MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun basit cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet

İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Soruşturma evresinde mağdurenin çocuk izlem merkezinde ifadesinin alınması sırasında hazır bulunan adli görüşmecinin beyanında, ifadenin alınış tarzına bir diyeceğinin bulunmadığını, bu aşamada ifadeye ekleyecek bir hususun olmadığını ve bu konuda ayrıca raporunu vereceğini belirttiği halde anılan raporun dosya içine alınmadığı anlaşılmakla, mağdurenin beyanlarına ilişkin olarak bahse konu adli görüşme raporunun dosya içine alınıp mahkemece incelenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Dosyada mevcut... Ağır Ceza Mahkemesinin 26.01.2016 gün ve 2015/174 Esas, 2016/17 Karar sayılı ilamıyla, Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun raporu ilgi tutularak sanığın doğum tarihinin ay ve gün baki kalmak kaydıyla 01.03.1999 olarak tashih edildiği, düzeltilen bu doğum tarihine göre sanığın kamu davasına konu olayın gerçekleştiği tarihte onbeş-onsekiz yaş grubu içinde kalacağı, yine bahse konu kararda geçen ve.... Çocuk Mahkemesinin 2012/1052 Esas, 2013/389 Karar sayılı ilamıyla sanığın yaşının tashihine karar verildiği, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ortamında yapılan araştırmada .... Çocuk Mahkemesinin söz konusu kararının Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 2014/9808 Esas, 2014/32998 Karar sayılı ilamıyla"Cumhuriyet Savcısının görüşü alınmadan ve nüfus temsilcisinin hazır bulunmadığı oturumda yaş tashihi yapıldığından" bahisle bozulmasına karar verildiği,.... Ağır Ceza Mahkemesinin yaş tashihine ilişkin 2015/174 Esas, 2016/17 sayılı Kararının ise henüz kesinleşmediği ve Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2016/3658 Esasına kayıtlı olarak temyiz inceleme sırası beklediğinin anlaşılması karşısında, mahkemece .... Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/174 Esas, 2016/17 sayılı Kararının kesinleşmesi beklenerek, gerektiğinde sanığın kemik yaşının tespitine ilişkin Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulunun raporu dosya içine getirtilip kamu davasına münhasır şekilde yaş düzeltilmesi olanağı tartışılarak sonucuna göre sanık hakkında TCK"nın 31/3. maddesinin tatbik edilip edilmeyeceğinin belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 13. maddesi ile TCK"nın 103. maddesinin yeniden düzenlenmesi karşısında, 5237 sayılı TCK"nın 7/2. madde-fıkrasındaki "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek lehe olan hükmün önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesi suretiyle yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık ile müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 08.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.