Esas No: 2017/7368
Karar No: 2020/397
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/7368 Esas 2020/397 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi asli müdahil Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... ilçesi, Yenice köyü; 189 ada 14 parsel sayılı 4949,26 m2, 12 parsel sayılı 1063.12 m2, 4 parsel sayılı 1831.74 m2 ve 1 parsel sayılı 3531.52 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar ... adına;
189 ada 13 parsel sayılı 1380.45 m2, 11 parsel sayılı 210.13 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar Metin Yağcı adına;
189 ada 8 parsel sayılı 3758,11 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... adına;
189 ada 7 parsel sayılı 819,30 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... adına;
189 ada 6 parsel sayılı 7142,17 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... adına;
189 ada 3 parsel sayılı 2611,88 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... adına tesbit edilmiştir.
Davacı gerçek kişi, dava konusu taşınmazların babasından kaldığını, kendisinin 1/3 hissesinin bulunduğunu iddia ederek dava açmıştır. Hazine 189 ada 1 ve 3 sayılı parsellerin tamamının, 189 ada 4, 6 ve 14 parsellerin ise bir kısmının orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır.
Mahkemece, davacı ..."in davasının reddine, asli müdahil Hazinenin davasının kabulüne, ... ili, ... ilçesi, Yenice mahallesi 189 ada 7 sayılı parsel, 189 ada 8 sayılı parsel, 189 ada 11 sayılı parsel ve 189 ada 12 sayılı parsel ve 189 ada 13 parsel nolu taşınmazların tesbit gibi tescillerine, 189 ada 1 sayılı parsel ve 189 ada 3 parsel nolu taşınmazların kadastro tutanaklarının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesbit ve tescillerine, 189 ada 4 parsel nolu taşınmazın fen bilirkişisinin 29/08/2012 tarihli raporunda (B) harfi ile gösterilen 800,26 m2"lik kısmının, bu parselden ifraz edilerek aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle orman vasfıyla Hazine adına tesbit ve tesciline, (A) harfi ile gösterilen 1031,15 m2"lik kısmın aynı vasıfla ... adına tesbit ve tesciline, 189 ada 6 parsel nolu taşınmazın fen bilirkişisinin 29/8/2012 tarihli raporunda (D) harfi ile gösterilen 1981,26 m2"lik kısmının, bu parselden ifraz edilerek aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle orman vasfıyla Hazine adına tesbit ve tesciline, (C) harfi ile gösterilen 5160,24 m2"lik kısmın aynı vasıfla ... adına tesbit ve tesciline, 189 ada 14 parsel nolu taşınmazın fen bilirkişisinin 29/8/2012 tarihli raporunda (F) harfi ile gösterilen 2216,67 m2"lik kısmının, bu parselden ifraz edilerek aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle orman vasfıyla Hazine adına tesbit ve tesciline, (E) harfi ile gösterilen 2732,56 m2"lik kısmın aynı vasıfla ... adına tesbit ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından tüm
taşınmazlara yönelik, davalı ... tarafından 189 ada 14 sayılı parselin (F) bölümü, 189 ada 4 sayılı parselin (B) bölümü ve 189 ada 1 sayılı parsele yönelik; davalı ... ... tarafından 189 ada 3 sayılı parsele yönelik; müdahil Hazine tarafından 189 ada 4 sayılı parselin (A) bölümü, 189 ada 6 sayılı parselin (C) bölümü ve 189 ada 14 sayılı parselin (E) bölümüne yönelik olarak temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20/06/2013 tarih 2013/5004- 7013 E.-K. sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “1) Davacı ..."in temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazların öncesinde kök muris ..."ya ait iken sağlığında taşınmazları mirasçıları arasında paylaştırdığı ve kadastro tesbitine kadar paylaşıma kimsenin ses çıkarmadığı, yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile taşınmazların kullanım durumları göz önüne alındığında, taşınmazların yapılan paylaşım doğrultusunda kullanıldığı anlaşıldığına göre, davacı ..."in yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Müdahil Hazine ile davalı gerçek kişilerin temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dosya içersindeki uzman orman bilirkişi raporunda 189 ada 1 ve 3 sayılı parseller ile 189 ada 4 sayılı parselin (B) bölümü, 189 ada 6 sayılı parselin (D) bölümü ve 189 ada 14 sayılı parselin (F) bölümünün 1954 tarihli memleket haritasında yeşil renkli orman alanında oldukları belirtilmesine rağmen, yeşil rengin neden kaynaklandığı açıklanmamış memleket haritasında taşınmazların bulunduğu bölümlerin hangi rumuzla sembolize edildiği de belirtilmemiştir. Yörede kesinleşen orman kadastrosu bulunmasına rağmen tahdit haritası ile kadastro paftası ölçekleri eşitlenerek birbiri üzerine aplike edilmediğinden, taşınmazların kesinleşen tahdit hattına göre konumları anlaşılamamaktadır.
