23. Hukuk Dairesi 2014/7000 E. , 2015/709 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, ..., ..., ..., ... işinin 21.06.2007 tarih 15 nolu sözleşme ile davalı şirkete ihale edildiğini, ihale konusu işin ifası sırasında davalı şirket çalışanı ... tarafından müvekkili aleyhine .... İş Mahkemesi"nin 2007/753 Esas sayılı dosyasında iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğinden bahisle kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, bayram tatili ücretinin tahsili istemi ile alacak davası açıldığını, davanın davalı şirkete ihbar edildiğini, davanın kısmen kabulüne dair kararın Yargıtay tarafından onandığını, takibe konulan ilam nedeniyle müvekkilinin işçiye 8.445,53 TL ödediğini, işçinin müvekkili kuruluşun personeli olmadığını, yüklenici şirket bünyesinde çalışan işçiler üzerinde müvekkili kuruluşun doğrudan bir tasarrufu bulunmadığını, davalı şirketin işveren sıfatı ile yükümlülüklerine yerine getirmediğini ileri sürerek, 8.448,53 TL"nin ödeme tarihi olan 27.08.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, işçi tarafından açılan davada müvekkilinin taraf olmadığını, ilamda müvekkili aleyhine mali sorumluluk yüklenmediğini, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, taraflar arasında 21.06.2007 tarihinde hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede işin yürütülmesi, çalışanların her türlü sevk ve idaresi ve benzeri hususlarda davacı kurumun tek başına yetkili olduğunu, işçilik haklarından doğan sorumluluk asıl işverene ait olduğundan alt işverene yönelik rücu taleplerinin reddi gerektiğini, ..."ın müvekkili şirkette 43 gün çalıştığını, sözleşmesinde davacının rücu talebinde bulunabileceğine ilişkin bir hüküm yer almadığını, davacının davasını diğer taşeron şirketi dahil etmeyerek eksik ve yanlış açtığını, alt işverenlerin sorumluluğunun bölünebilir nitelikte olduğunu, her iki taşeron şirketin sorumluluklarının kendi dönemleri ile sınırlı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.652,28 TL"nin davalıdan tahsiline dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 03.06.2013 tarih ve 2874 E, 3750 K. sayılı ilamıyla, davalı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin ve davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddiyle, davanın, asıl işveren sıfatıyla işçiye ödenen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti alacağı, yıllık ücretli izin alacağı, hafta tatili alacağı ve bayram tatili alacağının sözleşme uyarınca alt işverenden rücuen tahsili istemine ilişkin olduğu, dava dışı işçinin davacı asıl işveren ile son alt işveren davalı aleyhine açtığı işçilik haklarına ilişkin dava sonucu hüküm altına alınan miktarların davacı asıl işveren tarafından ödendiği, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 2/b bendinde, "Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçillerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverinin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur." hükmüne yer verildiği, davacı asıl işverenin anılan madde hükmüne dayalı sorumluluğu nedeniyle dava dışı işçiye ihbar ve kıdem tazminatı vs. ödemiş ise de, davacının bu tazminatlardan sorumluluğu, anılan yasa maddesine göre işçilere karşı olan bir sorumluluk olup, taşeron ile asıl işveren arasındaki birbirlerine karşı olan sorumluluğu içermeyen anılan düzenlemenin dava konusu olaya uygulanmasının mümkün olmadığı, bu durumda uyuşmazlığın, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, dava dışı işçinin İş Mahkemesi"nde görülen davada kıdem tazminatı alacağının başka alt işveren yanında çalıştığı süreler de dikkate alınarak hesaplandığı, son alt işveren olan davalının kıdem tazminatı alacağı ile ilgili olarak davacıya karşı olan sorumluluğu kendi dönemi ile sınırlı bulunduğundan, davalının kıdem tazminatına ilişkin sorumluluğunun buna göre belirlenmesi gerektiği, bu kısım alacakla ilgili olarak davacının dava dışı işçiye ödeme yapmış olduğu ve bu ödemeye dayanan işbu davanın rücuen alacak davası olduğu gözden kaçırılarak, yanılgılı gerekçe ile işçi-işveren arasındaki iş hukuku hükümlerine göre dava ele alınarak, kıdem tazminatı alacağı yönünden davalının sorumlu tutulmamasının doğru olmadığı belirtilerek, davacı yararına bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı asıl işverenin, davalı alt işverenden, çalıştırdığı işçiye ödemek zorunda kaldığı tazminatları isteme hakkına sahip olduğu, ancak, bir işçinin peşpeşe birden çok alt işveren nezdinde çalıştırılması durumunda, herkesin sorumluluğunun işçiyi çalıştırdığı süre, tarih ve o tarihteki ücretlere göre belirlenmesi gerektiği, davacının, dava dışı işçi ..."a ... İş Mahkemesi"nin ilamı gereğince ödemek zorunda kaldığı 8.445,53. TL"den bozma ilamı sonrasında yeniden hesap edilen 33 günlük kıdem tazminatı ve genel tatil ücreti de eklendiğinde toplam 1.743,15 TL"sini isteme hakkı bulunduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 1.743,15 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.