20. Hukuk Dairesi 2016/4171 E. , 2017/9169 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı/karşı davacı ve asli müdahiller vekili ile davacılar ... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin giderden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında... ilçesi,... köyü 145 ada 11 parsel sayılı 26 he 2756,971 m² yüzölçümündeki taşınmaz, yaylak niteliği ile tespit edilmiş ancak taşınmazın kadastro mahkemesinin 2009/51 Esas sayılı dosyasında davalı olduğu anlaşıldığından taşınmaza ilişkin tutanak aslı kadastro mahkemesine devredilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, 26.01.2009 tarihli dava dilekçesi ile... ilçesi,... köyü, ... mevkinde 80 ile 96 dahil bütün orman sınır noktası arasında 261311,425 m2"lik alanın orman sınırları dışarısına çıkarıldığının tespit edildiğini, bu arazilerin tamamının aynı vasıfta olup orman toprağı rumuzu olduğunu, davalılar adına tespiti yapılan parselin 6831 sayılı Kanunun 1. maddesine göre orman sayılan, 4785 sayılı Kanuna göre devletleştirilen, 5658 sayılı Kanuna göre de iadeye tabii olmayan yerlerden olduğunu, parsel üzerinde bulunan bitki örtüsü, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve orman amenajman haritalarından ve orman tahdit haritası ve OS noktalarından anlaşılacağı üzere parselin orman olma niteliğinin 1945 yılının öncesine uzandığını ve orman bütünlüğü içerisinde bulunduğunu belirterek,... ilçesi,... köyü, ... mevkinde 80 ile 90 dahil orman sınır noktası tespitinin iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tespit ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil davacılar vekili 09/03/2011 tarihli dilekçesinde özetle; ... İli... İlçesi,... Köyü 145 ada 11 nolu parselin yaylak vasfı ile tespit edildiğini, ancak davaya konu parselin özel mülk olup, müvekkillerinin bu taşınmazı kapsayan tapuları bulunduğunu, davaya konu parselin uzun yıllardan beri üzerinde tarım yapılan insanların yaşadığı yer olduğunu, hatta üzerinde eski kilise kalıntıları ve tarla sınır izleri ve eski yerleşim kalıntıları bulunduğunu, davaya konu parselin çok büyük bir alanı kapsadığını, müvekkillerinin her birinin bu parsel içerisinde kendilerine ait yerleri ve bu yerleri kapsayan tapu kayıtları olduğunu, davaya konu parselin her ne kadar yaylak vasfı ile sınırlandırılmış olsa da özel mülke konu taşınmazların yaylak olarak tespitinin mümkün olmadığını, yine dava konusu parselin mera olduğuna dair herhangi bir tespit ve çalışma yapılmaması ve bununla ilgili herhangi bir kayıtta bulunmamasına rağmen müvekkillerinin mülkiyet hakkının gasp edildiğini ve yaylak olarak sınırlandırma ve tespit yapıldığını belirterek,... köyü 145 ada 11 nolu parsele yönelik itirazlarının kabulü ile anılan parselin davaya konu olan kısımlarının iptal edilerek dava konusu edilen ve ayrı ayrı olarak tapuya kayıtlı taşınmazların sınırları dikkate alınarak ayrı mevcut kullanım ve taksim ile birlikte tapu kaydı ve kapsamı dikkate alınarak ayrı parseller oluşturulmak suretiyle müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. 07/07/2011 tarihinde ... ve ..., 20/10/2012 havale tarihli dilekçesi ile Ali Zietten Akyol asli müdahil olarak davaya katılmışlardır.
Davacılar ... ve ... 30/07/2009 tarihli dava dilekçeleri ile,... İlçesi... Köyü 145 ada 1 ve 11 parsel sayılı taşınmazların davalı adına haksız ve hukuka aykırı olarak tespit edildiğini, dava konusu gayrimenkullerin kendilerine, annelerinin babası olan Halil oğlu ... dan intikalen geldiğini, yaptıkları itirazların dikkate alınmadan mülkiyetin bütünüyle davalı adına tespit edildiğini belirterek, dava konusu... İlçesi... Köyü 145 ada 11 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile mülkiyetin kendi adlarına tespit ve tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.
... 11/04/2013 havale tarihli dilekçesi ile, dava konusu ettiği gayrimenkulün evveliyatının Bekir Güzelbilen"e ait olup, babası ..."nın bu yeri Şubat 1974 tarih ve 17 sıra nolu tapu kaydı ile satın aldığını, satın aldığı yeri 29/04/1978 tarihli satış senedi ile kendisine sattığını belirterek, müdahale talebinin kabulü ile dilekçe ekindeki tapu kaydı sınırları içerisinde kalan gayrimenkulün kendisi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu, dava konusu taşınmazın orman içi açıklık niteliğinde olduğu açıklanarak Orman Yönetiminin davasının kabulüne diğer davacı ve asli müdahillerin davalarının reddine dava konusu 145 ada 11 parsel sayılı taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı/karşı davacı ve asli müdahiller vekili ile davacılar ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun, 5304 sayılı Kanun ile değişik 4/3 maddesi hükmüne göre yapılmamış, çekişmeli parsel orman olarak sınırlandırılmıştır.
