Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3679
Karar No: 2021/2216
Karar Tarihi: 13.04.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/3679 Esas 2021/2216 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2019/3679 E.  ,  2021/2216 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalıların istinafı üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davalıların istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2 maddesi gereğince hükmün ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 13.04.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaanneleri...’ın maliki olduğu 474 ada 53 parsel sayılı taşınmazdaki 3 ve 4 no’lu bağımsız bölümleri davalı torunu ’e ( davalı ...’nın kızı ), 5 no’lu bağımsız bölümü ise davalı kızı ...’ya satış göstererek temlik ettiğini, babaları...’in 1982 yılında ölümü üzerine mirasbırakandan ayrı bir hayat sürmeye başladıklarını, davalı kızı ...’nın ise boşandıktan sonra mirasbırakan ile birlikte yaşamaya başlayıp samimi bir ilişki kurduğunu, hatta son dönemde mirasbırakanın vasisi olduğunu, emekli maaşı ve kira gelirleri bulunan mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığını, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, mümkün olmazsa payları oranında tazminini istemişlerdir.
Davalılar, çekişmeli temlikin bağış değil gerçek bir satış olduğunu, davacıların babasının ölümünden sonra mirasbırakanın davacılara yardımlarda bulunduğunu, davacıların ise mirasbırakan ile hiç ilgilenmediklerini, yine davacı ...’ın yurt dışındaki okul masraflarının davalı halası ... tarafından karşılandığı gibi kendisine elden nakit de verildiğini, alım güçlerinin bulunduğunu ve satış bedelinin elden mirasbırakana ödendiğini, öte yandan 2013 yılında kalça kemiğini kıran ve yatalak hale gelen mirasbırakanın bütün bakımları ile kendilerinin ilgilendiğini, ölümüne kadar bu bakımın sürdüğünü, satış bedelinin mutlaka para olmasının da gerekmediğini bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddiaların kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalıların istinafı üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davalıların temlik nedeniyle bedel ödemediği ortada ise de, mirasbırakanın ölümüne kadar bütün bakımı ile davalıların ilgilendiği, bu nedenle kendisi ile ilgilenip bakan davalılara minnet duygusu ile taşınmazlarını devrettiği, semenin mutlaka para olması gerekmediği, mirasbırakanın mal kaçırma amacıyla hareket etmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2 maddesi gereğince hükmün ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içerisinde mevcut veraset ilamı ve nüfus kayıtları incelendiğinde; 1922 doğumlu mirasbırakan...’ın 14.02.2018 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak kendisinden önce 1982 yılında ölen oğlu...’ten olma davacı torunları ..... ( 1975 d’lu ) ve ... ( 1965 d’lu ) ile davalı kızı ...’yı ( 1940 d’lu ) bıraktığı, davalı ...’nın 1974 yılında boşandığı, davalı ...’in ( 1961 d’lu ) davalı ...’nın kızı olduğu tespit edilmiştir.
Celp edilen tapu kayıtları incelendiğinde ise; mirasbırakanın maliki olduğu dava konusu 474 ada 53 parsel sayılı taşınmazdaki ( dört katlı kargir bina ve arsası ) 5 no’lu bağımsız bölümünü 11.03.2010 tarihinde davalı kızı ...’ya, 3 ve 4 no’lu bağımsız bölümlerini 15.06.2010 tarihinde davalı torunu ...,’e satış suretiyle temlik ettiği, aynı taşınmazdaki 1, 2, 6 ve 7 no’lu bağımsız bölümlerin halen mirasbırakan adına kayıtlı olduğu kayden saptanmıştır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Böyle bir durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Ancak semenin, bir başka ifade ile malın bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinde kuşku yoktur.
Somut olayda, 1922 doğumlu mirasbırakan ...’nin 88 yaşında iken dava konusu 5 no’lu bağımsız bölümünü davalı kızı ...’ya devrettiği, dinlenen tanık beyanlarına göre, davalı ...’nın boşandıktan sonra mirasbırakan ile yaşamaya başladığı, mirasbırakanın alzheimer hastalığı dahil yaşlılıktan kaynaklanan rahatsızlıkları bulunduğu, mirasbırakanın bütün bakımı ile ölünceye kadar davalı ...’nın ilgilendiği, mirasbırakanın yemek, temizlik vb. işlerini yaptığı, hastalandığında hastaneye götürüp tedavi ettirdiği, bu hususların iki tarafın tanıkları tarafından da doğrulandığı anlaşılmaktadır.
Değinilen olgular yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın dava konusu 5 no’lu bağımsız bölümü davalı kızı ...’ya temlik etmekteki gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı, minnet duygusuyla hareket ettiği sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
O halde, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Diğer davalı ... yönünden temyiz itirazlarına gelince,
Dosya kapsamındaki tanık beyanları ve diğer deliller değerlendirildiğinde, davalı ...’in mirasbırakan ile ilgilendiği ve ihtiyaçlarını giderdiği yönünde bir olgu bulunmamaktadır. Bir başka ifade ile, davalı ...’e yapılan temlikte semenin belirli bir hizmet veya bir emek olduğunun kabulü mümkün değildir.
Öte yandan, davacılar ..., babaları...’in 1982 yılında ölümü sonrasında anneleri ...ile birlikte yaşamaya başladıkları, mirasbırakan ... ile iletişimlerinin sınırlı olduğu, bunun aksine davalı ...’in ise mirasbırakan ile aynı apartmanda yaşadığı, mirasbırakan ile daha iyi ilişkiler içinde olduğu, mirasbırakanın davalı torunu...,’i davacı torunlarına yeğlediği, davalı torunu ...,’in daha çok mal almasını istediği, davalı ...’in çekişmeli 3 ve 4 no’lu bağımsız bölümlerin satış bedelini ödediğini kayda dayalı ispat edemediği, kaldı ki mirasbırakanın mal satmayı gerektirecek bir ihtiyacının olmadığı, akitte gösterilen satış bedeli ile keşfen saptanan rayiç değerler arasında da fahiş fark bulunduğu bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davalı ...’e yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi