20. Hukuk Dairesi 2016/844 E. , 2017/9558 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ile tapu müdürlüğüne izafeten Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 06/03/2012 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; ... ili, .... ilçesi, ... ., 119 ada, 24 parsel sayılı taşınmazı müvekkilinin ...."tan satın aldığını, söz konusu taşınmazın yüzölçümünün eski tapu kaydında 450 m² olmasına rağmen, daha sonra yüzölçümünün 324,88 m² olarak değiştirildiğini, müvekkilinin tapuya güvenerek dava konusu taşınmazı 450 m2 olduğunu düşünerek satın aldığını, dava konusu taşınmazın tapudaki yüzölçümünün düşmesinden ötürü müvekkilinin komşu parsellere haksız müdahale etmiş göründüğünü belirterek dava konusu taşınmazın metrekare birim fiyatının hesaplanarak 125,12 m²"nin bedelinin davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine, ıslah ve fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak üzere 1.000,00.-TL maddi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiş, 05/08/2015 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile talep ettikleri tazminat miktarını 50048,00.-TL"ye artırmıştır.
Mahkemece davanın kabulü ile,
01/07/2015 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen 50.048.-TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ile tapu müdürlüğüne izafeten Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından temyiz edilmiştir
Dava; TMK’nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece kurulan hüküm usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; dosya kapsamından tazminat istemine dayanak yapılan 119 ada 24 parsel sayılı taşınmazın kadastro sırasında, 11/08/1992 tarih 2 nolu tapu kaydına dayanarak 384,29 m² yüzölçümü ile ... adına tespit edildiği, tespitin 26/11/1993 - 27/12/1993 tarihleri arasında askı ilânına çıkarıldığı, 119 ada 24 sayılı parsele komşu olan taşınmaz maliklerince, aynı kök tapudan gelen ifraz tapularına dayanarak taşınmazlarının yüzölçümlerinin eksik yazıldığı gerekçesi ile tespite itiraz davası açıldığı, 119 ada 24 sayılı parsel malikinin davalı sıfatı ile davada taraf olduğu bu dava sonucunda ... Kadastro Mahkemesinin 1993/301 E. - 2003/20 K. sayılı kararı ile; 119 ada 26 sayılı parselin 395 m², 119 ada 27 sayılı parselin 386 m²,119 ada 25 sayılı parselin 400 m²,119 ada 24 sayılı parselin (A) harfli 59,41 m² kısmı tescil krokisine göre 119 ada 25 sayılı parsele ait olduğundan bu parsele ilişkin tespitin iptali ile 119 ada 24 sayılı parselin 415,18 m² olarak tespit malikleri adına tesciline karar verildiği, hükmün temyiz incelemesinden geçerek 13/06/2005 tarihinde kesinleşmesi üzerine 119 ada 24 sayılı parselin 384,29 m² olarak tespit maliki ... adına tapuya tescil edildiği, daha sonra tapu müdürlüğünce tavzih talebinde bulunulması üzerine mahkemenin 03/08/2005 tarihinde 119 ada 24 sayılı parselin kadastro sırasında 384,29 m² olarak tespit edildiği, bu parselin (A) harfli 59,41 m² kısmının bu parselden düşülerek 25 sayılı parsele eklenmesine karar verildiği, bu durumda 119 ada 24 sayılı parselin 324,88 m²
yüzölçümü ile tapuya tesciline şeklinde kararın tavzih edildiği, bunun üzerine 119 ada 24 sayılı parselin yüzölçümü 11/08/2005 tarih 286 yevmiye nolu işlemle 324,88 m² olarak düzeltildiği anlaşılmıştır.
Tazminat istemine dayanak yapılan taşınmazın kadastro tespitine esas alınan 11/08/1992 tarih 2 nolu 450 m² yüzölçümlü tapu kaydı, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1964/64 E. - 1966/3 K. sayılı tescil ilamı sonucu 16150 m² yüzölçümlü ve 22/03/1966 tarih 2 numaralı tapu kaydından gelmekte olup bu tapu 11/01/1971 yılında belediye encümeninin yaptığı imar çalışması sonucu 38 parçaya ifraz edilmiş,dava konusu taşınmaza uygulanan tapu kaydı 450 m² yüzölçümü ile oluşmuş, tapuda yapılan satış sonucu en son 1992 yılında davacı adına kadastro tespitine esas alınan 11/08/1992 tarih 2 nolu tapu oluşmuştur.
Kadastro Mahkemesinin 1993/301 E. - 2003/20 K. sayılı dosyası ayrıntılı olarak incelendiğinde, dava konusu taşınmaza ve komşu parsellere uygulanan tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren getirtilerek uygulandığı, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda; 1971 yılında oluşan ifraz krokisinin kadastro paftası ile çakıştırılması sonucu tazminat davasına esas alınan 119 ada 24 sayılı parseldeki 59,41 m² kısmının ifraz krokisine göre komşu 119 ada 25 sayılı parselde kaldığı, 119 ada 24 sayılı parselin bı kısmının ise ifraz krokisine göre 24 sayılı parselin güneyinde başka bir parselde kaldığı, (bu kısmın hangi parsel olduğu kadastro dosyasından tespit edilememiştir) dosya içerisindeki 21.11.1997 tarihli krokide de bu alanın (G) harfi ile gösterildiği ancak yüzölçümünün belirtilmediği anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır.
Ancak, somut olayda 119 ada 24 sayılı parselin tespitine esas alınan tapu kaydının iptalinin sözkonusu olmadığı, kadastro mahkemesinin 1993/301 E. - 2003/20 K. sayılı dosyasında bu tapu kaydı uygulanarak kapsamının belirlendiği, davacının tapusunun bir kısmının 24 sayılı parselin güneyinde (G) harfi ile gösterilen alanda kaldığı belirlenmesine rağmen, tespit maliki tarafından açılmış bir dava olmaması nedeni ile bu kısım hakkında davacı lehine ya da aleyhine karar verilmediği, davacının kadastro tespitine itiraz etmek ya da kadastro tespitinden sonra 10 yıl içinde dayanak tapu kapsamında kaldığı halde, adına tespiti yapılmayan taşınmaza karşı açacağı tapu iptal ve tescil davası ile zararını karşılanmasını isteme ve zararını bu şekilde giderme imkanı olmasına rağmen, davacının üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek sureti ile zararını karşılama yoluna gitmediği, davacı bu şekilde bir dava açmış ve tapu kaydı kapsamında kaldığı halde, adına tesciline karar verilmemiş yer olsaydı, ancak bu bölüm bakımından kayıt malikinin tazminata hak kazanmasının mümkün olduğu gözetilmeden davacının davasının kabulüne karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/11/2017 günü oy birliği ile karar verildi.