Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/26027
Karar No: 2015/7556
Karar Tarihi: 08.04.2015

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/26027 Esas 2015/7556 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2014/26027 E.  ,  2015/7556 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine bu sürede eksik gösterilen 629 günlük 629 günlük hizmet süresinin sigortalılıktan sayılmasına karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    K A R A R


    Dava, davacının davalı işyeri nezdinde 01/08/1997-31/08/2000 tarihleri arasındaki Kurum"a bildirilmeyen 629 günlük hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile “1901019950715 sigorta sicil numaralı davacının davalıya ait işyerinde 01/08/1997-02/08/1999, 01/02/2000-31/08/2000 tarihleri arasında davalı işyeri tarafından kuruma bildirilen sigortalı hizmet süreleri düşüldükten sonra aralıksız sigortalı olarak asgari ücretle çalıştığının tespitine, bu sürelerin sigortalı hizmetinden sayılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine”, karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
    Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
    Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; 01/08/1997, 01/02/2000 ve 16/06/2000 tarihli işe giriş bildirgelerinin davalı işyerince düzenlenmiş olup Kurum kayıtlarına intikal ettiği, işe giriş bildirgeleri üzerinde yapılan imza incelemesi neticesi Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan rapor ile 16/06/2000 tarihli işe giriş bildirgesindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığının belirtildiği, davacıya ait hizmet cetvelinde 01/08/1997-30/09/1997, 1998/2-02/08/1999, 01/02/2000-31/03/2000, 17/06/2000-31/08/2000 tarihleri arasında 1997 yılı için 75 gün, 1998 yılı için 180 gün, 1999 yılı için 107 gün, 2000 yılı için 119 gün olmak üzere kesintili olarak ve 30 günden az olmak üzere hizmet bildiriminde bulunulduğu, davacının davalı işyerine karşı açmış olduğu işçilik alacağı dosyasında bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada sadece Kurum"a bildirimde bulunulan hizmet sürelerinin esas alındığı, davalı işyerinin 01/03/1996 tarihinden itibaren kuyumculuk faaliyetinden dolayı Kanun kaspamına alınmış olduğu, taraflar arasında akdolunan tarihi ve süresi belirtilmeyen hizmet sözleşmesinin işçilik alacağına ilişkin dava dosyasında yer aldığı, sözleşmede davacının lastik tamiratı işyerinde servis sorumlusu olarak çalışacağının belirtilmiş olduğu, ihitlaf konusu dönem bordrolarının getirtildiği, 1997/3.dönem bordrosunda ... adlı sigortalının kısa süreli çalışması harici dönem bordrolarında davacıdan başka sigortalı çalışan kaydının yeralmadığı, yapılan zabıta araştırması ile davalı işyerinin etrafında komşu işyerinin olmadığının, en yakın caddede yer alan komşu işyerinin tutanağa bağlanmak suretiyle Mahkeme"ye bildirilmiş olduğu, duruşmalarda davacı-davalı tanıkları ile kamu tanığının dinlenmiş olduğu anlaşılmaktadır.
    Somut olayda; yapılan zabıta araştırmasında işyerinin şehrin dışında Orman İşletmesi kavşağında olduğu hususunun da tutanağa bağlandığı görülmektedir. Mahkemece yetersiz ve çelişkili tanık beyanları ile sonuca gidildiği anlaşılmakla davacının davalı işyerinde kesintisiz ve sürekli çalıştığı iddiasının şüpheden uzak olarak belirlenmeden yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
    Yapılacak iş; tanık beyanları arasındaki çelişkileri gidermeye yönelik olarak bordolarda davacı dışında başkaca adı geçen sigortalı kaydı olmadığından, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak; davalı işyerinin bulunduğu konum itibariyle Orman İşletmesi civarında olduğunun zabıta tutanağında belirtilmesi karşısında ihtilaf konusu dönem içerisinde Orman İşletmesi"nde Bekçi olarak görev yapan şahısları tespit edip davacının çalışmalarına ilişkin olarak bunların beyanlarını almak, gerektiğinde araştırma genişletilerek gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı ... iadesine
    08/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi