Esas No: 2016/6641
Karar No: 2017/7582
Karar Tarihi: 26.12.2017
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/6641 Esas 2017/7582 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ...1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/09/2015 tarih ve 2006/283-2015/140 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri ve fer"i müdahiller vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 12.12.2017günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... ... ile Av...., davalılardan ... Sigorta A.Ş. vekili Av. ..., davalılardan ... vekili Av. ..., fer"i müdahil vekili Av. ...dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, ...isimli geminin yükünü tahliye etmek üzere davacı şirkete ait 2 numaralı dökme yük tahliye dokuna yanaştığını, tahliye işleminin tamamlanmasının ardından 02/09/2005 tarihinde geminin limandan ayrılma manevrası sırasında 2 numaralı dökme yük tahliye dokunda bulunan davacı şirkete ait CB-4 ve CB-5 numaralı vinçlere çarptığını, çarpma sonucunda denize ve geminin üzerine düşen vinçlerin kullanılamaz derecede hasar gördüğünü, ayrıca 800 ton ağırlığındaki her bir vincin düşmesi sırasında liman taşıyıcı sisteminde ani yük değişimleri ve darbeler olması sebebiyle limanın kazık başlarında ve betonarme sisteminde hasarlar meydana geldiğini, betonarme üzerinde iki adet çukurun açıldığını, vinçlerin ayakları arasından geçen platformda bulunan bant sisteminin de tamamen ezildiğini ve parçalandığını, limanın diğer kısımlarında da darbe ve salınımlar nedeniyle hasarlar meydana geldiğini, davalı ... şirketlerinin müşterek sigorta şeklinde yangın sigorta poliçesi ile verilen teminatlar kapsamında oluşan zarardan sorumlu olduklarını, davalı ... şirketlerine sigorta tazminatının ödenmesi için başvurulmasına rağmen davalı ... vekili tarafından poliçe ile
tespit edilen deniz taşıtlarının çarpması durumunda olay başına ve yıllık tazminat limitinin 500.000 ABD dolarının ödenebileceğinin bildirildiğini, 500.000 ABD dolarının tahsil edildiğini, ancak davalı ... şirketlerinin dava konusu zararın tamamını tazminle yükümlü bulunduklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.000,000 ABD dolarının faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, dava konusu olay nedeni ile davacı şirkete poliçe limiti olan 500.000 ABD doları sigorta tazminatının ödendiğini, poliçe hükümleri uyarınca davalıların sorumluluklarının kalmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre; davalı ... şirketlerinin 02/09/2005 tarihinde meydana gelen kaza nedeni ile ortaya çıkan zarardan tazminat limitleri kapsamında sorumlu oldukları, deniz taşıtlarının çarpışması sonucunda sorumlu oldukları 500.000 USD"nin 24/10/2005 tarihinde davacıya ödendiği, ancak enkaz kaldırma masrafları yönünden bir ödemenin yapılmadığı, hükme esas alınan 14/05/2013 havale tarihli raporda 1.748,946,00 USD tutarında enkaz kaldırma maliyetinin tespit edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 1.748,946,00 USD"nin 24/10/2005 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken (her birinden %50 oranında) tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri ile fer’i müdahiller vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre taraf vekilleri ile fer’i müdahiller vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, davalı ... şirketlerince davacı tarafa müşterek sigorta şeklinde yangın sigorta poliçesi ile birlikte verilen teminatlar kapsamında meydana gelen çarpma hasarı ile enkaz kaldırma masraflarının tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece uyuşmazlığın çözümünün teknik bilgi gerektirdiği kabul edilerek bilirkişi görüşüne başvurulmuş; deniz taşıtının çarpması sonucu poliçedeki davalıların sorumluluk limiti olan 500.000 USD"nin davadan önce ödendiği, bu nedenle bu sebeple uğranılan hasar yönünden davalıların sorumluluklarının kalmadığı kabul edilmiş, enkaz kaldırma masrafları yönünden bir ödeme yapılmadığından hükme esas alınan 14/05/2013 havale tarihli bilirkişi raporunda belirlenen enkaz kaldırma maliyetinin davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Ancak, dava konusu edilen enkaz kaldırma maliyetleri yönünden poliçe hükümlerinin değerlendirilmesi ve maliyet miktarının hesabı açısından bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmakta olup, varılan sonuçlar arasında büyük farklılıklar vardır.
