21. Hukuk Dairesi 2014/1486 E. , 2015/654 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/06/2012-05/09/2012 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava; davacının davalı işyerinde 01.06.2012 – 05.09.2012 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalıya ait avukatlık bürosunda büro elemanı olarak çalıştığını beyan eden davacı adına davalı işyerince işe giriş bildirgesi düzenlenmediği ve çalışma bildirilmediği, davalı işyerinin talep edilen dönemden sonra 11.12.2012 tarihinde Yasa kapsamına girdiği ve bu nedenle talep edilen döneme ilişkin dönem bordrolarının bulunmadığı, komşu işyeri tanıklarının araştırılmadığı, davalı tarafından; davacı ile çocuklara bakması için görüşüldüğünün, ancak davacının yaşının küçük olması nedeni ile bakıcı olarak çalışmayacağı düşünülerek işe alınmadığının iddia edildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık; somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527,30.6.1999 gün 1999/21-549-555,5.2.2003 gün 2003/21-35-64,15.10.2003 gün 2003/21-634-572,3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 10.11.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda; davacının talep ettiği dönemde davalı yanındaki fiili çalışmasının varlığı tereddüte mahal bırakmayacak derece ortaya konulmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; zabıta marifeti ile veya davalı Kurum"dan sorularak talep edilen dönemdeki komşu işyeri sahipleri ile bu komşu işyerlerindeki çalışmaları kayıtlara geçmiş çalışanları tespit ederek dinlemek, davalının çocuklarına talep edilen dönemde kimin baktığını, bakıcı olup olmadığını, çocukları okula kimin götürüp getirdiğini zabıta marifeti ile araştırmak, her ne kadar PTT"den davalıya gelen tebligatlardan davacı tarafından tebliğ alınanların araştırılarak bildirilmesine ilişkin yazıya; böyle bir araştırmanın yapılamayacağından bahisle cevap verilmiş ise de; PTT"den yeniden, talep edilen dönemde davalıya yapılan tebligatların tamamı istenilerek, bunlar arasında davacının tebliğ aldıklarının bulunup bulunmadığını inceleyerek toplanan deliller ışığında varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan ..."a iadesine
20/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.