(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2017/7179 E. , 2020/354 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine, Orman Yönetimi, ... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde kain ve 1956 tarihli tapulama çalışmalarında kıraç arazi olarak tapulama harici bırakılan taşınmazının tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu beyanla, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... mevkiinde bulunan Güneyi: 468, 469 ve 470 sayılı parsellerle, Doğusu: 444, 445, 447 ve 448 numaralı parsellerle, Kuzeyi ve Batısı: tapulama harici arazilerle çevrili dava konusu taşınmazının Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulü ile; ... ilçesi, Yenikent/... mahallesinde bulunan ve fen bilirkişi ... tarafından hazırlanan rapor ve krokisinde (G) harfi ile gösterilen 95350.949 m2 yüzölçümlü taşınmazın davacı ... adına ... mahallesine ait en son parsel numarası verilmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hükmün davalılar Hazine, Orman Yönetimi, ... ile ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/356 E.- 2014/2558 K. sayılı kararıyla “Keşifte görev alan ziraat bilirkişisi raporuna göre, taşınmaz üzerinde davacı tarafından dikilen 15-20 ve 8-10 yaşlı bağ omcaları ve 3-4 yaşlı genç ceviz ağaçlarının bulunduğu bildirilmiştir. Ağaçların yaşı itibarıyla 20 yıllık zilyetlik süresi dolmadığı gibi, davacı tarafından, ağaçlar dikilmeden önce zirai amaçla kullanılıp kullanılmadığı araştırılmamıştır. Mahallî bilirkişi ve tanıklar, bu konuda bir açıklama yapmadığı gibi, imar ve ihyadan sonra hemen ağaç dikilerek kullanılmaya başlandığını beyan etmişler, ancak mahkemece de bu durum ayrıntılı açıklattırılmamıştır. 1985-1990 yılları arasındaki hava fotoğrafları incelenmediği için kullanım olup olmadığı saptanmamış, ziraat bilirkişisi tarafından toprak analizleri yapılmadığı için kaç yıllık tarım arazisi olduğu açıklığa kavuşturulmadan ve zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığı belirlenmeden karar verilmiştir. Dosyadaki taşınmaz fotoğraflarının incelenmesinde de taşınmazların bitki örtüsünden ve toprağın çok taşlı olduğundan tarım arazisine benzemediği görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ait 1985-1990 tarihleri arasındaki hava fotoğrafları getirtilerek, önceki bilirkişiler dışında bir orman, bir fen ve bir ziraat bilirkişisi yardımıyla mahkemece yeniden yapılacak keşifte; orman bilirkişi tarafından hava fotoğrafları incelenerek, dava tarihinden geriye doğru 20 yıl önceki hava fotoğraflarında taşınmazın tarımsal amaçlı kullanılıp kullanılmadığı araştırılarak, hava fotoğrafları ile pafta çakıştırılarak taşınmazın gösterildiği denetime elverişli açıklamalı rapor düzenlenmeli, mahallî bilirkişi ve tanıklardan ağaçların dikilmesinden önce, davacı tarafından tarım arazisi olarak kullanılıp kullanılmadığı sorularak, tam ve kesin olgulara dayalı beyanlar alınmalı, ziraat bilirkişisi tarafından taşınmazın toprak örnekleri alınarak, bilimsel analizleri yaptırılarak kaç yıldır tarımda kullanıldığı konusunda rapor alınmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları ve satın alınan kişiler yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda 5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın bulundu mevkiide ve taşınmaza yakın yerlerde Medenî Kanunun 713. maddesine göre daha önce açılmış veya devam eden tescil davasının bulunup bulunmadığı araştırılmalı varsa dava dosyları getirtilip incelenmeli, ayrıca, ... Belediyesi İmar Müdürdüğünden ve ... Büyükşehir Belediyesi İmar Müdürlüğünden taşınmazın bilirkişi krokisi de eklenerek imar planı içinde bulunup bulunmadığı, imar planı içindeyse hangi tarihte imar planı içine alındığının kesin olarak belirlenmesi gerekmektedir. Bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile; ... ilçesi, Yenikent/... mahallesinde bulunan ve fen bilirkişisi tarafından hazırlanan 24.11.2015 tarihli rapor ve krokisinde (G) harfi ile gösterilen 95.350,00 m2 yüzölçümlü taşınmazın davacı ... adına ... mahallesine ait en son parsel numarası verilmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine, Orman Yönetimi, ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 24.03.2005 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu ise, 1956 yılında yapılmış ve sonuçları 15.08.1956 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece, TMK’nın 713. maddesi gereği davacı yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, Dairemiz bozma ilamında da belirtildiği üzere dava konusu taşınmazın sulu arazi mi kuru arazi mi olduğu bilirkişi marifetiyle açıklığa kavuşturulmamış, 2015 yılındaki keşifte 1947 doğumlu mahalli bilirkişi ve 1948 doğumlu tanık tarafından taşınmazı davacı ile birlikte imar ihya ettiği belirtilen kişilerin taşınmaz ve davacı ile ilgisi açıklattırılmamış, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca bu kişilerin senetsizden aynı çalışma alanı içerisinde edindiği taşınmazlar araştırılmamış ve keşif esnasında dava konusu taşınmazın değeri belirlenerek eksik harç ikmal ettirilmemiştir.
Bilindiği üzere; taşınmazın aynına ilişkin davalarında, dava konusu taşınmazın gerçek değeri tespit ettirildikten sonra dava harcının buna göre alınması kanun gereğidir. 492 sayılı Harçlar Kanununun 30. maddesi; “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya -3-
2017/7179-2020/354
devam olunmaz hükmünü içermekte, 6100 sayılı HMK’nın 150/4. fıkrasında ise (HUMK’nın 409maddesi); “Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir..." ve 5. fıkrasında ise; “İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
O halde mahkemece, yöreyi kapsayan 1975 ve 1990 yılları arasına ait tüm hava fotoğrafları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.-K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.-K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi)hava fotoğrafları ve ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Çekişmeli taşınmazda zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılmasına esas olmak üzere, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; yansız mahallî bilirkişi ve tanıklardan, taşınmaz üzerindeki ağaçların dikilmesinden önce taşınmazın davacı tarafından tarım arazisi olarak kullanılıp kullanılmadığı sorularak, tam ve kesin olgulara dayalı beyanlar alınmalı, 2015 yılındaki keşifte dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanıklar tarafından taşınmazı davacı ile birlikte imar ihya ettiği belirtilen İrfan Girgin, Mehmet Kurt, Kadir Kavak, Yusuf Diri"nin taşınmazla ve davacıyla ilgisi açıklattırmalı, çekişmeli taşınmazın sulu veya kuru tarım arazisi vasfında olup olmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı ve bu kişiler adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalıdır.
Mahkemece keşif sonucu saptanacak dava değeri üzerinden davacının yatırması gereken eksik harç miktarı tespit edilerek 492 sayılı Kanunun 30. maddesi uyarınca bu miktar belirtilmek suretiyle ikmali hususunda davacı tarafa takip eden celseye kadar süre verilmeli, eksik harcın ikmal edilmemesi halinde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmeli, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde eksik harç ikmal edilerek davanın yenilenip yenilenmeyeceğini beklemesi ve yenilenmediği takdirde HMK"nın 150. maddesinin 5. maddesi uyarınca kendiliğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmelidir. Eksik harcın tamamlanması halinde ise toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 23/01/2020 günü oy birliği ile karar verildi.