Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/472
Karar No: 2017/9559

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/472 Esas 2017/9559 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/472 E.  ,  2017/9559 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... vekili 05/06/2013 tarihli, tapulu arazinin orman sayılıp Hazine adına tescili nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile belirlenecek tazminatın işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... mahallesinde bulunan 14/11/1967 tarihli 15 sıra nolu tapu kaydı ve 24/10/1967 tarihli 28 sıra nolu tapu kaydı olan taşınmazın hakim paydaşı, aynı taşınmazların kadastro tespiti sonrası oluşan 138 ada 3 parselde bulunan taşınmazın sahibi olduğunu, gerek tapu kayıtlarından gerekse 1937 tarihli 526, 532, 561, 557, 558, 559 ve 560 tahrir kayıtlarından aynı yerde bulunan taşınmazların murislerinden müvekkiline kaldığını, müvekkilinin kullanımında olduğunu, arazinin kapsamının ...Kadastro Mahkemesinin 2006/2 Esas sayılı dosyasındaki krokiye göre belirlendiğini, dava konusu edilen 138 ada 3 parselde bulunan taşınmazın devir ve rızai taksim sonucu müvekkiline kaldığını, onun kullanımında ve mülkiyetinde olduğunu, vergilerinin müvekkili tarafından ödendiğini, Orman idaresince ...Kadastro Mahkemesinde kadastro tespitine karşı açılan davada önce 1990/29 Esas, 2003/8 Karar sayılı ile parselin orman olmadığının tespitine karar verildiğini, sonra ise 2008/5 E. - 2009/5 K. sayılı kararla parselin orman sayılmasına karar verildiğini, müvekkilinin zilyetliğinde bulunan arazinin orman sayılarak Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, ancak müvekkilinin taşınmaz üzerindeki mülkiyetinin iptali karşılığında müvekkiline her hangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurduğunu, ancak AİHM vermiş olduğu 02 Ocak 2013 tarih 15 752/10 Talep numaralı ...-Türkiye ve ilişkin 2089/05 nolu ...ve diğerleri Türkiye sayılı yazı ve ekli kararında Yargıtayın benimsemiş olduğu yeni içtihat uyarınca Medeni Kanunun 1007. maddesi uyarınca Devletin sorumluluğunun benimsendiği, tapu iptal tarihinden itibaren 10 yıl içinde tazminat davası açabileceği yönünde tespitler yapılarak bu yöndeki isteklerin birleştirilmesine ve kabul olunamaz olduklarına karar verildiğini, mülkiyet hakkının Anayasanın 35/1, 90/5 maddeleri, Medeni Kanunun 683, 1007 ve devamı maddeleri ile AİHS"nin 41. maddesi ve 1 nolu protokolün 1. maddesi ile güvence altına alındığını, kamu yararının gerektirmesi durumunda mülkiyet hakkına müdahale edildiğinde mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasında makul, kabul edilebilir, hak ve adalet dengesini sağlayacak ölçüde bir tazminatın ödenmesinin zorunlu olduğunu, AİHM"nde benzer nitelikteki davalarda karşılıklı hak dengesini sağlayacak makul bir tazminatın ödenmesinin öngörüldüğünü, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin benzer durumdaki davalarda aynı esasların benimsendiğini, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorum olduğunun ve tapu kaydının iptali nedeniyle Medeni Kanunun 1007. maddesi gereğince
    tapu sahibinin oluşan gerçek zararının karşılanması gerektiğinin, gerçek zararın tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalma olduğunun ve bu zararın hesaplanarak karşılanması gerektiğinin belirtildiğini, yine Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin bir başka kararında (11/12/2012 tarih 2012/1376 E. - 2012/14279 K.) tapu işlemlerinin ve kadastro işlemlerinin birbirini takip eden işlemler olduğunun, bir bütün oluşturduklarının, bu kayıtlarda yapılan hatalardan Devletin TMK"nın 1007. maddesi gereğince sorumlu olduğunun, zararın tazmini için 10 yıl içinde Hazine aleyhine adli yargıda dava açılabileceğinin, Devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan sorumluluğunun kusursuz sorumluluk ağırlaştırılmış sebep, ağırlaştırılmış objektif sorumluluk ve tehlike sorumluluğuna ilişkin kurallarının uygulanabileceğinin ve tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zarar ölçüsünde tazminatın ödenmesinin gerektiğinin belirtildiğini, murislerinden intikal ederek, hissedarlarından devir alınarak ve rızai taksimle müvekkilinin mülkiyetinde ve kullanımında olan 138 ada 3 parselde bulunan taşınmazın orman sayılarak müvekkilinden alınması ile oluşan gerçek zararın taşınmaz üzerindeki müştemilatla birlikte belirlenecek değerin tazmini için mahkemeye başvurmanın gerektiğini belirterek, müvekkiline ait iken orman sayılıp Hazine adına tescil edilen 138 ada 3 parselde bulunan taşınmaz nedeni ile belirlenecek tazminat olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 15.000,00.-TL alacağın yasal faiziyle ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekil olarak talep ve dava etmiştir.
