3. Hukuk Dairesi 2014/2687 E. , 2014/4873 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/04/2012
NUMARASI : 2010/828-2012/186
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde, davalı ile müvekkili arasında 08.05.1998 tarihli Elektirik satışına ilişkin sözleşme düzenlendiğini, davalının bu sözleşme kapsamında tahakkuk ettirilen borçlarını ödemediğinden aleyhinde icra takibi başlattıklarını, davalının icra takibine karşı haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde, müvekkilinin davacı kuruma borcunun bulunmadığını, müvekkilinin muhtelif tarihlerde davacı kuruma ödeme yaptığını, davacı tarafından istenen meblağın neye ilişkin olduğunun açıkca belirtilmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kabulü ile icra takibine yapılan itirazın 123.746,34 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin devamına, asıl alacak likit kabul edilmekle %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Kayseri 7. İcra Müdürlüğünün 2009/7922 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde davacı alacaklının davalı borçlu hakkında 123.746,34 TL asıl alacak, 30,51 TL işlemiş faiz olmak üzere 123.746,85 TL toplam alacak üzerinden icra takibi yaptığı, takibin dayanağının 21.12.2009 tarihli 123.746,34 TL tutarlı abone borç bilgileri dökümü olduğu görülmüştür.
Davacı vekili yargılama sırasında kaçak kullanım ile ilgili talebinin bulunmadığını bildirmiş, daha sonra yazılı dilekçesi ile beyanlarının sehven o şekilde geçtiğini, kaçak kullanım sebebiyle de talepleri olduğunu bildirmiş, mahkemece de dosya kapsamından talebin hem kaçak hem sözleşmeye göre ödenmeyen elektrik bedelleri olduğu gerekçesi ile yazılı hüküm tesis edilmiştir.
Davalı 08.05.1998 tarihli sözleşme ile davacı kurumun tarımsal sulama abonesidir.
HMK.nun 266 ve devamı maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HUMK."nun 284 ve 6100 sayılı, HMK."nun 278-279.maddesine göre, bilirkişi raporu; Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporuna bakıldığında; icra takip dosyasında belirtilen şirket alacağı ve dava konusu olan 123.746,34 TL"lik 21.12.2009 tarihli abone borç dökümünün davacı şirkete gidilerek bizzat incelendiği belirtilmiş ve belirtilen bedeller (kaçak ve tüketim) yalnızca tablo halinde gösterilmiştir. Bedellerin hangi usullere göre hesaplandığı ayrıntılarıyla açıklanmadığı gibi, bilirkişilerce de açıklayıcı ve ayrıntılı bir hesaplama yapılmamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporu, içeriğinin ayrıntılı ve açıklayıcı olmaması nedeniyle hüküm kurmaya yeterli ve Yargıtay denetimine elverişli görülmemiştir.
Zira, HMK. 266, HMUK 388. ve Anayasanın 141.maddelerine göre gerekçeden yoksun mahkeme kararının iç ve dış denetimi yapacak merci ve makam için olduğu kadar, taraflar içinde zorunlu görülmektedir.
Buna göre; mahkemece, öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, dava konusu bedellerin nasıl belirlendiğine dair tüm bilgi ve belgelerin dosyaya sunulması sağlanarak, bilirkişi heyetinden davacı kurumun davalıdan isteyebileceği bedeller hakkında, sözleşme ve fatura tarihlerinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre tereddüte yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı ve açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, davacının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarı belirlenmeli ve varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme,soruşturma ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.