11. Hukuk Dairesi 2016/8920 E. , 2017/7468 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19/11/2015 tarih ve 2014/944-2015/884 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 19/09/2011 tarihinde yetkili acentelik sözleşmesi imzalandığını, davalı ... şirketi adına aracılık faaliyeti yaptığını, davalı ... şirketinin hiçbir gerekçe göstermeden 17/10/2012 tarihli ihtarname ile acentelik sözleşmesinin 23. maddesine istinaden 3 aylık süre sonunda sözleşmenin feshedileceğini bildirildiğini, 27/03/2013 tarihli ihtarname ile de sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, müvekkilinin yüksek montanlı çalışan acente olduğunu, fesih tarihine kadar tüm cari hesap ödemelerini eksiksiz yerine getirdiğini, davalı ... şirketinin müvekkilinin müşteri çevresiyle menfaat elde etmeye devam edeceğini, davalı şirketin müvekkili acente ile elde ettiği menfaatler için hakkaniyete uygun portföy tazminatı ödemesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin sebep gösterilmeksizin tek taraflı fesih edilmesi sebebiyle şimdilik 10.000,00-TL denkleştirme tazminatının ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının denkleştirme tazminatı isteyebilmesi için müvekkilinin önemli menfaatler elde etmesi gerektiğini, müvekkilinin ne tür menfaatler elde ettiği konusunda bir delil sunulmadığını, iddiasının soyut ve mesnetsiz olduğunu, taraflar arasındaki belirsiz süreli sözleşmenin üç ay önceden ihtarla feshedildiğini, fesih hakkının acenteye de tanındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, tüm dosya kapsamına göre, üç aylık ihbar süresine uyulmak suretiyle sözleşmenin feshedildiği, davalı ... şirketinin TTK.121/4 hükmü uyarınca tazmin yükümlüğü olmadığı, davacı tarafın uyuşmazlık konusu dönemlere ilişkin ticari defterlerini ibraz etmekten kaçındığı, davacı tarafın portföy tazminatı, denkleştirme tazminatı talep koşullarının gerçekleştiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında düzenlenen sigorta acenteliği sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle denkleştirme tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı tarafın ticari defterlerini ibraz etmekten kaçındığı, mevcut delillere göre tazminat talep edebilme koşullarının gerçekleştiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 122. maddesinde “Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.” hükmü düzenlenmiş olup, denkleştirme tazminatı talep koşulları belirlenmiştir. Ayrıca, fesih tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve uyuşmazlığa uygulanması gereken 5684 sayılı Sigorta Kanunu"nun 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin faaliyeti sonucu önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesinin sigorta şirketinden tazminat talep edebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda davacı defterlerini ibraz edememiş, davalının defterlerinde inceleme yapılmasını talep etmiştir. Davalının defterleri incelenmek suretiyle alınan bilirkişi raporunda dosyada bulunan belgelerle sınırlı olarak davacı acentenin denkleştirme tazminatı talep şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Ancak davalının defterleri üzerinde inceleme yapılarak davacının ne kadar poliçe ürettiği hususunun tespit edilmesi mümkün olmasına rağmen alınan bilirkişi raporunda davacı acentenin, davalı adına ne tür poliçeler düzenlediği, bu poliçelerin süreleri, davacının acentenin faaliyetleri nedeniyle ne gibi önemli menfaatler elde edeceği ve hakkaniyet ilkesi gereği denkleştirme tazminatı verilmesinin gerekip gerekmediği hususları tartışılmamıştır. Buna göre yetersiz bilirkişi raporuna göre eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 20/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.