4. Hukuk Dairesi 2013/3385 E. , 2014/182 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara (Gölbaşı) Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/01/2013
NUMARASI : 2012/190-2013/15
Davacı G.. K.. vekili Avukat ... tarafından, davalı K.. O.. aleyhine 05/03/2012 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/01/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, davalı tarafından haksız olarak şikayet edilmesi nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü ileri sürerek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı ise, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece, kamu görevlisi diş hekimi tarafından vazifesinin yapılması esnasında diş hastalarının özellikle çocukların gereğinden fazla korkudan kaynaklanan acı çekmeleri ve bağırmalarının normal olduğu, buna rağmen diş hekiminin herhangi bir haklı neden olmadan şikayet edilmesinin kişilik hakkına saldırı teşkil ettiği, davalının şikayet konusu hakkında ciddi ve inandırıcı kanıt ve bulgu bulunmamasına rağmen olayda davacıyı suçlaması ve şikayet etmesinin hukuka aykırı olduğu, bu nedenle davacı tarafın manevi tazminat talebinde bulunmasının haklı ve yerinde olduğu gerekçesi ile istemin bir bölümünün kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa"nın 36. maddesinde; "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın "Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği" başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu"nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK."nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda; davalının kızı A.. O.."ın, davalının eşinin annesi tarafından tedavi amacıyla davacı diş hekimine götürüldüğü, davacı tarafından gerçekleştirilen diş çekim işlemi sırasında davalının kızı A..nın canının fazlasıyla yandığı ve bağırdığı hususunun davalı babaya anne tarafından anlatıldığı, bunun üzerine Hasta Hakları Başvuru Formu doldurarak Hasta Hakları Kurulu"na ve Sağlık Grup Başkan Vekilliğine kızı A..nın diş çekimi sırasında aşırı derecede bağırdığı ve bu nedenle gerekli hassasiyetin gösterilmediğinin düşünüldüğü, çocuklara daha yumuşak ve anlayışlı davranılması gerektiği, doktorların daha dikkatli davranmasına inanıldığı belirtilerek şikayetçi olunduğu görülmektedir. Bu durumda, davalı baba tarafından yeterli ve gerekli özenin gösterilmediği düşüncesiyle ilgili yerlere az da olsa hukuken korunması gereken emarelere dayanılarak şikayet dilekçesi sunulduğu ve davalının yapmış olduğu şikayetin yasal şikayet hakkı sınırları içerisinde kalınarak kullanıldığı, şikayet dilekçesinde daha dikkatli ve özenli davranılması gerektiği yönünde eleştiri ve sitemde bulunulduğu, dilekçede yer alan ifadelerin kişilik haklarına saldırı içeren ifadeleri barındırmadığı sonucuna varılmaktadır.
Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 13/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.