7. Ceza Dairesi 2018/6094 E. , 2021/2637 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 sayılı Kanuna muhalefet
HÜKÜM : Hükümlülük, erteleme, müsadere, aracın müsaderesine yer olmadığına
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
O yer Cumhuriyet Savcısı ile katılan ... İdaresi vekilinin temyizinin araç müsaderesine yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede,
I) Sanık ..."in temyiz talebinin incelenmesinde;
Mahkemeye gelmemiş olan sanık ... hakkında duruşma yapılamayacağına ilişkin temel kuralın istisnalarından biri olarak öngörülen ve ancak derhal beraat kararı verilebilecek hallerle sınırlı olarak uygulama yeri bulunan 5271 sayılı CMK"nun 193. maddesinin söz konusu olayda uygulanmasının mümkün bulunmadığı da nazara alınıp, sanığın savunması alınmadan yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabule göre de;
1. Karar başlığında suç tarihinin 28/06/2013 yerine sadece 2013 olarak yazılması suretiyle CMK"nun 232/2-c madde ve fıkrasına aykırı davranılması,
2. 24.11.2015 tarihli 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Yasaya aykırı, sanık ..."in temyiz itirazları bu itibarlarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
II) Sanık ... müdafii Av. ..."ın da 25/03/2015 havale tarihli süre tutum dilekçesi ile hükmü süresinde temyiz ettiği anlaşılarak sanıklar ... ve ... müdafiilerinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
1. Sanık ..."nun sevk ve idaresindeki sanık ..."in ise yolcu olarak bulunduğu araçta usulüne uygun olarak yapılan aramada suça konu kaçak cep telefonlarının ele geçirilmesi şeklinde gerçekleşen olayda; sanıklar Nadir ve Cemil hakkındaki kaçakçılık suçundan açılan davanın yargılaması devam ederken "toplu halde cep telefonu, sigara ve emtia kaçakçılığı" suçundan yapılan soruşturma kapsamında Uludere Sulh Ceza Mahkemesince verilen iletişimin tespiti kararları çerçevesinde kayıt altına alınan konuşmalara dayalı olarak sanıklar ..., ... ve ..."ın diğer sanıklarla birlikte hareket ettiklerinin değerlendirilmesi sonucunda adı geçen sanıklar hakkında da 13/05/2014 tarihinde kamu davası açıldığı, sanık ..."ün Cizre 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2014/376 Esas sayılı birleşen dosyasında alınan savunmasında olayda kullanılan telefon numarasının kendisine ait olmadığını, dava açılmasına sebebiyet veren tape kayıtlarının kendisine dinletilmediği ve gösterilmediğini, dinleme kayıtlarının sahte olduğunu ve adının yanlışlıkla suça karıştığını düşündüğünü, dava konusu cep telefonları ve diğer sanıklarla ilgisinin bulunmadığını, sanık ..."ın ise aşamalardaki savunmasında ... isimli birini tanımadığını, tape kayıtlarında bahsi geçen görüşmelerin kömür alışverişi ve araçla ilgili olduğunu, dava konusu kaçak cep telefonlarıyla ilgisinin olmadığını beyan etmesi ve dosya içerisinde yer alan tape kayıtlarının 28/06/2013 tarihinde ele geçen suça konu kaçak cep telefonlarına ilişkin olduğunun tespit edilemediği, ayrıca sanık ..."e ait olduğu iddia edilen 01/07/2013 tarihinde ... ile yapılan görüşmenin içeriğinde suç teşkil eden bir konuşma bulunmadığı, dinleme kayıtları dışında bu sanıklar hakkında başkaca sanıkların savunmalarının aksine her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilerek beraatleri yerine yetersiz ve yasal olmayan gerekçeyle mahkumiyetlerine karar verilmesi,
2. Karar başlığında suç tarihinin 28/06/2013 yerine sadece 2013 olarak yazılması suretiyle CMK"nun 232/2-c madde ve fıkrasına aykırı davranılması,
3. Sanıklar ... ve ..."ün Cizre 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2014/376 Esas sayılı birleşen dosyasında savunmalarının alındığı anlaşılmakla temyize konu asıl dosya yönünden sanıkların usulüne uygun savunması alınmadan ve 5607 sayılı Yasanın 3/1. maddesi gereğince cezalandırılmaları istemi ile dava açıldığı halde, 5271 sayılı CMK"nun 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınmadan 5607 sayılı Yasanın 3/5. maddesi gereğince hüküm kurulmak suretiyle savunma haklarının kısıtlanması,
