Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1300
Karar No: 2020/361
Karar Tarihi: 23.01.2020

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/1300 Esas 2020/361 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2019/1300 E.  ,  2020/361 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı Kooperatif vekili, 14.04.2010 tarihli dilekçesi ile ......sayılı tapu kaydı kapsamında kalan 1200 dönüm taşınmazın davacı kooperatif tarafından 1977 yılında beş farklı şahıstan satın alındığını, daha sonra 1982 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında taşınmazın 4104 (192700 m²) ve 10569 (110300 m²) sayılı parseller olarak kooperatif ve kişiler adına tespit ve tescil edildiği, ancak, yörede 1978 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında kısmen tahdit içine alınması üzerine açtıkları dava sonucunda ......1989/3-3 sayılı kararı ile tahdit içine alınan 110.300 m² bölümün tahdit dışına çıkarılmasına karar verildiğini ve Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 10670 E. - 6662 K. sayılı kararı ile onanarak kesinleştiğini, daha sonra 23.10.1989 tarihinde “Mahkeme Kararı Uygulama Tutanağı” düzenlenerek kararın infaz edildiğini, ancak 1990 yılında 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi uyarınca düzeltme çalışması yapılırken, 4104 sayılı parselin 192700 m² olan yüzölçümünün 153374,25 m²’ye düşürüldüğünü, 25.11.2009 tarihinde ise kooperatife ait üç binanın ormanlık sahada kaldığı gerekçesiyle suç zaptı düzenlendiğini, oysa suç zaptı düzenlenen alanın kadastro mahkemesi kararı ile orman olmadığı belirlenen alan olduğu halde, 41. madde gereğince yapılan düzeltme sırasında hatalı olarak tescil harici bırakıldığını ileri sürerek, taşınmazın davacı kooperatif adına tescili istemiyle dava açmıştır.
    Davacı vekili, 11/01/2011 günlü ıslah dilekçesinde, kooperatif aleyhine parsellerin küçülmesine neden olan orman kadastro komisyonu kararının hatalı olduğunu, kesinleşmiş mahkeme kararına göre açıkça 110.300 m² kısmın orman alanı olmadığını, kadastro komisyonunun 41. madde uygulaması sırasında vasıf ve mülkiyet değişikliği yapamayacağını, mahkeme kararına aykırı uygulama yapılamayacağını ileri sürerek Bandırma Kadastro Müdürlüğünce yapılan 41. madde uygulamasının yok hükmünde olduğuna veya iptaline, 43 nolu Orman Kadastro Komisyonunca yapılan 23/10/1989 tarihli mahkeme kararı uygulama tutanağında belirlenen 7-17 numaralı O.S. noktalarını birleştiren hattın geçerli kadastro hattı olduğunun tespitine, bu hat ile 4104 parsel nolu taşınmaz arasında kalan alanın 10569 parsel nolu taşınmaz olduğu ve kooperatif mülkiyetinde kaldığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Hazine, 31.05.2010 tarihli cevap dilekçesi ile taşınmazın Medenî Kanunun 713/6. maddesi gereğince Hazine adına tescilini istemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne, 43 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca 1991 yılında yapılan 41. madde uygulamasının hukuka uygun olmadığının tespitine ve tescil hükmü kurulmasına dair verilen kararın davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan Dairemizin 12/05/2014 gün ve 2920 E. -5358 K. sayılı bozma kararı özetle; "6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesi uyarınca, hüküm fıkrasında; istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    Mahkeme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294. maddesine göre, zorunlu nedenlerle kararı gerekçesi ile birlikte yazmadan, yalnız hüküm sonucunu tefhim etmekle yetinebilir.Bu halde de, tefhim edilen hüküm sonucunun açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde duruşma tutanağına geçirilmesi ve okunması gerekir (HMK m 297, 298). Diğer taraftan mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı HMK"nın 297. maddesinde de belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında birer birer duraksamaya yer bırakmayacak biçimde gösterilmesi gerekir. Keza, HMK"nun 294/3. maddesinde “Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği olup, aksi halin yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratacağından kuşku yoktur. Bir başka ifadeyle kamu düzeni ve barışın tehlikeye düşeceği açıktır .......
    Dava, tescil davası olarak açılmış, ancak, 11/01/2011 günlü ıslah dilekçesi ile netice-i talep değiştirilerek ...... yapılan 41. madde uygulamasının yok hükmünde olduğuna veya iptaline, 43 nolu Orman Kadastro Komisyonunca yapılan 23/10/1989 tarihli mahkeme kararı uygulama tutanağında belirlenen 7-17 numaralı ......birleştiren hattın geçerli kadastro hattı olduğunun tespitine, bu hat ile 4104 parsel nolu taşınmaz arasında kalan alanın 10569 nolu parsel kapsamında kaldığının tesbitine karar verilmesi istenilmiştir.
