10. Hukuk Dairesi 2015/18983 E. , 2018/1633 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacı işyerinde çalışanlara ilişkin aylık hizmet belglerinin ve işten ayrılış belgelerinin yeniden düzenlenerek verilmesi işlemi ve prim teşvikinden yararlanmaya ilişkin kurum işleminin iptali istemine ilişkindir
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Kurum tarafından, davacı işyerinde çalışan ve işten çıkışları bildirelen 5 kişinin kuruma bildirilen işten ayrılış tarihleri ile emniyet müdürlüğünce yapılan yoklama sırasında bildirilen işten çıkış tarihlerinin farklı olması ve bu işçilerin 1 gün sigortasız çalıştırıldığı gerekçesi ile davacının prim teşvikinden faydalanma işleminin iptal edildiği ve davacı tarafından işçilerin kuruma bildirilen tarihlerde çıkışlarının yapıldığının tespiti ile aksine kurum işleminin iptali ile yeniden prim teşvikinden yararlandırılmasını talep ettiği bu davada verilen kararın davacı işyerinde çalışan ve çıkışları verilen ..., ..., ..., ... ve ... sigortalılık sürelerini etkileyeceği kaçınılmazdır.
Bir hakkı dava etme yetkisi ( dava hakkı ) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, ( o davada davacı sıfatının kime ait olacağı ) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (...-...-..., Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, ... 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder ( ..., Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, ... 2000, s.288)
Dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı medeni usul hukukumuzda "sıfat" olarak tanımlanmakta ve bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin o dava ile ilgili kimseler olması zorunlu bulunmaktadır. Sübjektif bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakka ilişkin davada davacı olma sıfatı da hakkın sahibine ait bulunmakta ve buna aktif husumet denilmektedir. Sübjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi de o hakka uymakla yükümlü olan kimse olup, bu da pasif husumet (davalı sıfatı) olarak adlandırılmaktadır. Sübjektif hak sahibi ile o hakka uymakla yükümlü bulunan kişinin kimler olduğunun belirlenmesi, bunun neticesinde, dava açan veya aleyhine dava açılan kişiler, o davada davacı veya davalı olarak taraf sıfatına sahip değillerse, mahkemece dava konusu hakkın esası hakkında inceleme yapılmaksızın davanın sıfat yokluğundan reddedilmesi gerekmektedir. Taraf sıfatı (husumet) ve sıfat yokluğu, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itiraz niteliğinde olup, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 187. maddesinde (HMK. m.116) yer alan ilk itirazlardan olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, taraflarca ileri sürülmese dahi, gerek, mahkemece, gerekse, Yargıtay"ca tarafların bu yönde bir savunmalarının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden nazara alınır.
Açıklamalar ışığında eldeki dava incelendiğinde, davacı işyerinden çıkışları verilen ..., ..., ..., ... ve ... Hukuk Muhakameleri Kanunu 124. maddesi gereğince husumet yöneltilmeli ve tarafların göstereceği deliller de toplandıktan ve çalışma olgusu ve işten ayrılış tarihi belirlendikten sonra hasıl olacak sonuca göre yeni bir karar verilmelidir.
Mahkemece davacı işyerinde çalışan ve çıkışları verilen ..., ..., ..., ... ve ... ayrı ayrı tebligat yapılarak davaya dahilleri sağlanmalı ve sunacakları savunma ve delilleri değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hükmün sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 01.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.