    Davacı vekili 09/12/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 333.339,00.-TL ye artırmıştır.
    Mahkemece dava ve ıslah dilekçesi birlikte dikkate alınarak davanın kabulü ile 333.339,00.-TL tazminatın dava tarihi olan 05/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak mirasçılık payları oranında davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; TMK’nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki davacının tazminat istemine dayanak yaptığı 138 ada 3 parsel sayılı taşınmaz kadastro sırasında 24.10.1967 tarih 28 nolu tapu kaydı ve tedavüllerine dayanarak davacıların murisi ... ve arkadaşları adına tespit edilmiş, Orman Yönetimi tarafından kadastro tespitine itiraz edilmesi sonucu ...Kadastro mahkemesinin 2008/5E. - 2009/5 K. sayılı ilamı ile taşınmazın orman vasfı ile tesciline karar verilmiş ve karar 24/05/2010 tarihinde kesinleşmiştir.
    Tazminat istemine dayanak yapılan 138 ada 3 parsel için davacılar adına hiç tapu kaydı oluşmadığından, davacıların 138 ada 3 parsel sayılı taşınmaza yönelik tazminat istemleri dinlenebilir bir iddia değildir.
    Davacıların kadastro tespitine esas alınan tapu kaydına dayanarak istedikleri tazminat bakımından ise kadastro dosyasında 25/01/2008 tarih, 2006/2-2008/4 E.K. sayılı ilamla dava konusu taşınmazın kısmen orman vasfı ile tesciline, kısmen kişiler adına tapu kaydına dayalı olarak tesciline ilişkin hükmün ... ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 30/06/2008 tarih, 2008/4944 - 2008/9604 E.K. sayılı ilamı ile “Davalıların dayandığı Haziran 1930 tarih 13 sırada kayıtlı tapı kaydı batı sınırında mera okumakta olup, taşınmazın sınırında hükmen orman olan 138 ada 4 parsel sayılı taşınmaz bulunmaktadır. Tapu kayıtları lehe olduğu kadar aleyhe de delil teşkil eder. Davacıların dayandığı tapu kaydı dava konusu parselle birlikte dava dışı 137 ada 4, 5, 6 ve 7 ve 138 ada 1, 2, 4 ve 5 numaralı parsellere revizyon görmüş ve toplam 22280 m2 yer gerçek kişiler adına tespit ve tescil edilmiştir. Dayanak tapu miktarı 1 dönüm olduğu halde tapu miktarından çok fazla yer gerçek kişiler adına tescil edildiğine göre, 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesi gereğince miktar fazlasının sınırdaki fiili ormana el atılarak edinildiği ve süresi ne olursa olsun zilyetlikle kazanılamayacağı düşünülerek, davanın kabulü ile çekişmeli taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken açıklanan yön gözetilmeksizin, yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır” gereğine değinilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu Orman Yönetimin davasının kabulüne karar verilmiş ve hüküm kesinleşmiştir, bozma ilamında belirtildiği gibi tespite esas alınan tapu kaydının geldisi Haziran 1930 tarih 13 nolu kayda dayanmakta olup, bu tapu kaydının kapsadığı alandan çok daha fazla yer davacılar adına tespit ve tescil edilmiştir. Dolayısı ile kadastro sırasında tespite esas alınan tapu kaydının 138 ada 3 parsele ait olmasına rağmen bu taşınmazın orman olduğundan bahisle tazminat istemlerinin de hukuki bir dayanağı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davacının tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin yanlış değerlendirilmesi yolu ile davacının davasının kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
    Ayrıca tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tabi davalardandır.
    Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481, 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. - 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre dava harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi dava harcının alınması gerekir. Buna rağmen davacının dava dilekçesindeki tazminat talebinin ıslah ile artırılmış olmasına rağmen ıslah edilen miktar için ıslah harcı alınmadan, hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 16/11/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi