21. Hukuk Dairesi 2014/17762 E. , 2015/6895 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, davalılardan ..., ... ve ..."a yönelik davaların reddine, 265.842,55 TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte diğer davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde davacılar vekilince duruşmasız, davalılardan TTK Genel Müdürlüğü vekilince de duruşmalı olarak temyiz edilmlesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 01 Nisan 2015 Çarşamba günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılardan .... Genel Müdürlüğü vekili Avukat .... ile karşı taraf vekili Avukat ... ve Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.
KARAR
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ölenin olayda kusurunun bulunmadığının belli bulunmasına ve özellikle davalılar arasındaki kusur dağılımının kendi aralarında görülmesi muhtemel rücu davasında yeniden değerlendirilmesinin mümkün bulunmasına göre, davacının tüm, davalı TTK Genel Müdürlüğü vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava 17.05.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece gerçek kişi davalılara yönelik davanın kusurları bulunmadığından reddine, davacı ...’ın maddi tazminat isteminin kabulüne, davacı çocukların maddi tazminat istemleri ile tüm davacıların manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ile davalı TTK Genel Müdürlüğü vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemenin davacılar yararına manevi tazminatların takdiri ile bilinen dönemde destekten çıktıkları görülen çocuklar bakımından maddi tazminatın belirlenmesine ilişkin kararı yerindedir. Ancak davacı eş ...’ın maddi tazminatının belirlenmesinde hataya düşüldüğü görülmektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ölümün iş kazası sonucu meydana geldiği ve ölümle sonuçlanan olayda sigortalıya atfı kabil bir kusurun bulunmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, tazminatın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Tazminatın saptanmasında ise; zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, iş görebilirlik çağı, karşılık kusur oranları, destek görenlerin gelirden alacakları pay oranları, eşin evlenme olasılığı, ...Kurumu tarafından hak sahibine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Öte yandan tazminat miktarı; işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu yönü ise söz götürmez. Başka bir anlatımla, işçinin günlük net geliri tespit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak ıskontoluma ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise; yıllık olarak %10 arttırılıp %10 ıskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşına kadar (aktif) dönemde, 60 yaşından sonrada bakiye ömrüne kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı, Yargıtay"ın giderek Dairemizin yerleşmiş görüşlerindendir.
Kuşkusuz, açıklanan zarar ve tazminatın hesaplanması yönteminde, hak sahibi eşin destek süresinin işçinin bakiye ömrü ile sınırlı olacağı, kız çocukları yönünden köyde oturmaları halinde 18 yaşına, kentte oturmaları durumunda 22 yaşına kadar destek görecekleri, kaçınılmazlık, kusursuzluk veya kusurun ağırlığı gibi nedenlerden ötürü Türk Borçlar Kanununun 51-52. maddeleri gereğince zarardan indirim yapılacağı ve en son olarak da, aktif ve pasif dönemde, elde edilen kazançlar toplamından, ... Kurumu tarafından bildirilen ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilir bölümünün indirileceği, böylece belirlenen tazminata olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütüleceği gibi, hususların göz önünde tutulacağı hukuksal gerçeği de ortadadır.
Somut olayda hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda, yılsonuna kadar ücretler bilindiğinden artırımın hesap tarihini takip eden yılbaşından başlatılması yerindedir. Ne var ki ıskonto işleminin de hesap tarihi yerine, takip eden yıl başından itibaren başlatılması isabetsiz olmuştur.
Bilindiği gibi ıskonto, vadesi gelmemiş bir borcun vadesinden önce ödenmiş olması halinde, alınan paranın vadeye kadar değerlendirme olanağı bulunduğundan borcun haksız iktisaba imkân vermeyecek oranda indirilmesidir. Rapor tanzim tarihine kadar hesaplanan destek kaybı zararı, tazmin sorumluları tarafından davacıya henüz ödenmemiş bulunduğundan vadesinden önce ödenmiş bir borçtan söz edilemez. Dolayısıyla rapor tanzim tarihine kadar somut olarak saptanan destek kaybı zararı ıskontoya tabi tutulamaz. Aksinin kabulü, vadesi gelmiş ve henüz ödenmemiş bir borcun ıskontoya tabi tutulması olur ki, ıskonto kavramı ile bağdaşmaz. Hüküm tarihinin önceden bilinememesi nedeniyle bilirkişinin hüküm tarihi itibariyle iratları sermayeleştirilmesi de mümkün değildir.Yurt sathında uygulamada birlik sağlamak için gerek ölümler nedeniyle destek kaybı zararı, gerekse beden gücü kaybı zararının hesaplanmasında rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve ıskontoya tabi tutulmadan, rapor tanzim tarihinden sonraki zarar ise bilinen son gelir nazara alınıp her yıl % 10 oranında artırılmak ve % 10 oranında ıskonto edilmek suretiyle hesaplanmalıdır. Rapor tarihinden sonra asgari ücret, TİS ve benzeri nedenlerle ücretin belli olduğu dönem söz konusu ise bilinen varken varsayıma dayalı hesap yapılamayacağından ücretin belli bulunduğu bu dönemler için bilinen ücretle hesap yapılması gerekirse de bu durumda dahi ıskonto hesap tarihinden başlatılmalıdır. Hal böyle olunca hesap tarihini takip eden yılbaşından itibaren ıskontonun başlatıldığı hesap bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının isabetsiz olduğu ortadadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı .... Genel Müdürlüğü vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalılardan... Genel Müdürlüğü yararına takdir edilen 1.100,00 TL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı... Genel Müdürlüğü"ne iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacılara yükletilmesine,
i.