4. Hukuk Dairesi 2013/2602 E. , 2014/1147 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/11/2012
NUMARASI : 2009/624-2012/445
Davacı C.. Ö.. tarafından, davalı G.. D.. aleyhine 13/07/2007 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/11/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili ile davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı avukat ile 26/09/2005 tarihinde müvekillerine ait alacakların tahsili için aynı borçlu aleyhine icra takibi başlattıklarını, 15/12/2006 günü müvekkili E.. Gıda San. Tic. Ltd. Şti. yetkilisi T..S.."ın cep telefonundan kendisini arayarak davalı ile telefonda görüştüğünü, davalının bu görüşmede kendisini hırsızlıkla suçlayıp meslek ve kişilik haklarını rencide edecek şekilde iftirada bulunduğunu ileri sürerek manevi zararının tazminini istemiştir.
Davalı, aynı borçlu hakkında davacı ile farklı icra dosyalarından aynı gün haciz işlemi yaptıklarını, her iki dosyada birbirlerinin haczetmiş oldukları menkul mallara da ayrıca fiili iştirak haczi uygulandığını, kendi dosyasından haczedilen malların satılıp fiili iştirak haczi olması nedeniyle sıra cetvelinde yer alan davacının takip ettiği icra dosyasına ödemenin yapıldığını, davacının avukat olarak takip ettiği dosyasından haczedilen malların da satışının yapılmış olmasına rağmen kendi takip ettiği dosyaya ödeme yapılmadığı gibi fiili iştirak haczi evraklarının dosyadan alındığını gördüğünü, hatanın düzeltilip icra müdürü tarafından sıra cetveli yapıldığını, davacının sıra cetveline fiili haciz yoktur diye itiraz ettiğini, dava dışı alacaklı T.. S..ı arayarak durumun açıklığa kavuşması için Savcılığa başvurmak zorunda olduğunu söylediğini, bu kişinin tam olarak anlayamadığını söyleyerek tekrar tekrar "şimdi bize hırsız mı demek istiyorsunuz" diye ısrarla sorduğunu, sesini kayda alarak tuhaf bir konuşma yaptığını, icra dosyasına ödemesi gereken paraya karşılık pazarlık unsuru yapmak amacı ile bu davanın açıldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, "...avukat olan davalının, davacı avukat ile ilgili şikayete konu yaptığı iddiaların gerçek olmadığı, davacının ileri sürüldüğü gibi Kartal 5. İcra Müdürlüğü"nün 2005/4650 Esas sayılı dosyasından evrak yok etmediği, dolayısıyla davalı avukatın meslektaşı olan davacı ile ilgili olarak emin ve kesin bir bilgiye dayanmaksızın davacıyı icra dosyasından evrak yok eden ve çalan bir avukat konumuna düşürmesinin Anayasal şikayet hakkının kullanılması dışında davacının hem müvekkili nezdinde hem de mesleki çevresinde kişilik haklarına zarar veren, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylem olarak değerlendirilmiştir...." şeklindeki gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, tarafların avukat olduğu, aynı borçluya yönelik ayrı ayrı icra takibinde haciz işlemi yaptıkları ve birbirlerinin yaptıkları haciz işlemlerinde fiili iştirak haczinde bulunulduğu, davalının alacaklı vekili olarak takip ettiği dosyada satılan mallardan elde edilen paranın sıra cetveline göre ödeme yapıldığı, ancak davacının alacaklı vekili olduğu dosyada fiili iştirak haczine ilişkin evrakların yer almadığı, herhangi bir sıra cetveli düzenlenmeksizin alacaklıya ödeme yapıldığı, durumun sonradan sıra cetveli düzenlenerek düzeltildiği anlaşılmaktadır.
Davacı her ne kadar, davalı ile vekili olduğu alacaklı arasında yapılan görüşmede kendisinin hırsızlıkla suçlanarak evrak çalan kişi durumuna düşürüldüğünü iddia ederek eldeki davayı açmış ise de, dosya içerisinde çözümü bulunan telefon görüşmesi incelendiğinde ve olayın yukarıda anlatılan şekilde gelişimi dikkate alındığında davalının evrakların bulunmayışıyla ilgili şüphelerini dile getirdiği, bu işten menfaati olanın görüştüğü kişi olan alacaklı olduğunu, kimseyi suçlamadığını, ancak yarar sağlayanın kendisi olması nedeniyle olağan şüphelerini dile getirerek şikayet hakkını kullanacağını belirttiği, görüştüğü dava dışı alacaklının da davalıyı suçlamalarla ilgili olarak yönlendirdiği anlaşılmaktadır. Şu durumda, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, istemin bir bölümünün kabul edilmiş olması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarıın incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalıladan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.