1. Hukuk Dairesi 2019/2262 E. , 2021/2215 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, kök mirasbırakanları ...’ın maliki olduğu 541, 513, 617, 162, 50, 368, 325 ve 194 parsel sayılı taşınmazlarını 17.08.1961 tarihinde davalıların murisi kızı ...’e satış göstermek suretiyle devrettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu, davaya konu taşınmazlardan 50,617,162 ve 513 sayılı parsellerin üçüncü kişilere satıldığını, 368, 325, 194 ve 541 parsel sayılı taşınmazların murisleri ... ..."ten intikal ve taksim edilmek suretiyle davalılar adına kayıtlı bulunduğunu ileri sürerek 368, 325, 194 ve 541 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, üçüncü kişilere devredilen taşınmazlar yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte şimdilik 40.000 TL"nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişler, davacılar Yeter, Nazlı ve ... 23.06.2016 tarihli celsede; üçüncü kişiler adına kayıtlı taşınmazlar yönünden tazminat istemlerinden feragat ettiklerini bildirmişlerdir.
Davalılar, kök mirasbırakan tarafından murisleri ...’e yapılan satış işlemlerinin gerçek olduğunu, mal kaçırma amacının bulunmadığını, kök mirasbırakanın tüm bakım ve gözetimi ile murisleri ... ve eşi Kanber’in ilgilendiğini, kök muris adına kayıtlı başkaca taşınmazlarının da bulunduğunu, ayrıca dava konusu taşınmazların aslında murisleri ...’in eşi olan Kanber’e ait olduğunu, ancak tapulama işlemi sırasında kök muris adına tespit ve tescil edildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, mirasbırakan tarafından yapılan temlik işleminin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun kanıtlandığı gerekçesiyle halen davalılar adına kayıtlı 194, 325, 368 ve 541 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davacıların miras payları oranında iptal ve tescil isteminin kabulüne, üçüncü kişilere devredilen 50, 162, 513 ve 617 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin tazminat istemi yönünden ise; davacılar Yeter, ... ve Nazlı’nın tazminat istemlerinin feragat nedeniyle reddine, davacı ...’in tazminat isteminin kabulü ile 18.771,25 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 13.04.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı asiller ..., ..., ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçede, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17.03.2016 tarih ve 2012/178 esas, 2016/119 karar sayılı ilamının muvazaa olgusu yönünden eldeki davada güçlü delil teşkil ettiği gözetilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalılar vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine.
Diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Eldeki davada, veraset ilamında belirtilen miras payları oranında davacılar adlarına tescil hükmü kurulmuş ise de, hangi veraset ilamına atıf yapıldığı açıkça yazılmayarak hükmün infazında tereddüt oluşturulması doğru olmadığı gibi, üçüncü kişilere devredilen dava konusu taşınmazlarda davacı ...’in miras payına isabet eden değer üzerinden tazminat isteminin tamamının kabul edilmesine karşın, hüküm fıkrasında kısmen kabul kısmen ret şeklinde hüküm kurulması da hatalıdır.
Öte yandan, davacılar kendilerini vekil marifetiyle temsil ettirmemişlerdir. Buna rağmen, davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yersizdir.
Yukarıda anılan hususlar yeniden yargılamayı gerekli kılmadığından;
1- Hükmün ( 2. ) fıkrasında geçen ‘’ kısmen ‘’ ve ‘’ davacının fazlaya ilişkin talebinin takdiren reddine, ‘’ ibarelerinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına,
2- Hükmün ( 3. ) fıkrasının tümden çıkarılmasına, yerine; ‘’ Davacıların tapu iptal ve tescil istemlerinin kabulü ile Ankara İli, Pursaklar İlçesi, Karaköy Köyünde bulunan 194, 325, 368 ve 541 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının davacıların miras hisseleri oranında iptali ile mirasbırakan ...’a ait Çubuk Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 14.12.2005 tarih ve 2005/744 esas 2005/712 karar sayılı veraset ilamındaki hisseleri oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline,” ibarelerinin yazılmasına,
3- Karar tarihinde kendilerini vekille temsil ettirmeyen davacılar ile ilgili olarak hükmedilen vekalet ücreti için, hükmün 6. maddesinin hükümden çıkarılmasına, çıkarma nedeniyle 7. ve 8. maddelerinin teselsül ettirilmesine,
Davalılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.