    Mahkemece; “davanın kabulüne, 43 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 08/01/1991 tarihinde yaptığı 41. madde uygulamasının hukuka uygun olmadığının tesbitine,
    Dosya arasında bulunan 19/09/2012 günlü bilirkişi raporuna ekli plan örneğinde mavi çizgilerle gösterilen ve 43 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 08/01/1991 tarihinde ikinci uygulama sonucunda belirlediği sınır ile fiilen zeminde davacı kooperatif tarafından kullanılan, duvar ve tel örgülerle çevrilen, plan örneğinde zeminde mavi noktalı alanlar olarak belirtilen alanların gerektiğinde her biri ayrı bir parsel numarası verilmek suretiyle yeni parsel ihdas edilerek davacı kooperatif adına tapuya tesciline,
    Fiilen zeminde kooperatif tarafından kullanılan ve rapora ekli krokide (c) ile gösterilen, ancak, 19/06/1989 gün ve 1989/3 sayılı mahkeme kararına dayalı uygulama sırasında orman alanında kaldığı ortaya çıkan kısmın orman olduğu hususunun tesbiti ile yukarıda belirtilen uygulamadan ayrık tutulmasına,
    Dosya arasında bulunan 19/09/2012 günlü bilirkişi raporuna ekli plan örneğinde kırmızı taralı alan olarak gösterilen 11.469,50 m² kısmın orman alanı içinde kaldığının tesbitine, bu kısmın 10569 parselden ifrazı ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline,” biçiminde hüküm kurulmuştur.
    Özellikle davacı tarafın taleplerinin karşılanmaya çalışıldığı hükmün 2. paragrafında, farklı rapor ve uygulamalara atıf yapılması, hüküm altına alınmaya çalışan bölümün infazda tereddüt oluşturacak şekilde karmaşık açıklanması ve sonuçta da hükmün yanıltıcı mahiyet arzetmesi karşısında, HMK"nın 297/2. maddesine uygun olmadığı açıktır.
    Diğer taraftan, davacı yanın tescil talebi bulunmadığı halde, lehine tescil hükmü kurulması, Hazinenin açılmış bir tapu iptali ve tescil davası bulunmadığı halde, davanın ve talebin dışına çıkılarak davacı kooperatif adına tapuda kayıtlı bulunan 10569 sayılı parselin 11.469,50 m² bölümünün orman niteliği ile tesciline karar verilmesi de isabetsizdir." denilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kabulü ile 43 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 08/01/1991 tarihinde yaptığı 41. madde uygulamasının hukuka uygun olmadığının tespiti ile iptaline, dosya arasında bulunan 19/09/2012 günlü bilirkişi raporuna ekli plan örneğinde Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 19/06/1989 tarih 10670 E. - 6662 K. sayılı kararı ile kesinleşen ve 43 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 23.10.1989 tarihinde uyguladığı orman sınırı ile OS7, OS17, OS18, OS19, OS20 parsel sınırları arasında kalan 50.795,25 m² sahanın 10569 nolu parselin kapsamında kaldığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle Dairenin 10/04/2018 gün 2016/13365 E.-2018/2809 K. sayılı karar düzelterek onama -bozma ilamı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...1) Hükmüne uyulan bozma kararına ve tüm dosya kapsamına göre; mülkiyeti davacı kooperatife ait bulunan 4104 sayılı parselin kadastro çalışmaları sırasında 192.700 m² olarak tapuya tescil edildiği, daha sonra 20 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 29/08/1978 tarihinde bitirdiği, sınır tespiti ve 2/B uygulama çalışmalarında taşınmazın bir bölümünün orman sınırı içinde bırakıldığı, çalışmanın 30.04.1970 yılında ilân edildiği, ilân üzerine davacı ... Kooperatifinin, tapu kaydına dayanarak 1980 yılında orman tahdidine itiraz davası açtığı ve ...... Kadastro Mahkemesinin 17.03.1989 gün ve 1989/3-3 sayılı kararı ile 7 ila 17 nolu orman sınır noktalarının kuzeyinde kalan 110.300 m² yerin orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenerek tahdit dışına çıkartılmasına ve tapulama harici bırakılmasına karar verildiği, kararın 8. Hukuk Dairesinin 19.06.1989 gün, 10670 E. - 6662 K. sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, daha sonra mahkeme kararının zemine uygulanması konusunda görevlendirilen 43 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 23.10.1989 tarihinde mahkeme kararı uygulama tutanağı düzenleyerek 4104 sayılı parsel ile 7, 17 OS ler arasında kalan 110.300 m² kısmı haritaya bağladığı, ...... Kadastro Müdürlüğünün, 05.09.1990 tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi gereğince 4104 sayılı parselde düzeltme işlemi yaptığı, bu çalışmada 4104 sayılı parselin 192.700 m² olan yüzölçümünün 153.374,25 m² olarak düzeltildiği, aynı şekilde paftadaki sınırların da değiştirildiği, 43 nolu Orman Kadastro Komisyonunun, 4104 sayılı parseldeki sınırların ve yüzölçümünün değiştirilmesini gerekçe yaparak 08.01.1991 tarihinde yeniden mahkeme kararı uygulama tutanağı düzenlediği, 22.02.1991 tarihinde, daha önce