21. Hukuk Dairesi 2014/20946 E. , 2015/568 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ünye 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 08/07/2014
NUMARASI : 2014/163-2014/387
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine, işçilik alacaklarının, kıdem ve ihbar tazminatlarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mahmut Kalemci tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 2001 – 2004 yılları arasında Ünye SSK Hastanesinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının kendi dilekçesine göre tamamen gönüllülük esasına dayalı yapılan bir çalışmanın, hizmet ve iş akdine dayalı, dolayısıyla sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesinin hukuken mümkün olmadığı, iş akdinin ve işçi işveren ilişkisinin zorunlu unsuru olarak mevcut olması gereken ""ücret karşılığı"" ve işverenin gözetimi ve denetimi altında çalışma koşulunun gerçekleşmediği, bu durum karşısında davacının iş kanunu anlamında kuruma bildirilmeyen bir hizmetinin bulunduğundan bahsetmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 16.06.2000 tarihinde Sağlık Meslek Lisesinden mezun olduğu, davacının SSK Hastanesi Baştabipliğine hitaben yazdığı 01.11.2001 tarihli dilekçesinde, “Sağlık Meslek Lisesi mezunu olduğunu, bilgisini, becerisini unutmamak için hastanede Kanun, tüzük ve yönetmelikler gereği hiçbir hak iddia etmeden Baştabipliğin emir ve müsaadeleri doğrultusunda kendi isteğiyle gönüllü hemşire olarak çalışmak istediğini” belirttiği, Ünye Devlet Hastanesinin de cevabi yazısında; “Ş.. D.. Ocak’ın 01.11.2001 tarihli dilekçesine istinaden 2001/2004 yılları arasında Ünye SSK Hastanesinde gönüllü hemşire olarak çalıştığını” bildirildiği, aynı hastanede çalıştığını belirten doktorların da çalışmayı doğruladığı görülmüştür.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir
duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Öte yandan, davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri bir kamu kuruluşuna aittir. Kamu kuruluşlarında, çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır.
Somut olayda, davacının davalı işyerinde bir kısım çalışmalarının olduğu, bu hususun davalı Ünye Devlet Hastanesinin cevabi yazısından ve tanık beyanlarından sabit olduğu, davacının 2-3 yıllık bir sürede ücret almadan gönüllülük esasına göre çalıştığı şeklindeki kabulün hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi sosyal güvenlik haklarından vazgeçmeye ilişkin beyanların dikkate alınmasının doğru olmadığı, davacının ve tanıkların, “davacının harçlık almak suretiyle çalıştığı” şeklinde beyanları karşısında ücretin kim tarafından, hangi kalem adı altında ödendiğinin araştırılmadığı, davacının çalıştığı ve buna göre talep ettiği sürelerin davacıya açıklattırılmadığı anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; davacının hangi tarih aralığında çalıştığını davacıya açıklattırmak, dava konusu dönemde davacının çalışmalarının geçtiği Ünye SSK Hastanesinde görev yapan, başhekim, doktor, hemşire, sağlık memuru gibi yetkili kişilerini tespit ederek dinlemek, davacının Kurum kayıtlarına yansıtılmayan dönemlerdeki çalışmalarının, eylemli olup olmadığını davalı kamu kuruluşu kayıtlarından saptamak, bu tür belgelerde noksanlık varsa, bunun nedenini araştırmak, davacının ücretinin kim tarafından ödendiğini tespit etmek ve sonucuna göre bir karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.