Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/2860
Karar No: 2014/5810
Karar Tarihi: 10.04.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/2860 Esas 2014/5810 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/2860 E.  ,  2014/5810 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    (KAPATILAN BEYOĞLU 3.A.H.M.)
    TARİHİ : 14/09/2010
    NUMARASI : 2005/115-2010/225

    Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Dava, kaçak elektrik bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir .
    Dosya içeriğinde mevcut kaçak elektrik tespit tutanağında davalının sayacı devre dışı kırıp kabloları alttan direkt bağlamak suretiyle kaçak elektrik kullandığı hususu zapt altına alınmıştır .
    Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ olunmasına rağmen davalının yasal süresi içerisinde cevap layihası ibraz kılmadığı anlaşılmıştır.
    Yargılama sürecinde alınan ek bilirkişi raporunda; davalının dosyada bulunan bilgi ve belgeler doğrultusunda yönetmeliklere aykırı olarak elektrik enerjisi kullandığı, kaçak elektrik ve eksik tüketim enerjisi kullanım bedelinin 10.462,00 TL, hesaplanan gecikme zammının 2.928.82 TL, KDV miktarının 446,76 TL olduğu belirtilmiştir.
    Mahkemece; kararın kısmen kabul kısmen reddine, Beyoğlu 5. İcra Müd. 2004/9821 Esas sayılı takibinde borçlu davalı H. Ç..ın yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin bilirkişi raporu ve ek raporları doğrultusunda ve taleple bağlı kalınarak 10.439.41 TL asıl alacak, 2.922.22 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    1-) HMK 266. hükmüne göre, genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkesin bilmesi gereken konularla hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konular dışında kalan ve çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Kural olarak bilirkişi raporu hakimi bağlamaz. Hakim raporu serbestçe taktir eder. Hakim, raporu yeterli görmezse, gerçeğin ortaya çıkması için yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir.
    Mevcut yargılama dosyasında hakim asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden alınan ek rapordan farklı bir sonuçla hükme varmış; ve abonesiz kaçak tüketim tahakkukunda KDV hesaplaması yapan bilirkişi raporu hilafına hüküm tesisi cihetine gitmiş, abonesiz kaçak tüketim yönünden KDV"ye hükmetmemiştir.
    Hakim bilirkişi raporuyla bağlı değildir, bilirkişi raporunu serbestçe takdir eder; ancak bilirkişi raporundan farklı karar ittihazı cihetine gidilmesi durumunda farklılığın yasal zeminde izahı gerekir. Her ne kadar gerekçeli kararda; taleple bağlı kalınarak bilirkişi raporunda belirtilen rakamlar üzerinden uyarlama yapıldığı belirtilmiş ise de; bilirkişi raporunda belirtilen meblağlar talebi aşmadığından bu gerekçe dosya kapsamına uygun değildir .
    2-) Yine dosya içeriğinde mevcut ek bilirkişi raporunda; kaçak tahakkuk yönünden KDV hesaplaması yapılmış olmasına rağmen hükümde KDV"ye hükmolunmamıştır.
    Uyuşmazlık; haksız eylem niteliğindeki kaçak elektrik kullanımına dayalı tazminat alacağına Katma Değer Vergisi (KDV) eklenip eklenmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle ilgili yasal mevzuatın irdelenmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
    3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu (KDVK)"nun 1.maddesinin 1 ve 2. fıkralarında; “her türlü mal ve hizmet ithalatı” ile “diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetler”in katma değer vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra; aynı Kanunun 2.maddesinin 3.bendinde; “su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri şekillerdeki dağıtımlar da” mal teslimi olarak kabul edilmiştir.
    Sözü edilen Kanunun 5.maddesinde yer alan “vergiye tabi bir hizmetten, işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılması hizmet sayılır.” hükmü ile “hizmet sayılan haller” düzenlenmiş; Kanunun 10.maddesinin (g) bendinde “su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesi” vergiyi doğuran olay olarak kabul edilmiştir.
