4. Hukuk Dairesi 2013/4294 E. , 2014/1092 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gümüşhane Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/10/2012
NUMARASI : 2012/9-2012/485
Davacılar S.. Ç.. vdl vekili Avukat A..D.. tarafından, davalı A.. İnşaat Ltd. Şti vd aleyhine 12/01/2009 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16/10/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı A.. İnşaat Ltd. Şti"nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı A.. İnşaat Ltd. Şti"nin diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, davalıların yol yapım çalışmaları sırasında patlayıcı madde kullanmaları sonucu, taş ve kaya parçalarının düşerek taşınmazlarına zarar verdiğini belirterek oluşan zararın tazminini talep etmişlerdir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yol yapım çalışmaları nedeniyle oluşan zararın tazminine karar verilmiştir.
Yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 176. maddesinde “Taraflardan her biri yapmış olduğu usul işlemlerinin bir kısmını ya da tamamını ıslah edebilir. Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilirler.” 181. maddesinde ise; "Kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir." biçiminde düzenleme yapılmıştır.
Mahkemece, yasal düzenleme gereğince ıslah edilen bölümün harcının yatırılması için davacı tarafa süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
3-Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü"nün temyiz itirazına gelince;
Bir kamu kurumunun görevlerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar olduğu gibi, bu kararı yerine getirmek üzere yaptığı işlemler de verilen kararın neticesi olan birer idari eylemdir. Davacı, davalılardan K.. M.."nün
yaptığı yol inşa ve genişletme faaliyetleri nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek davalı K.. M.."nün hizmet kusuru niteliğindeki eylemine dayandığına göre bu tür isteklerin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince, idari yargı yerinde tam yargı davası olarak ileri sürülmesi gerekir. Bu davalara bakma görevi idari yargı yerine aittir. Mahkemece; K.. M.. yönünden dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) no"lu bentte gösterilen nedenle davalı A.. İnşaat Limited Şirketi yararına, (3) no"lu bentte gösterilen nedenle davalı K.. M.. yararına BOZULMASINA, davalı A.. İnşaat Ltd. Şti"nin diğer temyiz itirazlarının (1) no"lu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz eden davalı A, İnşaat Ltd. Şti"den peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/01/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı K.. M.."nün ihale ettiği işin yüklenicisi olan diğer davalı A..Madencilik ve İnşaat Limited Şirketi tarafından sürdürülen yol yapım çalışmaları sırasında hafriyat dökülerek, yol açılarak ve patlayıcı madde kullanarak davacının arazisinde bulunan ağaçların kırıldığı, mevcut bir evin kullanılamaz hale getirildiği, balık havuz kanallarının yıkıldığı, su motoru gibi bazı malzemelerin tahrip edildiği ileri sürülerek, uğranılan zararın giderilmesi talep edilmektedir.
İlk derece mahkemesince, dava kabul edilerek hükmedilen tazminat miktarlarının davalılardan alınmasına karar verilmiştir.
Davalıların temyizi üzerine Dairemiz çoğunluğunca, ıslah edilen bölümün harcının yatırılması için davacı yana süre verilerek gerekli usulü işlemler yapılmadan bu kısım yönünden de davanın kabul edildiği, davalı K.. M.. açısından ise hizmet kusuru niteliğindeki eylemine dayanılması nedeniyle, yargı yolu bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken esastan incelenmesinin doğru olmadığı gerekçeleriyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 11.02.1959 tarih ve 1958/17 E. I959/15 K. sayılı kararında içtihadı birleştirme kapsamında olmadığına yer verilerek vurgulandığı üzere; bir kamu kurumunca bir tesisin yaptırılması esnasında Devlet malı olmayan yerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak ya da moloz yığılması neticesinde oluşan zararların tazmini davası, başkasının malına kamu kurumunun dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı, ayrıca plan. proje ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağından dolayı haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı bildirilmiştir.
Ayrıca, işlerin plan ve programlara uygun yapılmaması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan eylem sayılamayacağı, bu bakımdan böyle bir iddia ile açılmış olan davanın haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacağı öngörülmüştür.
Yukarıdaki açıklamaların ışığında somut olayı değerlendirdiğimizde: dava, haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davası olup, adli yargının görevleri arasındadır.Bu itibarla çoğunluğun davalı K.. M.. yönünden davaya idari yargıda bakılması gerektiğine ilişkin bozma kararının (3) numaralı bendine katılmıyorum.28/01/2014