Bu itibarla; mahkemece, alınan bilirkişi raporları ve ek raporlardaki enkaz kaldırma maliyetleri talebi yönünden yapılan farklı değerlendirmeleri tartışan ve çelişkiyi gideren, sigorta poliçe hükümlerini, talep ve alacakları belirleyen, alacak kalemlerini yeniden değerlendiren, raporlardaki aykırılıkları açıklayan, tarafların ve fer’i müdahillerin itirazlarını karşılayan yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde noksan incelemeyle hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın taraflar ve fer’i müdahiller yararına bozulması gerekmiştir.
3- Kabule göre de, dava açılırken davacı vekilince yatırılan peşin harç 438.764,30 TL iken hükümde yatırılan peşin harç miktarının 438,76 TL olarak eksik gösterilmesi nedeniyle harç mahsubunda hata yapıldığı gibi, hükmedilen karar ve ilam harcından aleyhine hüküm kurulan davalıların sorumlu tutulmaları gerekirken, davacı vekilince yatırılan peşin harcın davacı tarafça yapılan yargılama giderleri arasında gösterilerek davadaki kabul ve ret oranı nazara alınmak suretiyle peşin harcın bir kısmından davacının sorumlu tutulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple de davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekilleri ile fer’i müdahiller vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekilleri ile fer’i müdahiller vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar ve fer’i müdahiller yararına, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan alınarak yek diğerine verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 26/12/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞIOY
1- Dava, rizikodan doğan sigorta tazminatının sigortacılardan tahsili istemine ilişkindir.
2- Davacı sigortalı şirket vekili, müvekkili şirkete ait işletmelerde meydana gelebilecek risklere karşı davalı şirketlerce müştereken yangın sigortası poliçesi tanzim edildiğini, poliçe kapsamında deniz taşıtlarının çarpması sonucu meydana gelecek risklerin de teminat kapsamında olduğunu, poliçe teminat süresi içerisinde, dava dışı üçüncü kişiye ait geminin müvekkili şirketin liman işletmesine yanaşıp yükünü boşalttıktan sonra limandan ayrılması sırasında, liman sahasında bulunan vinçlere çarpması, onların da devrilerek liman tesislerine önemli ölçüde hasara yol açması ve ayrıca enkaz oluşturup enkaz kaldırma masrafına yol açması nedeniyle meydana gelen zararın, tamamının müvekkiline ödenmesi gerektiği halde, davalılarca eksik ödeme yapıldığını ileri sürerek, gerçek zararın davalı ... şirketlerinden tahsilini talep etmiştir.
3- Davalı ... şirketleri ise, deniz taşıtının çarpması nedeniyle doğacak zararlar için, ilk ateş sigortası kapsamında riziko bedelinin 500.000 ABD doları ile sınırlandırıldığını ve bu bedelin de davacı yana ödendiğini savunmuştur.
4- Mahkemece ilk ateş sigorta tazminatı yönünden riziko bedeli olan 500.000 ABD dolarının davalı tarafa ödenmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ve karar bu kısım itibariyle Dairemiz çoğunluğu tarafından onanmıştır. Ancak;
5- Dosyada bulunan 134035505 5-3 sayılı ve 08.04.2005 başlangıç tarihli, 1 yıl süreli Yangın Sigortası Poliçesinin tetkikinden, davalı sigortalı şirkete ait tüm Türkiye’deki tesislerin toplamda 2.189.851.586 ABD doları sigorta bedeline yönünden çeşitli risklere karşı teminat altına alındığı, karşılığında ise toplamda 2.791.891 ABD doları sigorta prim bedeli ödendiği anlaşılmaktadır. Her şeyden önce sigorta sözleşmesinin, mutabakatlı tam değer sigortası olduğu, diğer bir anlatımla eksik sigorta yapılmadığı hem sigorta poliçesinin 4.sayfasında “sigorta konusu: sigortalının ilişik listede kayıtlı tesislerinin tamamının mutabakatlı değer üzerinden teminat altına alınmasıdır” sözcükleriyle zikredilmekte, hem de bu konuda gerek davanın tarafları arasında, gerekse de Dairemiz heyet üyeleri arasında bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır. Aynı şekilde Poliçenin 5.sayfasında “özel şartlar” bölümünde, “Değer ve Hasar Tespiti” başlıklı bölümünde de, ekli listede yer alan poliçe bedellerinin mutabakatlı değer olarak kabul edileceği ve eksik sigorta hükümlerinin uygulanmayacağı ayrıca ve açıkça düzenleme konusu yapılmıştır.