    Verginin matrahını düzenleyen “teslim ve hizmet işlemlerinde matrah” başlıklı 20.maddesinde de “belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile bedelin biletle tahsil edildiği hallerde tarife ve bilet bedeli Katma Değer Vergisi dahil edilerek tespit olunur ve vergi müşteriye ayrıca intikal ettirilmez.” hükmüne yer verilmiştir.
    Elektrik faturalarından alınması gereken katma değer vergisinin (KDV) düzenlendiği Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği"nin 9.maddesinde; tarife tespitinde yer almayan ve elektrik enerjisi tüketiminin kWh`ı başına tahsil edilmesi gereken ve Kanunlarla belirlenmiş olan vergi (Belediye Tüketim Vergisi, Katma Değer Vergisi ve bunun gibi) resim ve harcın, teşekkül veya şirket tarafından ayrıca faturalara ilave edilerek tahsil edileceği, düzenlenmiştir. Diğer taraftan, davalı kurum sözleşme yapmak ve böylece karşı edim borçlanmak şartıyla kamuya hizmet sunmuş bulunmaktadır. Davacı taraf ise, sözü edilen hizmetten sözleşme vasıtasıyla yararlanacağı yerde böyle bir sözleşme yapmaksızın (ve belki de bunu istemeksizin) karşılıksız ve kaçak olarak elektrik enerjisinden yararlanmış bulunmaktadır.
    O halde, taraflar arasında dürüstlük ilkesine uygun olarak “sözleşme benzeri” bir borç ilişkisinin kurulduğu kabul edilmeli ve davalı idarenin bu gibi durumlara ilişkin olarak belirlediği kurallara uygun bedelin davacı tarafından ödenmesi gerekir. Bu sonuç için sunulan edimden davacının sadece yararlanmış olması gerekli ve yeterli görülmelidir.
    Öte yandan davalı idarenin sunduğu elektrik hizmetinden yararlanan kişi (davacı); nedensiz zenginleşme, haksız eylem veya vekaletsiz iş görme koşullarının gerçekleştiğinin ispatı gerekmeksizin idarenin “yönetmelik veya tarife” hükümlerine uygun olarak istediği bedeli ödemek zorundadır. O kadar ki; borçlunun (davacının), zenginleşmesinin istenilen bedelden daha az olması veya alacaklının (davalının) savunulduğu kadar fakirleşmemiş bulunması istenilen bedelin miktarını etkilemeyecektir (YHGK.nun 20.12.2000 gün ve 2000/3-1803-1813 E., K.; 13.02.2002 gün ve 2002/3-100-68 E., K. sayılı ilamları).
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
    Davacı kaçak elektrik kullanımı sonucu düzenlenen fatura miktarına KDV eklenmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
    Yukarıda da izah edildiği üzere, konuya ilişkin yasal mevzuat uyarınca kaçak kullanım bedeline KDV eklenmesi yasal bir zorunluluk olduğuna ve taraflar arasında sözleşme benzeri bir ilişki kurulduğuna göre, davacının kaçak kullanımından da bu çerçevede sorumlu olduğu açıktır.
    Aksine bir yaklaşımla, kaçak elektrik kullanımında KDV alınmayacağının kabulü halinde, sözleşme yaparak dürüst davranan ve normal tüketime ilişkin tarifeye göre ödeme yapan kişilerin aleyhine, kaçak elektrik kullanan kişiler lehine bir sonuca yol açılarak, kaçak kullananlar korunmuş ve kaçak kullanım teşvik edilmiş olur ki, bunun kabulü mümkün değildir.
    Sonuç itibariyle; usul ve yasaya uygun bilirkişi raporuna dayalı hüküm tesisi gerekirken dosya içeriği ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu md.20 hükmü ve kaçak tüketim tahakkukunda KDV hesaplaması yapılması gerektiğini vurgulayan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 tarih, 2011/7-690 Esas-2011/617 Karar sayılı ilamına aykırı hüküm tesisi isabetsiz olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir .
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi