3. Hukuk Dairesi 2016/20069 E. , 2018/7277 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davalıların gerekli tedbirleri almaması ve denetim yapmayarak enerji nakil hatlarının birbirlerine değmesi sonucu alt bakımını yapmakla yükümlü oldukları ağaçlara çarpmak suretiyle kıvılcım atmasına ve orman yangınına sebebiyet verdiklerini, ilgili suç zaptı gereği davalılar hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, orman yangını nedeniyle idare zararının oluştuğunu, orman yangınında yangın söndürme giderleri yapıldığını, yangın söndürme giderleri zararı 13.806,92 TL ve ağaçlandırma gider zararının 7.568,00 TL olduğunu, bu nedenlerle davalıların sorumlu olduğu yangın nedeniyle oluşan toplam 21.374,92 TL idare zararının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Enerji A.Ş vekili; sorumluluklarının bulunmadığını, 14/05/2009 tarihinde sözleşmeye konu edimin tamamlandığını, bu tarihten sonra dava konusu yere ilişkin başkaca bir sözleşme imzalanmadığını, dava konusu yere ilişkin bakım ve onarım işinin başka bir firma tarafından yürütüldüğünü savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... EDAŞ vekili; meydana gelen orman yangınında müvekkil şirketin herhangi bir kusur veya sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu olayda yangının enerji nakil hattından çıktığına dair somut bir delil bulunmadığını, söz konusu yangında müvekkil şirketin zarar gördüğünü, dava konusu yangın ile müvekkil şirket faaliyetleri arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; ceza mahkemesince tespit edilen maddi vakıa, ceza dosyası ve delillere göre yangının elektrik enerji nakil hattından kaynaklandığı sabit olmadığından davanın ... Elektrik Dağıtım AŞ yönünden esastan reddine, davalı ... Enerji A.Ş yönünden davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; elektrik enerjisi dağıtım hattından kaynaklandığı iddia olunan yangın nedeniyle, maddi zararın tazminine ilişkin bulunmaktadır.
6098 sayılı yeni Türk Borçlar Yasası’nın 69’uncu ve önceki 818 sayılı Borçlar Yasası’nın 58’inci maddelerinde “bir binanın veya diğer yapı eserlerinin malikleri, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden” sorumlu ve bir kusurları söz konusu olmaksızın “doğan zararı gidermekle yükümlü” tutulmuşlardır. Bu sorumluluğa öğretide “kusursuz sorumluluk” veya daha geniş tanımıyla “kusura dayanmayan nesnel sebep sorumluluğu” denilmektedir. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik, ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi ) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.
Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığının çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır.
Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğunu ortadan kaldıran, bir başka deyişle, zarar ile yapımdaki bozukluk ve özen eksikliği arasında uygun “nedensellik bağı”nı kesen nedenler ise mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru ve üçüncü kişinin kusuru olarak belirlenmiştir.
Buna göre, elektrik iletim direkleri de maddede belirtilen imal olunan şey kapsamında olduğundan, elektrik iletim direklerinin sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 266.maddesinde hakimin bilirkişiye başvurması gereken haller; çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren haller olarak düzenlenmiştir. Yine aynı Kanun"un 281.maddesinde mahkemenin bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da isteyebileceği ve gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği ayrıca 282. maddesinde de hakimin, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği açıklanmıştır.
Ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakiminin, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz. Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır. Başka bir deyişle maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Dosyanın incelenmesinde; 28/08/2012 tarihinde çıkan yangın nedeniyle suç tutanağı düzenlendiği, tutanağa göre yangının enerji nakil hattının altından başladığı, havanın rüzgarlı olması nedeniyle tellerin birbirine temas ederek kıvılcım attığı, kuru otları tutuşturarak yangın çıktığı, dosya kapsamında bilirkişi raporu alınmadığı görülmektedir.
Hükme esas alınan ceza dosyasında ise; davalı ... EDAŞ yetkilisi ile bakım şirketi çalışanının yangın nedeniyle cezalandırılmalarının talep edildiği, soruşturma sırasında alınan elektrik bilirkişi raporunda; enerji nakil hatlarının periyodik kontrol ve onarımdan sorumlu olan ... EDAŞ’ın kusurlu olduğu, kovuşturma aşamasında keşif neticesinde alınan orman bilirkişi raporunda; yeterli önlem almayan ... EDAŞ’ın kusurlu olduğu belirtilmiş, elektrik bilirkişi raporunda ise; gevşek elektrik tellerinin aşırı rüzgarda elektrik hattı taşıyanlarının birbirine değmesi sonucu kopmadan ark oluştuğu, bu ark sırasında küçük parçaların rüzgarın etkisiyle çam ağacının altında bulunan ve çabuk yanabilen çam iğnelerini yaktığı tespit edilmiştir.
Ceza davasında yapılan yargılama neticesinde; mahkemece; elektrik şirketi tarafından söz konusu hatlarla ilgili herhangi bir arıza ihbarı yapılmadığının, aynı bölgede 25/05/2012 tarihinde bakım çalışması yapıldığının bildirildiği, buna dair tutanağın gönderildiği, tellerle ilgili herhangi bir arıza ihbarı olmaksızın bakım yapılmasının beklenen bir durum olmadığı, esasen söz konusu yangın öncesinde tellerde çarpışma olduğu sabit olsa dahi yangının başlangıç noktasının yolun birkaç metre kenarı olduğu gözetildiğinde başka bir nedenle de (izmarit atılması vs.) yangının çıkma ihtimalinin bulunduğu, meydana gelen yangında sanıkların kusurlarının bulunduğunun sabit olmadığı anlaşıldığından CMK"nın 223/2-e maddesi gereğince sanıkların ayrı ayrı beraatine karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu yangının çıkış nedeni, davalı ... EDAŞ’ın sorumluluğun tespitine yönelik bilirkişi raporu alınmadan, olay tarihindeki mevzuat uyarınca sorumlulukları açıklığa kavuşturulmadan, ceza davasında da suçun işlenmediği husunda kesinlik bulunmayan beraat hükmünün görülmekte olan dava yönünden bağlayıcı olmadığı dikkate alınmadan hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
O halde; mahkemece yapılacak iş; ceza dosyasındaki delil yetersizliğine yönelik beraat kararının bağlayıcı olmadığı dikkate alınarak; uzman elektrik bilirkişilerinin de içinde bulunduğu, üç kişilik bilirkişi kurulundan olay tarihindeki mevzuat ve kusursuz sorumluluk ilkesi gereği rapor alınarak, öncelikle yangının çıkış nedenini duraksamaya yer bırakmayacak şekilde tespit etmek ve davalı ... şirketinin yangının meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığı ve dolayısıyla meydana gelen zarardan sorumlu olup olmadığı konusunun net olarak belirlenmesinden sonra hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm kurmak olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.