6- Sigorta poliçesinin 4 ve 5. sayfalarında bahsedilen ve sigorta bedellerini gösteren ilişik liste ise Poliçenin 6.sayfasında düzenlenmiştir. Buna göre toplamda 2.189.851.586 ABD doları olan sigorta teminat bedeli içerisinde, davaya konu “Liman ve Nakliyat Başmüdürlüğü” tesisleri için öngörülen sigorta teminat bedelinin 131.675.985 ABD doları olduğu anlaşılmaktadır. Anılan sigorta bedellerinin hangi tür risklerin teminatı olduğu ise Poliçe’nin ilk sayfasında sayılmış olup, genel risk toplamı 2.189.851.586 ABD doları bedelin içerisinde “Deniz Taşıtları Çarpması” rizikosunun da ve sadece bu risk nedeniyle ayrıca 43.797 ABD doları sigorta primi alındığı açıkça anlaşılmaktadır.
7- Öğretide, ilk ateş, ilk riziko veya ilk tehlike sigortası olarak da adlandırılan sigorta türünün, eksik sigorta türüne ait bir müessese olduğu hususunda bir kuşku bulunmamaktadır. Bu konuda heyet arasında da bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır. Bir zarar sigortasında, emtia bedeli yönünden eksik sigorta yaptırılması halinde, tam sigortaya oranla sigorta prim bedeli daha düşük olacaktır. Ancak, sigortalı malın rizikoya uğraması halinde de ödenecek riziko tazminatı, malın kıymetinin eksik gösterildiği nispette düşük olacaktır. Başlangıçta eksik sigorta yaptırılabileceği gibi, pekala enflasyon koruması olmayan sigortalarda da, eksik sigorta ile karşılaşılabilir. Eksik sigortaya rağmen, 6102 S. TTK’nın m. 1462 uyarınca, sigorta sözleşmesinin taraflarınca, en azından bazı sigortalı değerler yönünden, riziko bedelinin eksik değil riziko anındaki tam değeri üzerinden tazminat ödenmesi kararlaştırabilir. İşte sigorta sözleşmesinin tarafları arasında, eksik sigortaya rağmen, teminat altındaki bazı mallarda meydana gelecek rizikoların, muafiyet uygulanmadan tam bedel üzerinden ödenmesinin esas alındığı riziko türüne öğretide “ilk ateş / ilk riziko sigortası” denilmektedir (Bkz. S. Ünan, TTK Şerhi, s.150-153). Şüphesiz ilk ateş sigortasının bazı mal türleri, ya da miktarla sınırlandırılması da mümkündür.
8- Somut olayda taraflar arasında sigorta sözleşmesinin mutabakatlı değer üzerinden yapılmış olduğuna göre, böyle bir sigorta poliçesine, riziko bedelini azaltan ilk ateş sigortası hükümlerinin yerleştirilmesi ve keza, Poliçenin ilk sayfasının üst kısımda, deniz taşıtları çarpması riski, toplamda 2.189.851.586 ABD doları sigorta bedeli içerisindeki riskler arasında sayılmışken, hemen alt kısımda “deniz taşıtları çarpması için ilk ateş tazminatı olarak yıllık azami 500.000 TL riziko bedeli öngörülerek, bir yerde poliçenin tanziminde çelişkiye düşülmüştür. Zira, ilk ateş hükümleriyle eksik sigorta yapılmak isteniyorsa neden sigorta poliçesinin mutabakatlı değer üzerinden teminat altına alındığı söylenmiştir? Veya, mutabakatlı değer sigortası yapılmış ve eksik sigorta uygulanmayacağı açıkça poliçede söylenmiş iken, bir eksik sigorta müessesesi olan ilk ateş sigortasına ilişkin hükümler neden bu poliçeye konulmuştur? Bu sorular izaha muhtaç olup, yargı organlarınca hangi sözleşme hükümlerine neden öncelik verileceğinin yorum yoluyla ortaya konulması gerekmektedir.
