20. Hukuk Dairesi 2016/11304 E. , 2017/9532 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2007 yılında yapılan kadastro sırasında... ili,... ilçesi,... köyü 101 ada 1 parsel, 102 ada 1 parsel sayılı sırasıyla 2717576,84 m2 ve 6097558,93 m2 yüzölçümlü taşınmazlar orman, 105 ada 7 parsel, 125 ada 1 parsel, 126 ada 23 parsel ve 127 ada 13 parsel sayılı sırasıyla 84499,08 m2, 1351560,92 m2, 519421,51 m2 ve 108643,05 m2 yüzölçümlü taşınmazlar ise ham toprak vasfı ile Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı ..., ..., ... ve ...;... İlçesi... Köyü 126 ada 23 parsel sayılı taşınmazın kendilerine atalarından kaldığını ve 50-60 yıldır tarla olarak kullandıklarını iddia ederek yapılan tespitin iptali ile ¼ er hisseli olarak adlarına tespit ve tescil edilmesini talep etmişlerdir.
Davacı ...;... ilçesi... köyü 126 ada 23 parsel sayılı taşınmazın 20 dönümlük kısmının kendisine atalarından kaldığını ve 30-40 yıldır bahçe olarak kullandığını iddia ederek yapılan tespitin iptali ile adına tespit ve tescil edilmesini talep etmiş, kadastro mahkemesinin 2008/315 Esas sırasına kaydedilen davanın eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Davacı ...;... İli... köyü 105 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kendisine atalarından kaldığını ve 30-40 yıldır bahçe olarak kullandığını iddia ederek yapılan tespitin iptali ile hissesi oranında adına tespit ve tescil edilmesini talep etmiş, kadastro mahkemesinin 2008/317 Esas sırasına kaydedilen davanın eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Yapılan yargılamada keşif sonrasında dava edilen taşınmazların 101 ada 1 parsel, 102 ada 1 parsel, 125 ada 1 parsel ve 127 ada 13 parsel sayılı taşınmazlar olduğunun anlaşılması üzerine tutanak asılları dosya kapsamına alınmıştır.
Mahkemece, çekişmeli 105 ada 7 parsel, 101 ada 1 parsel, 125 ada 1 parsel, 126 ada 23 parsel ile 127 ada 13 parseller için açılan davaların reddine, taşınmazların aynı vasıf ve nitelikte tespit gibi tesciline, davacılar ..., ..., ... ve ... tarafından çekişmeli 102 ada 1 nolu parsel için açılan davanın kısmen kabulüne, taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile, fen bilirkişileri Nihat Işık ve Nurettin Tokmak"ın 11/12/2013 tarihli raporundaki haritada 4 nolu parça olarak gösterilen 11659 m2"lik alanın tarla vasfı ile davacılar ..., ..., ... ve ... adına 1/4 eşit hisse ile tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın geriye kalan kısmının tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından çekişmeli 102 ada 1 nolu parsel içindeki 4 nolu parça olarak gösterilen 11659 m2"lik alana yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre orman kadastrosu yapılmıştır.
Mahkemece çekişmeli 102 ada 1 parsel içinde yer alan 4 nolu taşınmaz olarak gösterilen bölüm yönünden davanın kabulü ile taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile, bu kısmın davacılar adına tesciline karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın 3 tarafı kesinleşen 102 ada1 orman parseli ile çevrili olup, diğer yönden ise, Sason ve Armutlu köyüne ait orman ve kadastro parselleriyle çevrili olup, bu köylerle kenarlaştırılmış pafta örneği getirtilmemiş, komşu parseller belirlenmemiş, davacılar salt zilyetlik iddiasına dayandığı halde taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. madde hükmüne göre orman içi açıklık niteliğinde olup olmadığı araştırılmamıştır.
Ayrıca orman bilirkişi raporunda taşınmazın 1948 tarihli hava fotoğrafında taşınmazın fiili durumu teyit eder şekilde olduğu, 1951 tarihli memleket haritasında ise taşınmazın açık renkli tarım alanında olduğu belirtilmiş, rapora hava fotoğrafı eklenmemiş, ziraat bilirkişi ise taşınmazın tarım arazisi vasfında olmadığını belirtmekle yetinmiş, öncesinde tarım toprağı olup olmadığı ve tarım toprağı ise, kaç yıl, ne şekilde kullanıldığı araştırılmamıştır. Mahkemece mahalli bilirkişilerin taşınmazın uzun süre terör olayları sebebiyle kullanılamadığı yönündeki beyanlarına itibar edilerek hüküm kurulmuşsa da, ziraat bilirkişi ve mahalli bilirkişi beyanlarının doğruluğu çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgeyi gösteren tespitten geriye doğru 15-20 yıl öncesine ait memleket haritaları ve dayanağı hava fotoğrafları getirtilerek denetlenmemiştir.
O halde mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ve çekişmeli taşınmazın komşu köylerle kenarlaştırılmış geniş paftası ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, fen bilirkişi tarafından ayrıca düzenlenecek olan kenarlaştırılmış kroki ile çekişmeli taşınmazın sınırlarında bulunan tüm komşu taşınmaz kayıtları getirtilerek, çekişmeli taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/1-2. madde hükümlerinde tarif edilen orman bütünlüğünü bozan orman içi açıklık olup olmadığı hususu tespit edilmeli,
Çekişmeli taşınmazın, orman sayılan veya orman içi açıklık yerlerden olmadığının belirlenmesi halinde, ise bu defa 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince imar-ihya ve zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, bu kez dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak tespit tarihinden geriye doğru 15-20 yıl öncesine ilişkin memleket haritaları ile dayanağı hava fotoğrafları bulundukları yerlerden getirtilmeli, ziraat mühendisi, harita mühendisi ve orman mühendisi ile birlikte hava fotoğrafları; memleket haritaları ve hava fotoğrafları ölçekleri kadastro paftası ölçeğine, kadastro paftası ölçeği de bu haritaların ölçeğine çevrilerek çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, stereoskop aletiyle incelenmeli, fen, ziraat ve orman bilirkişi tarafından taşınmaz
üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, kadastro tesbit tarihine kadar geçen zilyetlik süresinin iktisap için yeterli olup olmadığı üzerinde durulmalı, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (H.G.K. 30/03/1994 gün ve 1993/8-939-1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar davacı kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar ile eklemeli zilyetler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanarak ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 16/11/2017 günü oy birliği ile karar verildi.