11. Hukuk Dairesi 2017/1408 E. , 2018/7001 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ . HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/10/2016 tarih ve 2016/65 E.- 2016/338 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nce verilen 01/02/2017 tarih ve 2017/23-2017/61 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; "... +ŞEKİL" ibareli 7, 12 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2004/29962 sayılı markanın müvekkili adına tescilli olduğunu, "... ...+şekil" ibareli 7, 12 ve 35.sınıftaki hizmetleri içeren 2013/4209 kod numaralı marka tescil başvurusuna davalı şirketin "...+ŞEKİL" ibareli 7, 12 ve 17. sınıf hizmetleri içeren 1999/18783 sayılı markasına dayanarak yaptığı itirazın Markalar Dairesi tarafından kısmen kabul olunduğunu ve başvurunun 7 ve 12.sınıf ürünler bakımından reddedildiğini, bu karara karşı yapılan itirazı ..."nın reddettiğini, ortalama tüketicilerin bu markanın farklı olduğunu anlayabileceğini, önceki markasının kazanılmış hak sağladığını ileri sürerek ... ..."nın 2015/M-12266 sayılı kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, kurum kararının yerinde bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin uzun yıllardır amortisör parçaları ürettiğini, davacı başvurusu ile müvekkili markasının esas unsurunun “...” olduğunu, bu nedenle iltibasa neden olacak derecede benzer bulunduğunu, tüketici kitlesinin aynı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, redde mesnet alınan marka ile başvuru markasının asıl ve ayırt edici unsurunun "..." ibaresinden oluştuğu, diğer şekil ve ibarelerin ayırt ediciliğe bir katkısının bulunmadığı, bu durumda ibarelerin anlamsal, sescil ve görsel olarak benzer bulunduğu, reddedilen malların redde mesnet alınan markanın kapsamında yer aldığı, anılan ürün ve hizmetlerin alıcısı ve yararlanıcısı konumundaki ortalama tüketici ve yararlanıcı kitlesinin özellikle
marka ve başvuru konusu işaretlerin asıl ve ayırt edici unsurlarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olması da göz önüne alındığında bu iki marka arasında iltibasın bulunduğu, müktesep hakkın da bulunmadığı zira davacının son başvurusunun konusu olan işaretin, öteden buyana adına tescilli, redde mesnet markadan bağımsızlaşmış bir marka niteliğinde bulunmadığı, daha çok redde mesnet markanın bir serisi gibi yahut yeni düzenlenmiş biçimi gibi algılanmasının yüksek ihtimal dahilinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının 2004/29962 numaralı ve "... +ŞEKİL" ibareli markası bulunmaktaysa da, bu markanın özgün biçimi değişmeden ve iltibas tehlikesi yaratmayacak şekilde seri marka oluşturulmadığı ve kararın usul ve esas yönünden yasaya aykırı bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, ... kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı tarafa ait marka başvurusu ile davalı Şirketin markaları arasında iltibasa neden olacak derecede benzerlik bulunduğu ve davacı tarafın müktesep hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafa ait 2013/4209 sayılı "... +şekil" ibareli marka başvurusu, davacının 2004/29962 sayılı "... +ŞEKİL" ibareli önceki markasının esaslı unsurunu birebir barındırdığı gibi mal ve hizmetlerin de korunduğu, gerek işaret gerekse kapsadığı mal ve hizmetler bakımından davalı markasına yaklaşacak biçimde düzenlenmediği gibi, işletmesel köken itibariyle önceki tescilli markası ile bağlantılı olduğu mesajını açık biçimde verdiği de anlaşılmakta olup, bu durumda müktesep hakkın varlığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.