Kabule göre de;
1. Sanık ... hakkında 1875 gün adli para cezasına hükmedildiği halde adli para cezasının bir gün karşılığının belirlenmesine ilişkin B bendinin 6.fıkrasında 1250 gün yazılmak suretiyle hükümde çelişki ve karışıklığa sebep olunması,
2. 24.11.2015 tarihli 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Sanık ... hakkında verilen ve ertelenen uzun süreli hapis cezasının kanuni sonucu olarak TCK"nun 53/1. maddesinin (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun altsoyu dışında kalan kişiler bakımından infaz tamamlanıncaya kadar uygulanmasına, altsoyu bakımından ise uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanıklar ... ve ... müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarlarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
II) Anayasa"nın 40/2, 5271 sayılı CMK"nun 34/2, 231/2. ve 232/6. maddeleri uyarınca karar ve hükümlerde, başvurulabilecek yasa yolu, süresi, başvuru yapılacak mercii ve başvuru yönteminin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
Hükümde yasa yolu gösterilirken, sanık ..."in yüzüne karşı verilen kararda 7 günlük temyiz süresinin tefhim tarihinden itibaren başlayacağının belirtilmesi gerekirken, yanıltıcı şekilde "tebliğinden-tefhiminden itibaren" denilmek suretiyle sanığın yasa yolunda yanıltıldığı anlaşılmakla sanık ..."in temyiz istemi süresinde kabul edilerek;
O yer Cumhuriyet Savcısı ve katılan ... İdaresi vekilinin temyizinin nakil aracının iadesine, sanık ... müdafii ve sanık ..."in temyizinin ise mahkumiyete yönelik olduğu gözetilerek yapılan incelemede;
1-Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklindeki düzenlemenin sanıklar lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK"nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen Geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
2. Karar başlığında suç tarihinin 28/06/2013 yerine sadece 2013 olarak yazılması suretiyle CMK"nun 232/2-c madde ve fıkrasına aykırı davranılması,
Kabule göre de;
1. Sanık ... hakkında 1875 gün adli para cezasına hükmedildiği halde adli para cezasının bir gün karşılığının belirlenmesine ilişkin B bendinin 6.fıkrasında 1250 gün yazılmak suretiyle hükümde çelişki ve karışıklığa sebep olunması,
2. 24.11.2015 tarihli 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Sanık ... hakkında verilen ve ertelenen uzun süreli hapis cezasının kanuni sonucu olarak TCK"nun 53/1. maddesinin (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun altsoyu dışında kalan kişiler bakımından infaz tamamlanıncaya kadar uygulanmasına, altsoyu bakımından ise uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3. Dosya kapsamına göre malen sorumlunun sanık ... tarafından da doğrulanan beyanında nakil aracının kendi adına kayıtlı olduğunu ancak oğlu olan sanık ... tarafından sürekli kullanıldığını belirtmesi ve araçta suç işlenmesini kolaylaştıracak gizli bölme olduğunun anlaşılması karşısında; suçta kullanılan nakil aracının fiilen sanık tarafından kullanıldığı ve araçta zula olduğu gözetilerek araç ve eşyanın değeri itibarıyla aracın müsaderesinin 5237 sayılı TCK"nun 54/3. maddesi gereğince işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğurmayacağı gibi hakkaniyete de aykırılık oluşturmayacağı gözetilmeden suça konu nakil aracının müsaderesi yerine yazılı gerekçeyle iadesine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı, katılan ... İdaresi vekili, sanık ... müdafii ve sanık ..."in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.