Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5271
Karar No: 2021/1073
Karar Tarihi: 09.02.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/5271 Esas 2021/1073 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/5271 E.  ,  2021/1073 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl dava ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asıl ve birleşen dosya davacısı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Asıl davada davacı, davalı ..."ya ait 10 Sokak No:16 ... adresinde bulunan arsa niteliğindeki taşınmaz üzerine apartman yapmayı yüklenen davalı müteahhit ..."ten apartmanın 2. kat 5 nolu bağımsız bölümünü 29.12.1997 tarihli inşaat sözleşmesi ile 35.000,00 DM bedelle satın aldığını ve bedelini peşin olarak ödediğini, davalı müteahhitle düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesini 20.04.2011 tarihinde Bornova 1. Noterliğince 11188 yevmiye ile gerçekleştirebildiğini, sözleşmeye uygun olarak taşınmazı devretmeyen davalıların bu davranışları nedeni ile maddi kayıplara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı müteahhiditin gayrimenkulü zamanında teslim etmemesi ve eksik imalat yapması nedeni ile uğradığı zararların, kendisinin yaptığı imalat bedellerinin, kira alamaması nedeniyle uğradığı maddi kayıpların, bitirilip tarafına teslim edilmeyen taşınmazdaki eksik imalat bedellerinin toplamı 39.553,21-TL alacağın doğduğu andan itibaren uygulanacak en yüksek faizleri ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla talebini arttırmıştır.
    Birleşen davada davacı, davalı ..."ya ait 10 Sokak No:16 ... adresinde bulunan arsa niteliğindeki taşınmaz üzerine apartman yapmayı yüklenen davalı ..."ten apartmanın 1. kat 1 nolu bağımsız meskenini 06.11.2006 tarihinde arsa payı ile satın aldığını ve bedelini nakden ve peşinen ödediğini, aralarında yapılan ek inşaat sözleşmesi gereğince, müteahhit davalının kendisinden 32.500,00-TL ek ücret alarak inşaatta ek işler ve farklar yapmayı üstlendiğini, ancak bu ek işler ve farklar yapılmadığı gibi dairedeki imalatın bir kısmını kendisi yapmasına rağmen dairenin hala tam olarak bitirilmediğini, oturma ruhsatı alınmadığını, bu nedenle daireyi satamadığın, maddi zararlarının karşılanmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı müteahhidin taşınmazı zamanında teslim etmemesi ve eksik imalat yapması nedeniyle uğradığı zararlar, kendisinin yaptığı imalat bedelleri, kira alamaması nedeniyle uğradığı maddi kayıplar, bitirilip tarafına teslim edilmeyen taşınmazdaki imalat bedelleri toplamı olan 36.004,50-TL alacağın doğduğu andan itibaren uygulanacak en yüksek yasal faizleri ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla talebini arttırmıştır.
    Davalı ... , davacı ile arasında akdedilen herhangi bir sözleşme olmadığı gibi davacı lehine herhangi bir taahhütte de bulunmadığını, davacıyı tanımadığını, herhangi bir sorumluluğu olmadığını, bu nedenle davada husumet ehliyeti bulunmadığını, inşaatın tamamlanmaması nedeniyle aynı şekilde mağdur olduğunu savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini dilemiştir.
    Davalı ..., asıl ve birleşen davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin yargı yeri olarak belirleme kararına istinaden asıl davada, davanın ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davanın maddi tazminat yönünden kabulü ile dava konusu gayrimenkulün zamanında teslim edilmemesi nedeniyle davacının uğramış olduğu ve ıslah ile arttırılan toplam 51.112,52-TL"nin (bu tutarın 39.553,21-TL"sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 11.559,31-TL"sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine; birleşen davada, davanın ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davanın maddi tazminat yönünden kabulü ile dava konusu gayrimenkulün zamanında teslim edilmemesi nedeniyle davacının uğramış olduğu ve ıslah ile arttırılan toplam 50.071,11-TL"nin ( bu tutarın 36.004,50-TL"sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 14.066,61-TL"sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-6100 sayılı HMK"nun 294. maddesi gereğince, mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK"nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK"nun 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK"nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece, kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında; asıl davada, "1-Davacının davasının ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, 2-Davacının davasının maddi tazminat yönünden kabulü ile dava konusu gayrimenkulün zamanında teslim edilmemesi nedeniyle uğramış olduğu ve ıslah ile arttırılan toplam 51.112,52-TL"nin (bu tutardan 39.553,21-TL"sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 11.559,31-TL"sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, birleşen davada, 1-Davacının davasının ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, 2-Davacının davasının maddi tazminat yönünden kabulü ile dava konusu gayrimenkulün zamanında teslim edilmemesi nedeniyle uğramış olduğu ve ıslah ile arttırılan toplam 50.071,11-TL"nin (bu tutardan 36.004,50-TL"sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 14.066,61-TL"sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine," şeklinde hüküm kurulmuş, gerekçeli kararda ise; "asıl dava yönünden toplam 51.112,52-TL"nin, birleşen dosya yönünden toplam 50.071,11 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı ... ile davacı arasında imzalanan bir sözleşme olmadığı, davaya konu sözleşmenin davacı ile diğer davalı arasında yapıldığı anlaşıldığından; davalı ... yönünden asıl ve birleşen davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine" şeklinde gerekçe oluşturularak, davalı ... yönünden asıl dava ve birleşen davanın reddedildiği belirtilmesine rağmen hükmedilen alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline şeklinde karar verilmek suretiyle kısa karar (hüküm) ile gerekçeli
    karar arasında çelişki ve tereddüt yaratılmıştır. Bu haliyle gerekçeli karar ile kısa karardaki hükmün az yukarıda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Mahkemece, az yukarıda açıklandığı üzere ve 10.4.1992 tarih ve 1991/7 esas 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi kısa karar ile bağlı kalınmadan, ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde, yeniden bir karar verilmesi için çelişkili olarak kurulan hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    2-Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi