3. Hukuk Dairesi 2013/20219 E. , 2014/4924 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ERZİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2013
NUMARASI : 2012/120-2013/106
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların kök muris İ.. E.."ın mirasçıları olduğunu, kök murisin harici satış sözleşmesi ile davalıdan sözleşmede belirtilen taşınmazlardaki hisselerinin tamamını satın aldığını, satış bedelini ödediğini, söz konusu taşınmazların fiili kullanımının da kök murise terk edildiğini, davalının taşınmazlardaki hisselerinin devrini vermekten kaçındığını, ödenen satış bedelini de iade etmediğini belirterek, davacıların murisi tarafından ödenen bedelin dava gününe göre ulaşacağı alım gücünün denkleştirici adalet ilkesi gereğince tespit edilecek bedelinin dava gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; satış sözleşmesinin yapıldığı tarihin sözleşmede yazılı olmadığını, sözleşmenin 1996 yılında yapıldığını, zamanaşımına uğradığını, yapılan harici sözleşmenin geçersiz olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; harici satış sözleşmesinde her hangi bir tarih bulunmadığı, dava dosyasına sunulan ve bu satış sözleşmesi ile ilgisi olduğu yönünde mahkemece kanaat oluşan, Dörtyol Noterliğinin 334 yevmiye 1.1.1954 tarihli satış vaadi senedinin onanmış suretinde suret tarihinin 03 Ekim 1996 tarihi olduğu, harici satış sözleşmesinin de bu tarihte yapılmış olduğu yönünde kanaat oluştuğu, bu haliyle harici satış sözleşmesinin 1996 tarihinde yapılmış olduğu, satış sözleşmesi ile dava tarihi arasında 10 yıllık genel zamanaşımı süresi dolmuş olduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadıkça hukuken geçersizdir (TMK"nun md.706, BK.md.213, Tapu Kanunu md.26 ve Noterlik Kanunu md.60). O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler.
Taraflar arasında tapulu taşınmazın satışına ilişkin satış harici bir sözleşmesi bulunmaktadır. Satış sözleşmesi resmi şekilde düzenlenmediğinden geçersiz olmakla birlikte satış bedeli olarak ödenen bir paranın ferağ verilmediğinden geri verilmesine ilişkin talep hakkı 10 yıllık zamanaşımına tabidir (TBK 146, BK 125 md.). Zamanaşımı süresinin başlangıcı ise ferağdan cayma (dönme) ve imtina tarihidir. Satıcı geçerli bir sözleşme yapmadığı taktirde aldığı satış bedelini geri vermeye mecburdur. Bu nedenle alıcı, satıcının ferağ vermesini bekler. Ferağ verme yönündeki ümidi kesildiği takdirde, verdiği parayı isteme hakkı doğar. İşte satış parasının geri verilmesi davalarında zamanaşımının başlangıcı, kural olarak; bu ümidin kesildiği veya satışın yapılmasının imkan dahilinden çıktığı ya da tapuda devir yapma olanağının ortadan kalktığı tarih olarak kabul edilmektedir. (YİBK. 29.02.1940 tarih ve 31 E. - 47 K.)
Mahkemece, satış sözleşmesinde bahsi geçen taşınmazların tapu kayıtları getirtilip incelenmemiş, davacının ferağ verme yönündeki ümidinin kesildiği tarih hususunda herhangi bir saptama yapılmadan, bu yön açıklığa kavuşturulmadan satış sözleşmesi ile ilgisi olduğu belirtilen Dörtyol Noterliğinin 334 yevmiye 1.1.1954 tarihli satış vaadi senedinin onanmış suretindeki tarihte satış sözleşmesinin yapıldığı kanatiyle 10 yıllık sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca; haricen satılan taşınmazda, davacının zilyetliği devam ettiği sürece, zamanaşımı süresinin işlemeyeceği açıktır. Davacılar vekili dava dilekçesinde, satış sözleşmesinin yapılması ile birlikte taşınmazların fiili kullanımının kök murise devredildiğini iddia etmiştir. Mahkemece davacıların söz konusu taşınmazda zilyetliklerinin devam edip etmediği de incelenmemişir.
Mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.