3. Hukuk Dairesi 2014/4796 E. , 2014/5524 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : AFYONKARAHİSAR 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/09/2012
NUMARASI : 2012/21-2012/234
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı kişinin Nuribey kasabası ve Afyon arasında yolcu taşımak için Belediyenin ihalesini kazanıp hat satın aldığını, ödemeyi yaptığını, hattın 05/05/2005 tarihinde davacıya devredildiğini, devri Belediyenin kabul ettiğini, hattın Karayolları Taşıma Kanununa uygun olmadığını, Belediyenin bu hattın taşıma yapamayacağına karar verdiğini belirterek, hat satış ve devir işleminin geçersizliğinin tespitine ve ödenen 19.831.00 TL"nin dava tarihinden reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını belirterek, esastan da reddini istemiştir.
Mahkemece; dava dışı kişinin satın aldığı hattın bedelinin son taksidini 27/02/2004 tarihinde ödediği, 1 yıl içinde ödediğini geri istemediği, bu kişi ve halefi olan davacı için sebepsiz zenginleşme davasının zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, taraflar arasında davacının toplu ulaşım sistemine katılması konusunda sözleşme bulunduğunda uyuşmazlık yoktur. Sözleşme sonradan geçersiz olsa dahi sözleşmeden doğan uyuşmazlıkta TBK"nun sebepsiz zenginleşmeye ilişkin olan zamanaşımı sürelerinin burada uygulanması sözkonusu olamaz.
Bir hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Taraflar arasında malvarlıklarının değişimi bir sözleşmeye dayanır ise sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez.
Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda borçlunun borcunu anlaşmaya uygun bir şekilde yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun davranmazsa alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Sebepsiz zenginleşmede ise; sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi sözkonusudur. Sebepsiz zenginleşme alacaklıya 2.derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Bunun bir sonucu olarak da, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde tarafların sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunması olanaklı değildir. Nitekim, aynı ilkeler HGK. 13.06.2007 tarih, 2007/18-330 E. 2007/350 K.ve 17.02.2010 tarih, 2010/13-93 E. 2010/88 K.sayılı kararlarında da benimsenilmiştir.
TBK.nun 146.maddesinde ( 818 sayılı BK md.125) sözleşmeye dayanan alacakların, başka türlü hüküm mevcut olmadığı takdirde 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Dava konusu ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresi, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle TBK"nun 146. maddesi gereğince 10 yıl olup, dava tarihine kadar geçen sürede, zamanaşımı süresi dolmamıştır.
Bu nedenle davanın esasına girilip, taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
6100 sayılı HMK 297/2.maddesinde; “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümde taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Mahkemece, davacının hat satış ve devir işleminin geçersizliğinin tespitine ilişkin talebi konusunda olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi HMK 297/2 maddesine uygun bulunmamıştır.
Mahkemece oluşturulan hükümde tüm taleplerin karşılanması gerekir iken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.