3. Hukuk Dairesi 2014/1747 E. , 2014/5566 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 23. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/12/2012
NUMARASI : 2011/471-2012/342
DAVACI (K.DAVALI) : O.. A.. VEK.AV. PERİHAN YAZAR
DAVALI (K.DAVACI) : M.. Ö.. VEK.AV.NARİN SEVİNÇ ASLAN
Taraflar arasında görülen alacak ve teminat mektubunun iadesi davalarını yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı – karşı davalı tarafça istenilmekle; duruşma için tayin olunan günde gelen davacı – karşı davalı vekilleri Av. T. Ç.. ve Av. R.T."nun sözlü açıklamaları dinlendikten sonra nevakısın giderilmesi bakımından dosya mahalline geri çevrilmiş, bu kez yeniden gelmekle; belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirketin, maliki bulunduğu taşınmaz üzerinde kurulu istasyonda akaryakıt bayilik faaliyetini yürütmek isteyen davalı ile 23.11.2006 tarihli ve 5 yıl süreli bayilik sözleşmesini imzaladığını, bayilik sözleşmesine istinaden 21.07.2006 tarihinde 15 yıl süre ile taşınmaz üzerinde müvekkili şirket lehine intifa hakkı tesis edildiğini, müvekkilinin 31.07.2007 tarihinde bayilik ve intifa sözleşmesinin devam edeceği inancı ile davalıya 49.684 TL intifa ödemesi ve akabinde istasyona 21.115,11 TL sabit yatırım harcaması yaptığını, ancak davalının gönderdiği ihtarname ile rekabet kurumu kararlarına istinaden sözleşmeyi 18.09.2010 tarihi itibariyle feshettiğini bildirdiğini, davalının fesih ihbarıyla bayilik sözleşmesi ve ilintili diğer sözleşmelerin 5 yılı aşan kısım yönünden kendiliğinden sona erdiğini, bu nedenle davalının müvekkili aleyhine sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, intifa ödemesi nedeniyle sözleşmenin uygulanmayan dönemine tekabül eden 35.952 TL lik kısmının ve sözkonusu bedelin dava tarihine kadar davalı yedinde kaldığı sürede bu iktisap sayesinde elde ettiği tüm semereler ile müvekkili şirketin bu bedelden yoksun kalması nedeniyle uğradığı ekonomik kayıpların karşılığı 42.423,45 TL"nin, ayrıca müvekkili şirketin istasyona yaptığı 20.923,02 TL sabit yatırım ile 708 TL cari hesaptan kaynaklı pozitif katılım alacağının faizi ve faizin KDV"si ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça yapılan ödemenin istasyonun yenilenmesi için harcandığını, sözleşmenin 5 yıl için uygulandığını, iadesinin talep edilemeyeceğini, davacının istasyona kurduğu ve sayesinde istasyonu takip ettiği otomasyonun bayilik sözleşmesine istinaden verildiğini, intifa ile ilgili olmadığını, teknik anlamda müvekkilinin kullanamadığı ekipmanlardan olduğunu ve bu nedenle bedelinin iadesinin talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiş, karşılık davasında ise; bayilik sözleşmesi uyarınca verilen 40.000 TL miktarlı teminat mektubunun anılan sözleşme sona ermesine rağmen davacı şirket tarafından iade edilmediğini öne sürerek; teminat mektubunun iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; sözleşmenin 15 yıl uygulanacağı inancıyla gayrimenkul üzerinde tesis edilen intifa hakkı için davalıya ödenen bedelden, intifa hakkının kullanılmayan süresine denk gelen ve davalı açısından sebepsiz zenginleşme teşkil eden 38.492,95 TL ile yasal faizden ibaret olan 15.329,68 TL semerenin iadesinin gerektiği, öte yandan davaya konu sabit yatırım isteminin ise sözleşmenin uygulandığı dönem için dahi zorunlu ve rantabl olup, sözleşmenin sona ermesinden sonra davalı tarafça kullanılabilecek nitelikte bir yatırım olmadığı, ayrıca aldırılan bilirkişi raporu ile cari hesaptan kaynaklı pozitif katılım payına ilişkin alacak tesbitinin yapılamadığı, davalı tarafça açılan karşılık davanın ise; davacı- karşı davalı tarafın sebepsiz zenginleşme kalemleri açısından anılı teminat mektubunu elinde tutmasının ve iade etmemesinin haklı ve hukuka uygun olması nedeniyle yerinde olmadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, karşılık davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle taraflarca imzalanan bayilik sözleşmesi ile davacı şirketin sözleşmeden doğan tüm alacaklarının, davalı bayi tarafından verilen teminat mektubundan mahsup edilebileceğinin kararlaştırılmış olması nedeniyle karşılık davanın reddinin doğru bulunmuş olmasına göre, tarafların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacı taraf, bayilik ilişkisinin sözleşme süresince devam edeceği düşüncesiyle yapılan ve sözleşmenin süresinden önce feshedilmesine rağmen davalı tarafça kullanılmaya devam edilen sabit yatırım bedelinden, sözleşmenin geçersiz kalan süresine tekabül eden bakiye bedelin tahsilini istemiştir.
