20. Hukuk Dairesi 2016/5579 E. , 2017/9342 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... köyü, ...mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/03/2013 tarih ve 2012/7350 - 2013/2745 E.K. sayılı ilamı ile onanmış - bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin, 14/03/2013 tarih ve 2012/7350 - 2013/2745 esas karar sayılı kararında özetle; ”1) İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda, çekişmeli taşınmazın (D) harfli bölümünün kesinleşen orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu; (C) harfli bölümün ise imar ve ihyaya konu olmadığı anlaşıldığından bu bölümlere yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Davacının (A) ve (B) harfli bölümlere yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece, bu bölümler üzerinde bulunan 3 ilâ 7 yaşlı dikme zeytin ağaçlarının yaşlarına itibar edilip zilyetlik süresinin dolmadığından bahisle bu bölümler hakkındaki davanın reddine karar verilmişse de delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları taşınmazın 1970"li yıllarda davacı tarafından üzüm bağı olarak kullanıldığı, üzüm bağının verimden düşmesi üzerine 15 yıl kadar önce bağın sökülüp yeniden düzenlenerek zeytinlik haline getirildiğini açıklamışlardır. Bu anlatımlar karşısında (A) ve (B) harfli bölümlerin zeytinlik haline getirilmeden önce de tarımda kullanıldığı anlaşıldığı gibi; 1970 yılından davanın açıldığı 24/04/2007 tarihine kadar 20 yıllık süre dolmuştur. Bu bölümler, kesinleşen orman kadastro sınırları dışında olduğu gibi yörede 1963 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda taşlık ve çalılık olarak tapulama dışı bırakılan; düşük eğimli ( % 8- 10 ), toprağı çevre tarım alanları ile benzer yapıda tarım toprağı niteliği taşıyan ve üzerindeki zeytin ağaçlarının verim çağına gelmiş oldukları anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yönünden yapılan araştırma sonucunda da davacı yönünden kısıtlamanın söz konusu olmadığı belirlenmiştir. Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde taşınmazın (A) ve (B) harfli bölümleri yönünden davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluştuğu sabit olduğundan, bu bölümler yönünden davacının davasının kabulü gereklidir. Değinilen yönler göz ardı edilerek kurulan hüküm usûl ve kanuna aykırıdır. "" denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra; davanın kısmen kabulüne;...ili, ... ilçesi, ... köyü sınırında bulunan 29/08/2008 tarihli fen bilirkişisi..."ın rapor ve ekli krokisinde (C) ve (D) harfleri ile gösterilen kısımlara ilişkin talebin reddine dair kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, (A) harfi ile gösterilen 20.096,94 m2"lik bölümü ile aynı mevkide bulunan ve (B) harfi ile gösterilen 5576,02 m2"lik bölüm yönünden davanın kabulü ile bahçe niteliği ile davacı adına tesciline karar verilmiş. hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1990 yılında yapılıp 21/03/1994 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1963 yılında yapılmış ve 12/06/1967- 12/07/1967 tarihleri arasında ilân edilerek 13/07/1967 tarihinde kesinleşmiştir. Çekişmeli yer taşlık ve çalılık olarak tapulama dışı bırakılmıştır. Tapulama çalışmalarının kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı 15/08/2007 tarihi arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
1)Davalı ... Yönetimi vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Mahkeme hükmü davalı ... Yönetimi vekiline 24.06.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise, (6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla) HUMK’nın 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra 10.07.2014 tarihinde verilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bu yolda karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2) Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı ... Yönetimi vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile bu bölüm hakkında verilen usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 13/11/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.