21. Hukuk Dairesi 2014/21433 E. , 2015/7317 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, 15.08.2006 tarihindeki iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davacı ... için 41.054TL maddi-60.000,00TL manevi, davacı ... için 30.000,00TL manevi ve davacı ... için 10.000,00TL manevi tazminatın ... 1.İş Mahkemesinin kesinleşen 2007/345 Esas sayılı dosyasında davacılar yararına hüküm altına alınan miktarlan bakımından tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden, davacıların öncesinde aynı olay nedeniyle işveren şirket aleyhine açtıkları tazminat davasında Gaziantep 1.İş Mahkemesinin 2007/345 Esas dosyasında verilen kabul kararın Yargıtay incelemesinden geçerek onandığı, onanan bu dosyada Mahkemece hükme esas alınan 27.05.2011 tarihli kusur raporunun sonuç kısmında kazanın oluşumunda %80 oranında davalı işveren.... Oto A.Ş."nin, %20 oranında ise müteveffa ... kusurlu olduğunun belirtilip rapor gerekçesinde bu olayda başkaca kişilere(asıl işveren vekilleri yada taşeron şirket vekillerine)kusur verilmesinin doğru olmayacağının açıklandığı, davalılardan .... ve .... dava dışı taşeron şirketin yetkilisi, davalı ..."in asıl işveren ... Oto.A.Ş."nin ortağı ve yetkilisi, davalı ..."un ise asıl işveren şirketin ustabaşısı olduğu, davacıların işbu davalarını Gaziantep 1.İş Mahkemesinin 2007/345 Esas kesinleşen dosyasındaki kusur raporuna dayandırdıkları anlaşılmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Hemen belirtelim ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması veya hükmün onanması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleştiği gibi onama kararı ile de mahkeme hükmü kesinleşir. Bozma kararına uymakla yada onama ile kesinleşen hususlarda mahkeme yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Bu açıklamalar sonrasında somut olayda; davacıların davasını öncesinde aynı olay nedeniyle davalı işveren ....Oto A.Ş. aleyhine açıp Yargıtay incelemesinden geçerek Gaziantep 1.İş Mahkemesinin 2007/345 Esas sayılı dosyasındaki kusur raporuna dayandırdıkları açıktır. İşbu davanın davacıları ile kesinleşen ... 1.İş Mahkemesinin 2007/345 Esas sayılı dosyasının davacılarının aynı kişiler olduğu hususunda da tartışma bulunmamaktadır. Yukarıda özetlendiği üzere, yargıtayca onanarak kesinleşen dosyada alınan kusur raporunda, 15.08.2006 tarihli iş kazasında, işveren şirket ve davacılar yakını müteveffa ... dışında kimsenin kusurunun bulunmadığı belirtilmiş olup bu rapor kesinleşen bu davanın tarafı olan davacılar için artık bağlayıcı olmuştur. Kaldı ki; davacılar işbu davada, dava sebeplerini ... 1.İş Mahkemesinin 2007/345 Esas sayılı kesinleşen dosyasındaki kusur raporuna dayandırmışlardır. Hal böyle olunca kesinleşen dosyadaki 27.05.2011 tarihli kusur raporunda kusurun aidiyeti ve oranlarına ilişkin değerlendirme davacılar için bağlayıcı nitelikte bulunup bu noktada davalılar lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu dikkate alındığında davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 06/04/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.