Bu istem yönünden, yerel mahkemenin istemi üzerine istinabe olunan mahkemece mahallinde keşif yapılmış ve keşfe katılan bilirkişiden rapor aldırılmıştır. Ne var ki, görüşüne başvurulan bilirkişice düzenlenmiş olan rapor, hüküm vermeye yeterli değildir. Zira, aldırılan bilirkişi raporunda, halen başka bir şirketin akaryakıt bayi olarak faaliyet gösteren taşınmazdaki mevcut tesislerin bildirilmesi ile yetinilmiş, davacı tarafça yapıldığı bildirilen sabit tesislerin, davalı tarafça kulanılan tesisler içerisinde yer alıp almadığı belirlenmediği gibi bunların taşınmaza değer katıp katmadığı da incelenmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; mahallinde yeniden yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile, ödenen yatırım bedeliyle taşınmaz üzerinde yapıldığı bildirilen sabit yatırımların yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise sözleşmenin feshinden sonra da davalı tarafın aynı kalıcı yatırımları kullanarak ticaretine devam edip etmediği, bir başka deyişle anılan sabit yatırımların taşınmaza değer katıp katmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan, taşınmaz üzerinde tesis edilen 15 yıl süreli intifa hakkı nedeniyle davalıya 31.07.2007 tarihinde 49.684 TL intifa bedeli ödendiği, ancak hukuki ilişkinin rekabet kurulunun kararı gereğince, diğer bir deyişle tarafların iradeleri dışındaki bir nedenle 18.09.2010 tarihinde sona erdiği dosya kapsamı ile sabittir.
HGK. nun 06.02.2008 günlü ve 2008/3-40 E. 2008/102 K sayılı ilamında da açıklandığı üzere; sebepsiz zenginleşmede davacının geri alma hakkının, buna karşın davalının geri verme borcunun doğması, bunların malvarlıklarının birbirinin zararına ve yararına olmak üzere karşılıklı yoksullaşma ve zenginleşmelerine bağlıdır ve bunun doğal sonucu olarak da, kural olarak, bu geri alma hak ve borcunun doğum anı, sebepsiz yoksullaşma ve zenginleşme olgularının gerçekleştikleri andır. O halde geri isteme hakkının kapsamı da kural olarak, anılan hak ve borcun doğdukları tarihten daha önce belirlenemez. Zira, geri alma, bu yoksullaşma ve zenginleşmenin sonucudur ve bu olgular gerçekleşmeksizin geri alma söz konusu değildir.
Şu durumda; sebepsiz zenginleşmede geri verme borcu, zenginleşmenin geçersiz bir nedene dayanması durumunda hemen; geleceğe yönelik bir neden bulunuyorsa onun oluşmadığı an; var olan bir neden bulunuyorsa da onun ortadan kalktığı zaman doğmuş olur. Edim yerine getirildiği sırada geçerli bir hukuksal nedenin bulunmasına karşın sonradan bu neden ortadan kalkmış olursa, bu durumda sebepsiz zenginleşme, nedenin ortadan kalktığı an meydana gelir.
Buna göre; uhdesinde kalan intifa bedeli nedeniyle sebepsiz zenginleşen davalının, bu zenginleşmeyi geri verme borcu, tarafların karşılıklı olarak getirdiği olanaklardan yararlandığı sözleşmenin sona erdiği an meydana gelecektir. Dolayısıyla, davacı tarafın intifa bedelinin ödendiği tarih ile dava tarihi arasındaki döneme ilişkin semere isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.11.2013 tarihli Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekâlet ücretinin davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 07.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.