için kardeşimin telefonunu getir bakayım dediğini beyan etmiştir.
Sanığın kardeşi ... ise, olay günü sanığın kendisine, maktulün tokat atması üzerine kardeşinin kendisinden geçerek bu suçu işlediğini anlattığını beyan etmiştir.
Mahkemece aldırılan kayıtlara göre maktulün Süleyman isimli menejer ile çok sayıda telefon görüşmesi tespit edilmiştir.
Sanığın aldırılan doktor raporuna göre yüzünde yüzeysel abrazyonlar ve göğüs bölgesinde fraktür tespit edilmiştir.
Sanığın savunması, katılan ..."nin beyanı, tanık Bülent"in beyanı ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın öldürme hadisesine kadar maktule şiddet uygulamadığı, maktulün evi terk edip bir yıl kadar gidip başkasıyla yaşadığında bile çocuğunun hatırına onu affedip yeniden evlilik birliğini kurmayı sağladığı, yeniden beraber yaşamaya başladıklarında bir çocuklarının daha olduğu, sanığın ailesinin evinden ayrılmak isteyen maktulün isteğini yerine getirerek ayrı eve çıktıkları, maktulün türkü bar ve gece kulübüne giderek evi ihmal ettiği, eve geç geldiği, çocuklarına bakmadığı, çocuklarının akrabaların yanında kaldığı, buna rağmen sanığın olaydan iki gün önce çiçek alıp eve geldiği, yine olay gününden bir gün öncede tektaş yüzük ve çiçek alıp eve geldiği, sanığın tüm çabalarının evliliğini kurtarmak maktulü eve bağlamak olduğu, maktulün kendi başına buyruk bir hayat yaşaması ve sanığın şüpheleri nedeniyle maktulün telefonunu kontrol amacıyla almak istediğinde maktulün orantısız tepki gösterdiği, maktulün, sanığın savunmasında belirtiği gibi tahrik edici sözler söyleyerek sanığa tokat attığı, sanığın göğsüne doğru vurduğu, o güne kadar kendisine yapılan tahriklere rağmen şiddet göstermeyen sanığın o anda kendisine yapılan hakaret ve yaralamanın etkisiyle atılı suçu işlediği olayda, sanığın affettiği güne kadar olan olaylar tahrik olarak kabul edilmesi bile, hemen olaydan önce maktulün söylediği sözler ve sanığa vurması tahrik hükmünün kapsamında kalacağından, sanık lehine haksız tahrikin varlığını kabul eden Mahkemenin kararının onanması gerektiğini düşündüğümüzden, Dairemizin sayın çoğunluğunun tahrik hükmünün uygulanmaması gerektiğine dair görüşüne katılmıyoruz.
05/05/2016 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Osman Parlak"ın huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık ... müdafii Avukat ...... yokluğunda 12/05/2016 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.