3. Hukuk Dairesi 2017/12042 E. , 2018/7219 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kiracının taşınmaza hasar vererek kiralananı tahliye ettiğini, hasar bedelinin tahsiline yönelik başlatılan icra takibine ise haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini karar verilmesini istemiştir.
Davalı; tespit raporunu kabul etmediğini, belirtilen hasarlarla kendisinin bir ilgisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
6098 Sayılı T.B.K.nun 316. maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı kanunun 334. maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiraya verene teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun olağan kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur.
Hasar miktarının tespiti bilirkişi incelemesini gerektirmekte olup, tek yanlı yapılan ve itiraza uğrayan delil tespitine ilişkin bilirkişi raporu hükme esas alınamaz. Öte yandan HMK’nun 400 ve devamı maddelerine dayanılarak yaptırılan delil tespitine ilişkin bilirkişi raporları aynı yasanın 405.maddesi hükmü uyarınca asıl dava dosyasının eki sayılmakla birlikte, söz konusu raporlara karşı belirli sürede itiraz edilmemesi halinde kesinleşeceği veya
aleyhine tespit yaptırılan kişi hakkında kesin delil niteliği kazanacağına dair yasal bir düzenlemeye de yer verilmemiştir. Bu nedenle delil tespiti yolu ile alının bilirkişi raporuna itiraz etmemiş olan taraf bu itirazını hüküm verilinceye kadar mahkemeye bildirebilir. Kaldı ki tespit raporunun iddiayı ve savunmayı karşılayıp karşılamadığı, hüküm kurmaya yeterli olup olmadığını denetleme işi hakime ait bir görevdir.
Davada dayanılan ve hükme esasa alınan 15.02.2002 başlangıç tarihli ve on yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı ve kiralananın tahliye edildiği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiraya veren tarafından taşınmazda meydana gelen hasarların tespiti, ... 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/98 D.İş sayılı dosyasında yaptırılmış, elektrik mühendisi bilirkişi tarafından sunulan 11.05.2011 havale tarihli raporda; tespit tarihi itibariyle zarar gören imalatlarının bedelleri tek tek belirtilmek suretiyle taşınmazda toplam 11.000,00-TL hasar bulunduğu belirlenmiştir. Mahkemece tespite ilişkin bilirkişi raporu esas alınarak, tespit dosyası ile tespit edilen durumlardan hangilerinin kiracının hor kullanımından kaynaklandığı ve sonuç olarak hor kullanım sebebi ile davacının hangi miktarda talepte bulunabileceği yönünde bilirkişi raporu alınmak suretiyle karar verilmiş ise de, söz konusu tespitin davalının yokluğunda yapıldığı ve tespit raporunun davalıya tebliğ edilemediği görülmüştür. Davalı, yargılama sırasında söz konusu tespite ve bilirkişi raporuna itirazını bildirmiş olup tespitin gerçek durumu yansıtmadığını öne sürmüştür. Bu durumda, tek yanlı olarak yaptırılan tespit ve bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda mümkün ise mahallinde uzman bilirkişi ya da bilirkişilerce keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, kiralanandaki hasar durumunun ayrıntılı ve denetime elverişli şekilde tespiti ile hor kullanım ve olağan kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasar ayrımı yapıldıktan sonra kullanım süresi ile orantılı olarak yıpranma payının hesap edilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hukukçu bilirkişiden alınan yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.