9- 6102 sayılı TTK’nın 1425.maddesinde yer alan “ (1) Sigorta poliçesi, tarafların haklarını, temerrüde ilişkin hükümler ile genel ve varsa özel şartları içerir, rahat ve kolay okunacak biçimde düzenlenir. (2) Poliçenin ve zeyilnamenin eklerinin içeriği teklifnameden veya kararlaştırılan hükümlerden farklıysa, anılan belgelerde yer alıp teklifnameden değişik olan ve sigorta ettirenin, sigortalının ve lehtarın aleyhine öngörülmüş bulunan hükümler geçersizdir. (3) Kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça, genel şartlarda sigorta ettirenin, sigortalının veya lehtarın lehine olan bir değişiklik hemen ve doğrudan uygulanır. Ancak, bu değişiklik ek prim alınmasını gerektiriyorsa, sigortacı değişiklikten itibaren sekiz gün içinde prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının sekiz gün içinde kabul edilmemesi halinde sözleşme eski genel şartlarla devam eder” şeklindeki düzenleme ve Kanunun gerekçesi birlikte yorumlandığında, Kanun koyucu tarafından bir sigorta poliçesinin hangi özellikte olması gerektiği belirtildiği gibi, teklifname ile poliçe hükümleri arasında farklılık bulunması halinde, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtarın aleyhine olan poliçe hükümlerinin geçersiz olduğu zikredilmek suretiyle, gerekçede de ifade olunduğu üzere, poliçede tereddüt bulunan hususlarda “sigortalı lehine yorum” ilkesinin benimsendiği, bu ilkenin bir yerde ahde vefa ilkesinin de istinası olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, sigortalı lehine yorum ilkesinin, Kanunun sadece maddesinde değil, sigortaya ilişkin çeşitli maddelerinde ve hatta mülga 6762 sayılı Kanunun 1266 ve 1334.maddelerinde de düzenlendiği anlaşılmaktadır.
10- Acaba mutabakatlı değer sigortasında, poliçe özel şartlarında ayrıca ve açıkça eksik sigorta hükümlerinin uygulanmayacağının kararlaştırılmasına rağmen, sigorta şirketleri bazı rizikolar yönünden ilk ateş sigortası öngörerek risklerini azaltmak mı istemişlerdir? Biran için böyle bir ihtimalin varlığı halinde, üst bentte anılan emredici yorum kaideleri ile özellikle gerek Poliçenin 4, gerekse 5.sayfasındaki poliçe bedellerinin mutabakatlı değer üzerinden yapıldığı ve eksik sigorta hükümlerinin uygulanmayacağına ilişkin açık düzenleme karşısında, poliçedeki eksik sigorta uygulanması sonucunu doğuracak ilk ateş sigortasına ilişkin hükümlerin butlan ile batıl olduğunu düşünmekteyim.
11- Keza, böyle bir sigorta türü mümkün olduğu düşünülse bile, madem tam değer üzerinden risk primi alınmıştır, o halde ilk ateş sigortasıyla risk düşürüldüğüne göre bu kapsama alınan riskler yönünden prim indirimine gidilmesi gerekmektedir. Gerçekten de, Poliçe metninden, deprem riski için de ilk ateş sigortası ile risk bedelinin düşürüldüğü, buna karşın, deprem yönünden alınması öngörülen 4.476.056 ABD doları risk priminden, sırf ilk ateş sigortasıyla risk düşürüldüğü içen 2.573.732 ABD doları indirim yapıldığı, aynı şekilde, Grev-L.-KNH-Terör riski için alınması öngörülen 766.447 ABD doları primden, ilk ateş sigortasıyla teminat miktarı düşürüldüğü için 517.352 ABD doları prim indirimi yapıldığı görülmektedir. Oysa deniz çarpmaları rizikosu için 43.797 ABD doları prim alınması öngörülmüş, bu tür risklerin zarar verebileceği liman ve nakliyat bölümünde meydana gelebilecek riziko bedeli 131.675.985 ABD dolarından, ilk ateş sigortasıyla 500.000 ABD dolarına düşürüldüğü halde, risk priminden her hangi bir indirim yapılmadığı görülmüştür. Diğer bir anlatımla, risk primi 131.675.985 ABD doları teminat karşılığında alındığı halde, riziko tazminatı maksimum 500.000 ABD doları üzerinden ödenmiştir. Sigorta hukukunda geçerli olan ilkelerden biri de, hangi risk türü ve hangi miktarda riziko için prim alınmış ise riziko gerçekleştiğinde o primin karşılığı olan riziko bedeli ödenmesi gerektiğine ilişkindir. Bu durumda, mutabakatlı sigorta içerisinde, usulünce risk prim indirimi yapılarak yapılmış ve geçerli bir ilk ateş sigortasından söz edilemeyeceği için bu sebeple de gerçek riziko bedeli üzerinden ödeme yapılması gerektiği kanaatindeyim.
Yerel mahkeme kararının ayrıca yukarıdaki bu sebeplerle de bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan, aksi düşünceyle hükmün bu kısmına yönelik temyiz isteminin reddine dair Dairemiz çoğunluğunun görüşlerine katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.