10. Hukuk Dairesi 2020/1479 E. , 2021/586 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2018/69-2019/200
Dava, sosyal güvenlik destek prim borcu olmadığının tespiti, davacının aylığından yapılan kesintilerin durdurulması ve iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı Kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. ...’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereğinin yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
Önceki bozma ilamında "... Davacı, Kurum tarafından kendisine gönderilen ve 01.10.2008 tarihi öncesine ait sosyal güvenlik destek prim borcu başlıklı 11.03.2013 tarihli yazıya istinaden, borcu olmadığının tespiti, yaşlılık aylığından yapılan kesintinin durdurulması ve yapılan kesintilerin iadesi için eldeki davayı açmıştır. 11.03.2013 tarihli sözkonusu yazıda davacının 31.03.2013 tarihi itibariyle sosyal güvenlik destek prim borcunun 3.701,83 TL, ceza borcunun 5.742,69 TL olmak üzere toplam borcun 9.444,52 TL olduğu bildirilmiştir. Yargılama safahatında ise davalı kurumdan gelen yazı cevaplarında davacının 01.10.2008 öncesi sosyal güvenlik destek prim borcunun bulunmadığı, 01.10.2008 sonrasına ilişkin ise; 01.10.2008-19.11.2012 dönemi için ise sosyal güvenlik destek prim borcunun 6.506,52 TL, faizinin ise 2.575,00 TL olmak üzere toplam 9.081.52 TL borcunun olduğu, davacının aylığından 2012/12. ay itibariyle kesintinin yapılmaya başlandığı bildirilmiştir.Kurum yazısı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının talebinin net olarak ortaya konulması için davacının talebi açıklattırıldıktan sonra, davacının talebi de dikkate alınarak davalı kurumdan 11.03.2013 tarihli yazının içeriğindeki borcun sebebi sorulmalı davanın konusu, borcun sebebi şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya konulduktan sonra mevcut delillere göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilerek hüküm kurulması gerekirken çelişkili kurum yazılarına göre davacının talebi açıklattırılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir." şeklinde detaylı ve yol gösterici açıklama yapılarak karar bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, bozma ilamında belirtilen hususlar açığa kavuşturulmaksızın, sunulan maaş belgelerine göre davacının maaşından 01/10/2008 - 2012/11. ay döneminde SGDP kesintisi yapılmadığı, davacının 11/03/2013 tarihi itibariyle davalı kuruma birikmiş SDGP borcunun bulunduğu, 7143 Sayılı yasa öncesi kesilen miktarın bu borç için kesildiği ve kesintinin iade edilmesinin gerekmediği belirtilerek davanın reddine karar verildiği, davacının aylıklarından 2012/12. ayından itibaren SGDP borcu nedeniyle kesintiler yapıldığı ancak borç miktarının ve borcun tahsiline yönelik olarak ne kadar kesinti yapıldığı hususlarının netleştirilmediği anlaşılmakla; Mahkemece yapılması gereken iş, kurumun dava konusu borcu 9.444,52 TL ve 9.081.52 TL olarak belirtmesi karşısında çelişkinin giderilmesi için borç miktarının ve dönemlerinin netleştirilmesi, yapılan kesintilerin miktarının belirlenmesi ile yapılacak değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21.01.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.