Mahkemece dava konusu taşınmazın dört tarafının 145 ada 1 sayılı orman parseli ile çevrili olduğu, taşınmazın yüzölçümünün fazla olmasının orman içi açıklık olarak kabul etmeye engel olmadığı ve orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığı gerekçeleri ile Orman Yönetiminin davasının kabulüne diğer davacı ve asli müdahillerin davasının reddine karar verilmişse de; eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur.
Şöyle ki davacılar yargılama sırasında tapu kaydına dayanmış olup, dayanak tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte dosyaya getirtilip yöntemince keşifte uygulanmamış, fen bilirkişi tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsadığını bildirmiş olmasına rağmen mahkemece bu tapu kaydına neden değer verilmediği açıklanmamıştır.
Orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılması mümkün değil ise de eğer orman içi açıklıklara ait tapu kaydı varsa ve bu tapu kaydının taşınmaza uyduğu tereddüde yer vermeyecek şekilde saptanırsa tapu kaydı kapsamındaki yerin davacılar adına tesciline karar verilmesinde hukuki bir engel yoktur. Ne var ki tapu kaydının yöntemince uygulanması, sınırlarının sabit olmadığı durumlarda yüzölçümüne değer verilmesi gerekecektir.
Kaldı ki dava konusu taşınmazın 4 tarafında bulunan ve kadastro sırasında orman olarak tespit edilen 145 ada1 parsel sayılı taşınmaza karşı kişilerce tapu kaydına dayalı olarak açılmış davalar bulunmakta olup Dairemizin 28.05.2013 tarih 2013/2549 – 6172 E.K. sayılı ilamı ile mahkemece davanın reddi yolunda kurulan hüküm eksik inceleme ve araştırma yapıldığı gerekçesi ile bozulmuş olup, bozmadan sonraki akıbeti bilinmemektedir.
Bu sebeple mahkemenin gerekçesinde belirttiği şekilde taşınmazın dört tarafının 145 ada 1 orman parseli ile çevrili olup olmadığı,145 ada 1 parsele ilişkin dava dosyasında kişiler adına tescil hükmü kurulup kurulmadığı dolayısıyla dava konusu 11 sayılı parselin ormaniçi açıklık olarak değerlendirilp değerlendirilmeyeceği bu aşamada kesin olarak varılabilecek bir sonuç değildir.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785, 5658, 6831 sayılı kanunlar hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece hangi nitelikteki taşınmazların Devlet Ormanı sayılacağını göstermiş ve Devlet Ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuş ve iadenin koşulları bu kanunda gösterilmiştir.
Devletleştirilen ve iadeye tabi olmayan ormanlara ait tapu kayıtları hukuki değerlerini yitirirler. 6831 sayılı Kanunun 3373 sayılı Kanun ile değişik 1/F maddesi, öncesi orman olmayan taşınmazlar bakımından söz konusu olabilir.
O halde; mahkemece, davacıların tutundukları dayanak tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren cins ve miktar değişikliklerini evrakı müsbitesi ile birlikte içeren tüm tedavülleri ve var ise dayanak tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel tutanak ve dayanakları, en eskisinden en yenisine kadar memleket haritaları, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planları, 145 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin dava dosyası ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç uzman orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli parsele çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın dava edilen bölümlerinin öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, dava edilen bölümlerin hâkim gözetiminde, dört yönünü taşınmaz ile birlikte gösteren renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın dava edilen bölümlerinin konumunu geniş çevresi ile birlikte gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli bölümlerin konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, dosyaya getirtilen sulh ceza mahkemesi kararlarının çekişmeli parselin hangi bölümlerini kapsadığı ve davacılar ile olan ilgisi saptanmalı, sulh ceza mahkemesinin mahkumiyet kararlarına konu yerlerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı yönünde mahkemeyi bağlayıp bağlamayacağı irdelenmeli, dayanak tapu kayıtları, yeterince yaşlı yerel bilirkişi ve harita mühendisi bilirkişi vasıtasıyla yöntemince zemine uygulanıp, kapsamları ve değişebilir nitelikte sınırlar içerip içermediği belirlenmeli, bilinmeyen sınırları konusunda taraflara tanık dinletme imkanı verilmeli, yerel bilirkişi sözleri komşu parsel kayıtları ile denetlenmeli, değişebilir nitelikte sınır içeriyorsa kapsamının 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek belirleneceği düşünülerek, yüzölçümü ile geçerli kapsamını gösteren kroki düzenlettirilmeli, tapu kayıtlarının asıl kapsamı orman değilse, kayıt fazlasının nereden kaynaklandığı asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanılıp kazanılmadığı, kayıt miktar fazlası bölümler ya da tapu kaydı kapsamında kalmayan ve dava edilen bölümlerin komşu 145 ada1 parsel sayılı taşınmazda dava edilen bölümlerde dikkate alınarak orman içi açıklık olup olmayacağı ve zilyetlikle kazanılıp kazanılmayacağı araştırılmalıdir.Bu cümleden; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığıbelirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan gerekçelerle davalı/karşı davacı ve bir kısım asli müdahiller vekili ile Celal Albayrak ve ...’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/11/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.