Bu sebeplerle; taşınmazların bulunduğu yerde yapılıp kesinleşen orman kadastrosuna ilişkin tutanaklar ve harita ile eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir fen elemanı ve bir ziraat mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu yapılmış ise orman kadastrosuna ilişkin orman kadastro haritası ile irtibatlı kroki cizdirilmeli ve yine, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazların memleket haritasında yeşil alana denk gelmesi halinde yeşil rengin neden kaynaklandığı hava fotografları da incelenmek suretiyle belirlenmeli, harita üzerindeki semboller açıklanmalı, taşınmazların gerçek eğimlerini de açıklayan bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, keşifte, çekişmeli taşınmazlar hâkim tarafından gözlemlenmeli, üzerlerinde neler bulunduğu (bitki örtüsü, ağaçların cinsi, sayısı vb.) ayrıntılı olarak keşif tutanağına yazılmalıdır,
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri tutanak içeriği ile çeliştiği taktirde, 3402 sayılı Kanunun 30/1 maddesi gereğince tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenerek çelişkinin giderilmesine çalışılmalı; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de tapu ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı kanunun 03.07.2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre; mahkemece “tesbitin iptaline” karar verilmesi gerekirken “kadastro tutanaklarının iptaline” karar verilmesi de doğru değildir.” gereğine değinilmiştir.
Yerel mahkemece, kararda maddi hata bulunduğu bu maddî hatanın düzeltilmesi istemiyle dosyanın Yargıtay 20. Hukuk Dairesine gönderilmesi üzerine Dairece 25/03/2015 tarih 2015/4105 – 2075 E.-K. sayılı ilamı ile “Dairemizin 20/06/2013 tarihli ve 2013/5004 E. - 2013/7013 K. sayılı red-bozma kararında; "...2) Müdahil Hazine ve gerçek kişilerin temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dosya içerisindeki uzman orman bilirkişi raporunda 189 ada 1 ve 3 sayılı parseller ile 189 ada 4 sayılı parselin (B) harfi ile gösterilen bölümü, 189 ada 6 sayılı parselin (D) harfi ile gösterilen bölümü ve 189 ada 14 sayılı parselin (F) harfi ile gösterilen bölümünün..." yazıldığı ancak, 189 ada 6 sayılı parselin temyiz konusu olmadığı halde bu kısma sehven yazıldığı, yine temyiz konusu olduğu ve bozma kararına konu edildiği halde müdahil Hazine tarafından temyiz edilen 189 ada 4 sayılı parselin (A) harfi ile gösterilen bölümü, 189 ada 6 sayılı parselin (C) harfi ile gösterilen bölümü ve 189 ada 14 sayılı parselin (E) harfi ile gösterilen bölümü ibarelerinin yazılmasının sehven unutulduğu, bu durumun kararın sadece kişilerin temyizine isitinaden bozulduğu sonucunu doğurduğu gibi bir durum ortaya çıkardığı, bu nedenle bu maddi hataların düzeltilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Dairenin 20/06/2013 tarih ve 2013/5004 E. - 7013 K. sayılı kararının ...2) Müdahil Hazine ve gerçek kişilerin temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dosya içerisindeki uzman orman bilirkişi raporunda 189 ada 1 ve 3 sayılı parseller ile 189 ada 4 sayılı parselin (B) bölümü, 189 ada 6 sayılı parselin (D) harfi ile gösterilen bölümü ve 189 ada 14 sayılı parselin (F) bölümünün" ibaresinin çıkartılarak yerine "2) Müdahil Hazinenin 189 ada 4 sayılı parselin (A) bölümü, 189 ada 6 sayılı parselin (C) harfi ile gösterilen bölümü ve 189 ada 14 sayılı parselin (E) bölümüne, davalı ..."nın 189 ada 14 sayılı parselin (F) bölümü, 189 ada 4 sayılı parselin (B) harfi ile gösterilen bölümü ve 189 ada 1 sayılı parsele, davalı ... ..."in 189 ada 3 sayılı parsele yönelik temyiz itirazlarına gelince ise; temyize konu taşınmazların tamamen ya da kısmen" ibaresi yazılmak suretiyle, sonuç kısmında, 2 numaralı bent de "...davalılar ... ve Meryem ... ile müdahil Hazine"nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün" ibaresinden sonra gelmek üzere, "189 ada 4 sayılı parselin (A) harfi ile gösterilen bölümü, 189 ada 6 sayılı parselin (C) harfi ile gösterilen bölümü, 189 ada 14 sayılı parselin (E) harfi ile gösterilen bölümü, 189 ada 14 sayılı parselin (F) harfi ile gösterilen bölümü, 189 ada 4
