3. Hukuk Dairesi 2014/2696 E. , 2014/5368 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2011
NUMARASI : 2010/610-2011/404
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkeli ile davalı arasında telefon aboneliği sözleşmesi bulunduğunu, davalının faturaya konu borçlarını ödememesi nedeniyle aleyhine başlatılan takibe haksız olarak kısmi itiraz ettiğini, bu nedenle takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 684,08 TL işlemiş faize ilişkin kısmi itirazın iptaline, takibin 14.658,85 TL asıl alacak, 11.308,81 TL gecikme bedeli olmak üzere toplam 26.651,75 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren davacının talebini aşmayacak şekilde tahsiline kadar değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle takip talebindeki diğer koşullarla devamına karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
İtirazın iptali davasında borçlu, takibe itiraz sebepleriyle bağlı olmaksızın diğer itiraz sebepleri de öne sürülebilir.
Ayrıca, itirazın iptali davalarında, iptal edilen asıl alacak ve işlemiş faiz alacağı ile varsa diğer kalem alacakların hüküm yerinde gösterilmesi, davacının yerinde görülen toplam alacağına yönelik itirazın iptaline karar verilmesi, hüküm oluşturulurken Borçlar Kanunu’nun 104/son maddesi hükmüne göre temerrüt faizine takip tarihinden sonraki dönemde yeniden faiz yürütülmesi mümkün olan diğer alacaklara takip tarihinden itibaren faiz yürütülerek tahsiline imkan verecek şekilde hüküm oluşturulması, işlemiş faize takip tarihinden sonraki dönem için yeniden faiz yürütülmemesi gerekir.
Somut olaya gelince, davacı tarafından telefon aboneliği borcunun tahsili amacıyla davalı aleyhine 17.05.2004 tarihinde başlatılan icra takibi ile 14.658,85 TL asıl alacak, 11.308,81 TL gecikme bedeli ve 684,08 TL işlemiş faiz (12.4.2004-17.05.2004) olmak üzere toplam 26.651,75 TL"nin, asıl alacak ve gecikme bedeli toplamının (25.967,67 TL) takip tarihinden itibaren yıllık % 48 ve değişen oranlarda hesaplanacak avans faizi ile tahsili talep edilmiştir. Davalı borçlu,işlemiş faizin yasal faizi aşan kısmına itiraz ettiğini belirterek takibe kısmi itirazda bulunmuştur. Davalı, itirazın iptali davasında cevap dilekçesi ile, ayrıca gecikme bedeline de itiraz etmiştir. Davalı borçlunun, icra takibinde gecikme bedeline itirazda bulunmamış olsa bile, itirazın iptali davasında önceki itiraz sebepleri ile bağlı olmadan gecikme bedeline itirazda bulunabileceği kuşkusuzdur. Mahkemece yargılama sırasında bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından, davalının itirazına konu gecikme bedeli hesaplamamış, sadece davacı defterinde kayıtlı olduğunu belirtmekle yetinilmiştir. Bu bilirkişi raporu mahkemece benimsenerek, itirazın iptaline, takibin asıl alacak ve gecikme bedeli toplamına, takip tarihinden itibaren değişen oranlarda hesaplanacak avans faizi ile tahsiline karar verilmiş, itiraza konu alacağın içinde gecikme faizinin de bulunduğu gözardı edilerek, Borçlar Kanununun 104/son (TBK 121). maddesi hükmüne aykırı olarak gecikme faizine takip tarihinden sonraki dönemde yeniden faiz yürütülmesine neden olacak şekilde hüküm oluşturulmuştur.
O halde, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında ve dava konusunda uzman başka bir bilirkişiye verilerek, davacının davalı taraftan isteyebileceği gecikme bedelinin sözleşme ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınması, davacının tahsilini istemekte haklı olduğu toplam alacak miktarının bu şekilde belirlenerek sonucuna göre, B.K.104/son(TBK 121). maddesi hükmüne uygun bir şekilde takip tarihinden sonraki dönemde yalnızca asıl alacak üzerinden faiz uygulanarak alacağın tahsiline imkan verecek şekilde, hüküm oluşturulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru dahi görülmemiş, davalının temyiz itirazının bu yönden de kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.