1. Hukuk Dairesi 2014/2680 E. , 2015/4671 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : YERKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2013
NUMARASI : 2012/165-2013/738
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, alacak-tenkis davası sonunda, yerel mahkemece bir kısım davacılar yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, davacı Sultan yönünden davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, alacak, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaları M.. Ö.."ün kayden maliki olduğu 32 parça taşınmazı, oğlu olan davalı Hasan"a satış suretiyle temlik ettiğini, Hasan"ın da bilahare 1/2 payı davalı Haydar"a devrettiğini, daha sonra erkek çocuklar yararına yapılan pay temlikleri ile taşınmazların paylı olarak davalılar adına tescil edildiğini, ayrıca murisin banka hesaplarında bulunan paraların çekildiğini, murise ait traktörün de davalı Hasan"a verildiğini, devir işlemlerinin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek tapu iptali ve miras payları oranında tescile, traktörün değeri ile banka hesabındaki paradan paylarına isabet eden bedelin tahsiline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişler; davacılar Sultan ve Gülbadem 18.7.2005 tarihli dilekçeleri ile davadan feragat etmişler, yargılama sırasında vazgeçme beyanının hile ile alındığını belirtip davaya yeniden devam etmek istemişlerdir.
Davalı Haydar, temliklerin muvazaalı olduğunu bildirmiş; diğer davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece, “... Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil ve tenkis isteklerine ilişkin olup, somut olayda bu istekler yönünden değinilen ilkeler uyarınca mahkemece hiç bir değerlendirme yapılmadığı gibi, toplanan belgeler ve delillerden söz edilmesi dışında herhangi bir gerekçe de gösterilmeden hüküm kurulmuştur. Hâl böyle olunca, değinilen ilkeler çerçevesinde soruşturmanın tamamlanması ve yapılacak değerlendirme sonucuna göre hukuki gerekçeleri de belirtilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davacı Sultan yönünden davanın kabulüne; davacılar Gülbadem ve Zeynep yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, davanın 22.6.2005 tarihinde davacılar Sultan, Gülbadem ve Zeynep tarafından açıldığı, davacılar Sultan ve Gülbadem"in 18.7.2005 tarihli dilekçelerle davadan feragat ettikleri, daha sonra vekilleri aracılığıyla feragat beyanının hile ile alındığını iddia ettikleri anlaşılmaktadır.
Bilindiği ve 6100 s. HMK"nun 311. maddesinde düzenlendiği üzere, ""Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir."" Davacının davasından feragat etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erer, kesin hükmün hukuksal sonuçları doğar. Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile davacı feragatten dönemez (rücu edemez) başka bir ifadeyle davacı, feragat beyanı ile bağlıdır.
Ancak, feragatle ortaya çıkan sonucun iradeyi bozan bir nedene dayandığı kanıtlanırsa, doğurduğu netice bakımından iradesi fesada uğrayan kimseye talep hakkı bahşedeceğinde kuşku yoktur. Feragate ilişkin irade açıklamasının gerçeği yansıtmadığının bildirilmesi halinde, bu halin ya aynı dava içerisinde HMK"nun 163. maddesine göre ön sorun (hadise) şeklinde ya da ayrı bir dava olarak incelenmesi olanaklı ve gereklidir.
Hâl böyle olunca; davacılar Sultan ve Gülbadem"in iddialarının ön sorun (hadise) şeklinde incelenmesi, feragat beyanının gerçek iradeyi yansıtıp yansıtmadığının açıklığa kavuşturulması, gerçekten davacıların hileye düşürüldüğü saptanırsa feragat beyanının bir hukuki netice doğurmayacağı gözetilerek işin esasının incelenmesi, aksi halde feragat doğrultusunda işlem yapılması gerekirken bu konuda herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Kabule göre de, davacılar Sultan ve Gülbadem davadan feragat ettikleri halde, davacı Zeynep yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, davacı Sultan yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olması da isabetsizdir.
Davacılar vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.