sayılı parselin (B) harfi ile gösterilen bölümü ile 189 ada 1 ve 3 sayılı parseller yönünden" ibaresinin yazılması suretiyle maddi hatanın düzeltilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucu 189 ada 1, 3, 4, 6 ve 14 nolu parsellerin tamamının 1947 tarihli hava fotoğrafı ve 1954 tarihli memleket haritasında açık renkli tarım alanında kaldığı, önceden alınan bilirkişi raporlarında kadastro paftasının memleket haritasına ölçekler eşitlenerek aktarılması sırasında hata yapıldığı zira hava fotoğraflarında açık tarım alanı olarak gözüken ve memleket haritasında 188 ada ile 189 adayı ayıran kadastro yolu açıkça görülmesine rağmen kadastro yolunun daha kuzeyde işaretlenmek suretiyle bir kısım parsellerin yeşil renkli alanda kaldığının belirtildiği, bunun da hatalı çakıştırmadan kaynaklandığı gerekçesiyle asli müdahil Maliye Hazinesinin davasının reddine, ... ili, ... ilçesi, Yenice mahallesi 189 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline, ... ili, ... ilçesi, Yenice mahallesi 189 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline, ... ili, ... ilçesi, Yenice mahallesi 189 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline, ... ili, ... ilçesi, Yenice mahallesi 189 ada 14 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline, ... ili, ... ilçesi, Yenice mahallesi, 189 ada 6 parsel nolu taşınmazın fen bilirkişisinin 29/08/2012 tarihli raporunda (D) harfi ile gösterilen 1981,26 m2"lik kısmının, bu parselden ifraz edilerek aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle orman vasfıyla Hazine adına tespit ve tescillerine, (C) harfi ile gösterilen 5160,24 m2"lik kısmın aynı vasıfla davalı Kaya Ali oğlu 1955 doğumlu ... adına tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm asli müdahil Hazine tarafından 189 ada 1, 3, 4 ve 14 parseller ile 6 parsel sayılı taşınmazın (C) harfi ile gösterilen kısmına yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 08.10.1987 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Mahkemece dava konusu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu ve zilyetlikle kazanım koşullarının kişiler yararına oluştuğu gerekçesi ile 189 ada 1, 3, 4 ve 14 nolu parsellerin tamamının, 6 nolu parselin (D) bölümünün tespit gibi tescillerine, 6 nolu parselin (C) bölümünün ise orman vasfı ile tesciline karar verilmişse de yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dosya içerisindeki fen bilirkişi raporunda 1954 tarihli memleket haritasının incelenmesinde 189 ada 1 ve 3 parselin tamamı, 4 parselin (B) ile, 6 parselin (D) ile, 14 parselin ise (F) ile gösterilen bölümlerinin yeşil, 189 ada 4 parselin (B) ile, 6 parselin (C) ile, 14 parselin ise (E) ile, gösterilen alanları beyaz renk ile gösterilmiş, ancak uzman orman bilirkişiden alınan raporda dava konusu parsellerin tamamının 1954 tarihli memleket haritasında beyaz renkli tarım alanında kaldığının belirtildiği, fen bilirkişisi ile uzman orman bilirkişiden müşterek alınan ek raporda ise dava konusu parsellerin tamamının 1954 tarihli memleket haritasında beyaz renkli tarım alanında kaldığı ifade edilmiştir. Bu hali ile dava konusu parsellerin memleket haritasındaki konumları ve durumları hakkında çelişki oluşmuştur. Bu durum dava konusu taşınmazların orman niteliğini belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
Yine 23/11/2016 tarihli keşif zaptında mahkeme gözleminde kişiler adına zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu gerekçesiyle tespit gibi tesciline karar verilen 189 ada 3 parselin doğusunun 15-20 yıllık zamandan beri kullanım emaresi bulunmadığının gözlemlendiği belirtildiğinden yapılan zilyetlik araştırması da yeterli değildir.
O halde; mahkemece 1947 yılı hava fotoğrafı ve bu hava fotoğrafına dayanılarak üretilen memleket haritası ile 1954 tarihli memleket haritası ve bu memleket haritasının dayanağı hava fotoğrafı ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak
kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, 1947 yılı hava fotoğrafı ve bu hava fotoğrafına dayanılarak üretilen memleket haritası ile 1954 tarihli memleket haritası ve bu memleket haritasının dayanağı hava fotoğrafı stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak bilirkişilerce incelenip, taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, kapalılık oluşturup oluşturmadıkları ve tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığını gösterir bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmelidir.
Açıklanan yöntemle, yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; asli müdahil Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 03/02/2020 günü oy birliğiyle karar verildi
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.