mahkeme kararı ile orman sayılmayan 110.300 m2 kısım hakkında kadastro tutanağı düzenlenerek 10569 sayılı parsel numarası ile ..... Yapı Kooperatifi adına tapuya tescil edildiği, öte yandan 4104 sayılı parselin sınır düzeltmesi sırasında orman sınırı içinde kalan 11.469,50 m2 kısmının da 4104 sayılı parsele dahil edildiği, yani 23.10.1989 tarihli mahkeme kararı uygulama krokisine aykırı olarak 50.795 m² orman olmayan alanın orman sınırında; orman olan 11.469,50 m² alanın da davacıya ait 10569 parsel sınırı içinde bırakıldığı belirlenerek, 08.01.1991 tarihli uygulamanın, kesinleşen mahkeme kararına uygun olmadığının tespitine ve iptaline, 23.10.1989 günlü kroki esas alınarak, 50.795 m² alanın 10569 parsel kapsamında kaldığının tespitine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır, ancak; orman kadastro komisyonlarının 41. madde uygulaması yapma yetkisinin bulunmadığı, 41. madde uygulamasının ayrı itiraz ve yargılama usulüne tabi olduğu, orman kadastro komisyonunca yapılan çalışmanın mahkeme kararının uygulanması niteliğinde olduğu halde, hüküm yerinde “davanın kabulü ile 43 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 08.01.1991 tarihinde yaptığı 41. madde uygulamasının hukuka uygun olmadığının tespiti ile iptaline” cümlesinde geçen, “43 nolu Orman Kadastro Komisyonunun” sözleri yerine; “Kadastro Müdürlüğünün” sözleri yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve Hazinenin sair temyiz itirazlarının reddi ile hükmün yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    2) Davalı Hazine, 31.05.2010 tarihli cevap dilekçesi ile orman niteliğindeki taşınmaz bölümleri yönünden Hazine adına tescil isteminde bulunduğu halde; Dairenin 2920-5358 sayılı bozma kararında “Hazinenin açtığı bir tapu iptali ve tescil davası bulunmadığından, davacı kooperatif adına kayıtlı bulunan 10569 sayılı parselin 11.469,50 m² bölümünün orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesinin isabetsiz olduğu” şeklindeki değerlendirmesi maddi
    yanılgı niteliğinde olup, 11.469,50 m² bölümün Hazine adına tescili istemi hakkında karar verilmemiş olması isabetsiz olduğundan, Hazinenin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    Yukarıda bir numaralı bentde açıklanan nedenlerle, davalı Hazinenin sair temyiz itirazlarının reddi ile hükmün düzeltilerek onanmasına,
    İkinci bentde açıklanan nedenlerle, Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına .......” denilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyulmasının ardından yapılan yargılama sonunda; .
    -Davacının talepleri yönünden verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
    -Dosya arasında bulunan 19/09/2012 tarihli bilirkişi raporuna ekli plan örneğinde kırmızı taralı alan olarak gösterilen 11.469,50 m²"lik kısmın orman alanı içinde kaldığının tespitine, bu kısmın 10569 parselden ifrazı ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline, karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.
    Dava, Kadastro Kanununun 41. maddesine göre yapılan düzeltme işleminin yok hükmünde olduğunun ve bu işlem nedeniyle orman sınırları içinde gösterilen taşınmazın 10569 sayılı parsel içinde kaldığının tesbitine ilişkindir.
    Yörede 20 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 1978 yılında yapılan orman kadastrosu, 42 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 1988 yılında 3302 sayılı Kanuna göre yapılan aplikasyon ve sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu, 1990 yılında 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi uyarınca yapılan fenni hataların düzeltilmesi çalışması, 1982 yılında yapılan arazi kadastro çalışması vardır.
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın 11.469,50 m²"lik kısmının orman alanı içinde kaldığı belirlenerek bu alanın orman alanı içinde kaldığının tespitine, bu kısmın 10569 parselden ifrazı ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Ancak; mahkemece 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi hükmüne göre yapılan işleme ilişkin hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiş ve hükmün bu kısmı kesinleşmiş olmasına rağmen hükmün 5. bendinde ‘’Davacı vekili lehine takdir olunan 1.500,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine’’ ve hükmün 6. bendinde ‘’Davacı tarafça yapılan 3.168,30 TL muhakeme masrafının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine’’ karar verilmiş olması doğru görülmemiş olmakla birlikte bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
    Bu sebeple, hükmün ""5"" ve ‘’6’’ nolu bendinin hükümden çıkartılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 23/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi