3. Hukuk Dairesi 2013/20247 E. , 2014/4882 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2013
NUMARASI : 2012/803-2013/1164
Taraflar arasında görülen çeyiz eşyalarının ve ziynet eşyaları bedelinin tahsili davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, tarafların 14.09.2011 tarihinde boşandıklarını, boşanma davasından önce davalı O.."ın bir tartışma sırasında müvekkilinin boynuna bıçak dayayarak onu ölümle tehdit ettiğini, müvekkilinin can güvenliği olmaması nedeniyle müşterek haneden günlük kıyafetleri dışında hiçbir eşyasını almadan ayrılmak zorunda kaldığını, dava dilekçesi ekinde sundukları çeyiz senedindeki eşyaların ve ziynet eşyalarının müvekkiline ait olduğunu, bunların toplam değerinin 141.000,00 TL olduğunu ileri sürerek, çeyiz senedinde yazılı eşyaların ve ziynet eşyalarının bedeli olan 141.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının bir kısım ziynet eşyalarını evden ayrılmadan çok önce anne ve babasına teslim ettiğini, diğerlerini ise evden ayrılırken yanında götürdüğünü, çeyiz senedindeki 9. rakama kadar olan eşyaların müvekkilinin babası tarafından ihtiyaç sahiplerine dağıtıldığını ve davacıya ait olduğunu kabul ettiklerini, ancak çeyiz senedinin ziynet eşyaları bölümünde belirtilen 35 adet burma bilezik, 15 adet yarımlık altın, 130 adet çeyrek altın, bir adet set takımı, 3 adet küpe, bir metre altın zincir, 2 adet bileklikle ilgili talep ve davayı kabul etmediklerini, ziynet eşyarının çeyiz senedi imzalandıktan sonra senede eklendiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul ve kısmen reddiyle davacıya ait olup davalı yedinde kalan 35 adet toplam 875 gr ağırlığında 22 ayar, burma ve düz bileziğin, 15 adet yarımlık altının, 130 adet çeyrek altının, 1 adet takı setinin, 3 adet küpenin, 1 metre altın zincirin ve 2 adet bileziğin ve yatak odası takımının, mutfak takımının, yemek takımının, salon takımı ve oturma grubunun, sandık ve sandık içi çeyizlerin, Phlips marka müzik setinin, .. marka derin dondurucunun, 72 ekran Phlips marka televizyonun, Bosch marka 5 programlı bulaşık makinasının, Arçelik marka set üstü ocağın, Arçelik marka 6660 model elektrik süpürgesinin, mutfak masası ve 4 adet sandalyesinin, 6 kat yün yatak takımı ve 8 adet yorganın, 18 adet her biri 4 metre karelik yün halı ve yolluğun, Bosch marka no-frost büyük boy buzdolabının bedelleri toplamı olan 125.877 TL çeyiz ve ziynet eşyaları bedelinin dava tarihi olan 21.6.2012 tarihinden geçerli olmak üzere yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava, çeyiz senedine dayalı çeyiz eşyalarının ve ziynet eşyalarının iadesine ilişkin alacak talebine ilişkindir
Taraflar arasında, çeyiz senedinde yazılı bulunan 1"den 9"a kadar sıralanmış olan çeyiz eşyalarının davalıda kaldığına ilişkin herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, çeyiz senedinde yazılı ziynet eşyalarının davalıda kalıp kalmadığı hakkındadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.
Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Davacı kadın, dava konusu edilen çeyiz senedinde yazılı bulunan ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise, çeyiz senedinde yazılı olan ziynet eşyalarının senet imzalandıktan sonra eklendiğini, düğünde senette yazılı olan kadar ziynet eşyası takılmadığını, davacıya düğünde takılan ziynet eşyalarının da davacı tarafından boşanmadan önce davacının anne ve babasına verildiğini, bu nedenle senedin Adli Tıp Kurumuna gönderilerek senede sonradan eklenen kısımların tespitini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Aksini ispat yükü ise davacı kadındadır.
Davaya konu 27.06.2004 tarihli Çeyiz Senedinde, 1 den 9 a kadar ev eşyalarının sıralandığı, bu sıralamadan sonra " Ziynet 35 adet bilezik burma ve düz 875 gr, 15 adet yarımlık, 130 adet çeyrek altın, 1 adet set takımı, 3 adet küpe, 1 metre altın zincir, 2 adet bileklik, düğünde 2 milyar para toplanmıştır" yazılı olduğu anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında, 30.10.2012 tarihli Bilirkişi Raporu ile, düğünde 82 adet çeyrek altın, 14 adet burma bilezik, 2 adet gerdanlık, 920,00 TL para, 3 adet büyük altın, 6 adet yarım altın, 14 adet bilezik takıldığı tespit edilmiştir.
Çeyiz senedinde yazılı olan ziynet eşyaları ile takılan ziynet eşyaları arasındaki fark dikkate alındığında ve davalı vekilinin ziynet eşyalarına ilişkin yazılı kısmın senede senet imzalandıktan sonra eklendiğine ilişkin savunması karşılanmamıştır.
Belirtilen bu uyuşmazlık için dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde, mahkemece davalı savunmasını karşılar nitelikte 27.06.2004 tarihli Çeyiz Senedi aslının Adli Tıp Kurumuna gönderilerek senede sonradan bir ekleme yapılıp yapılmadığına ilişkin uyuşmazlığın giderilmesi gerekir. Bu bağlamda, savunmanın değerlendirilmemesi ve olumlu veya olumsuz karar verilmemesi doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece, 27.06.2004 tarihli Çeyiz Senedi aslının Adli Tıp Kurumuna gönderilerek senede sonradan bir ekleme yapılıp yapılmadığına ilişkin rapor alındıktan sonra, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre diğer deliller bir bütün halinde değerlendirilerek, hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.