21. Hukuk Dairesi 2014/21905 E. , 2015/570 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Anamur 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 20/11/2013
NUMARASI : 2011/619-2013/878
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 1997 01.09.2006-31.12.2007 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları ya da komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, davalı işyerinin Kanun kapsamında olmadığı, bu nedenle dönem bordrolarının bulunmadığı, ihtilaflı dönemde davacı adına gerek davalı işyerinden gerekse de dava dışı herhangi bir işyerinden davacı adına çalışma bildirilmediği, bir kısım tanıkların komşu işyeri tanığı olduğunu söyleyerek net bir süre belirtmeksizin davacının çalışmalarını doğruladığı, buna rağmen bu kişilerin gerçekten komşu işyeri tanığı olup olmadığının araştırılmadığı, buna göre Mahkeme kararının eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olması nedeniyle hatalı olduğu görülmüştür.
Yapılacak iş; daha önce beyanı alınan ve komşu işyeri tanığı olduğunu beyan ederek davacı çalışmasını süre belirtmeden doğrulayan tanıklar A... U... ve K....B...ihtilaflı dönemde gerçekten komşu işyeri tanığı olup olmadığını kolluk aracılığı ile tespit etmek, ondan sonra bu tanıkları hazır ederek davacının talep tarihini hatırlatarak davacının hangi tarihlerde ne kadar süre çalıştığına dair beyanlarını tekrar almak, davalı işyerinin merkezi bir yerde olduğunu gözönünde tutarak, kolluğun; “komşu işyerleri sahipleri ve çalışanları sürekli değiştiğinden tanık tespit edilemediği” şeklindeki beyanı ile yetinilmeyerek, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri titizlikle araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.