1. Hukuk Dairesi 2020/1196 E. , 2021/2177 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak 127 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ½ payı, 153 ada 26 ve 28 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine, 127 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ½ payı yönünden ise davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, hile ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan annesi ...’ya ait 127 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ½ payının kadastro sırasında hile ile davalı oğlu ... adına tespit ve tescil edildiğini, ayrıca mirasbırakan tarafından 127 ada 3 parselin kalan ½ payının davalı ...’e, 153 ada 26 ve 28 parsel sayılı taşınmazların ise davalı kızı ...’e satış suretiyle temlik edildiğini, ancak mirasbırakanın satış iradesinin bulunmadığını davalıların hile ile adlarına tescilini sağladıklarını, öte yandan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalılar, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, iddiaların yersiz olduğunu, mirasbırakanın uzun yıllardır davalı kızı ...’in yanında kaldığını, hiçbir geliri olmayan murisin ihtiyaçları sebebiyle taşınmazları bedeli karşılığında kendilerine sattığını, davacıya da taşınmazlar verildiğini ancak davacının zaman içerisinde tüm taşınmazlarını elden çıkardığı için şimdi kötüniyetli olarak dava açtığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesince, dava konusu 127 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ½ payı yönünden mirasbırakan tarafından yapılan bir temlikin bulunmadığı, kadastro işlemi ile senetsizden davalı ... adına tescil edilen taşınmazda 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, diğer taşınmazlar yönünden de muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinafı üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, hile ve muris muvazaası iddiasına dayalı açılan davada; hile iddiasının kanıtlanamadığı, dava konusu 127 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ½ payı yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, muris muvazaası iddiası bakımından ise davalı ...’e temlik edilen 153 ada 26 ve 28 parsel sayılı taşınmazlar yönünden muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı, ancak davalı ...’e temlik edilen 127 ada 3 parselin ½ payı yönünden ise temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak dava konusu 127 ada 3 parselin ½ payı, 153 ada 26 ve 28 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine, 127 ada 3 parselin ½ payı yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1927 doğumlu mirasbırakan ...’nın 10.08.2015 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı oğlu Necmi ile davalı kızı Gülsen, davalı oğlu Ahmet ve dava dışı kızı ...’nin kaldığı, mirasbırakan Ayşe’nin maliki olduğu 153 ada 26 parsel sayılı taşınmazı 11.11.2014 tarihinde, 153 ada 28 parsel sayılı taşınmazı 22.01.2015 tarihinde davalı kızı Gülsen’e, 127 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ½ payını 12.11.2014 tarihinde davalı oğlu Ahmet’e satış suretiyle temlik ettiği, 127 ada 3 parselin diğer ½ payının ise kadastro tespiti ile senetsizden 19.01.2007 tarihinde davalı ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle; temliklerin hile ile yapıldığı iddiasının kanıtlanamadığı, 127 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ½ payı yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, dava konusu 153 ada 26 ve 28 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise davalı ...’e yapılan temlikin muvazaalı olmadığı belirlenerek anılan taşınmazlar yönünden davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gibi taşınmazların dava tarihindeki değerinden davacının miras payına isabet eden ve harcı tamamlanan değer üzerinden davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesinde de isabetsizlik yoktur. Davacının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine.
Davalı ... vekilinin dava konusu 127 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ½ payına yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK"nun 190. maddesi ile 4721 sayılı TMK"nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
Somut olaya gelince, bölge adliye mahkemesince çekişme konusu 127 ada 3 parsel sayılı taşınmazın davalı ...’e temlik edilen ½ payı yönünden temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mirasbırakanın mal kaçırma amacıyla temlik yaptığı konusunda somut bir olgu ortaya konulamadığı gibi dinlenilen tanıklar da temlikin muvazaalı olduğu yönünde bir beyanda bulunmamışlar, aksine mirasbırakanın davacıya da taşınmazlar verdiğini ifade etmişlerdir. Yukarıda değinilen ilke ve olgular tüm dosya içeriği ile birlikte değerlendirildiğinde, muvazaa iddiasının HMK 190. ve TMK 6. maddeleri gereğince davacı tarafından usulünce kanıtlanamadığı sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Hal böyle olunca, dava konusu 127 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ½ payı yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile anılan pay yönünden davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Davalı ...’in yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi uyarınca Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın davalı ..."ya geri verilmesine, aşağıda yazılı 4.90 TL. bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 12/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.