Esas No: 2016/21092
Karar No: 2018/7594
Karar Tarihi: 04.07.2018
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/21092 Esas 2018/7594 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki maddi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 20/08/2013 tarihinde ... İli, ... İlçesi, ...Mahallesi hudutları ...Mevkii 337 nolu orman bölmesindeki ormanlık alan içerisinden davalı kuruma ait olan iletim hattındaki telin kopması sonucu elektrik direğinden kıvılcımların çıkması nedeniyle yangının çıktığını, davalı tarafından gerekli önlemlerin alınmamış olduğunu, bu nedenlerle davalarının kabulü ile davalı idarelerin hizmet kusuru neticesindeki haksız fiil ile çıkan orman yangını neticesinde davacı idarenin uğramış olduğu toplam 31.882,03 TL"nin idare zararının fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla ve olay tarihi olan 20/08/2013 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiliyle davacı idareye verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, olay günü tutulan tutanakta vatandaşların ağaç kesimi sonucunda 1 adet ağaç direğinin kullanılmaz halde olduğunu, 5 direk arası AG iletkeni ile 6 adet direk arası OG iletkeninin düştüğünün tespit edildiğini, bakım onarım işlerini zamanında yaptığını, davacı idarenin yangının çıkmasında ve yayılmasında kusur ve ihmalinin bulunduğunu, yangının çıkmasını önlemek ayrıca zararı engellemek amacı ile tüm tedbirleri alıp almadığının irdelenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 41.725,77 TL"nin 20/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; elektrik enerjisi dağıtım hattından kaynaklanan yangın nedeniyle, orman idaresinin uğradığı maddi zararın tazminine ilişkindir.
1-Davalı şirket, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur. Bu sorumluluk türü tehlike sorumluluğu olarak da isimlendirilmekte olup, sorumluluk türlerinin en ağırını oluşturur. Burada tehlikeli nesne veya işletme ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir.
Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır(Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15).
Ulaşım, enerji ve üretim araçlarında kullanılan büyük makinelerin, teknik araç ve gereçlerin, yeni kimyasal ve biyolojik buluşların karmaşık bir biçim verdiği modern toplumda, kusuru, sorumluluğun kurucu unsuru olarak görmek, bir çok nedenlerle doyurucu olmaktan uzaktır. Gerçekten, her şeyden önce, bu kadar karmaşık teknik bir süreç ve sosyal ilişki ağı içinde gerçekleşen zararlarda kusurun rolü, ya çok azalmış, ya da hiç kalmamıştır. Gerçekten, çalışanlar ve çevre için büyük tehlike arz eden makineler, enerji kaynaklan, ulaşım araçları ve diğer şeyler arasında, zararlı sonucun sebebi olarak insan davranışının rol ve katkısını tespit etmek imkânı, fiilen ortadan kalkmıştır. Zira bu karmaşık mekanik şartlar, sosyal ilişkiler içinde kusurlu bir davranışın bulunup bulunmadığını, kimin kusurlu bir davranışta bulunduğunu belirlemek mümkün değildir. Kaldı ki, bu kadar tehlikeli araç ve gereçler içinde insan davranışının zararın sebebi olabilme ihtimali, diğer teknik ve mekanik sebeplerle kıyaslanamayacak derecede küçük ve önemsizdir. Zira günümüzde enerji kaynakları, ulaşım araçları ve üretimde kullanılan makineler, o derece hızlı, karmaşık ve büyük boyutlar kazanmıştır ki, artık, gerekli her türlü tedbir alınsa bile, zararın doğumunu önlemek çoğu zaman imkânsız hale gelmiştir. Çevre için tehlike arz eden bu kaynaklar karşısında, zarara uğramak adeta kaçınılmaz bir hal almıştır. Ancak, "tehlikeli" diye toplumun bu araç ve gereçlerden vazgeçmesi de mümkün değildir. Bu nedenle, tehlikeli faaliyette bulunan kimseler, bunlardan yarar sağladıkları için, sebep oldukları zararı da gidermek zorundadırlar.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; olay günü davacı ... tarafından tutulan tutanağa göre, yangının, davalı şirkete ait olan, elektrik direğinin devrilmesi sonucu meydana geldiğinin belirtildiği, mahkemece mahallinde keşif yapıldığı, keşfe katılan bilirkişiler tarafından hazırlanan raporlara göre, yangının çıkma nedeni ile kusur tespitinin ihtimalli olarak değerlendirildiği, net bir tespitin yapılmadığı ve bu raporların hükme esas alındığı anlaşılmıştır. Raporlar, bu hali ile eksik, yetersiz ve Yargıtay denetimine açık değildir.
Bu durumda, mahkemece konusunda uzman bilirkişi heyetinden alınacak rapor neticesinde yangın nedeni ve kusur durumunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2- Maddi zarar kapsamının belirlenmesine gelince, zararın kapsamının tayininde davacı idarenin kusurunun olup olmadığının da araştırılıp, tartışılması gerekmektedir. Davalı yanında davacının yangının nitelik ve niceliği itibariyle almakta bulunduğu tedbirlerin alınıp alınmadığı ve yangının büyümemesi için sorumluluk halinin değerlendirilmesi gerekir. Davalının durumu kusursuz sorumlulukta zararın artmasına sebebiyet verirse kusur oranının belirlenmesinde indirim sebebinin oranını belirlemek hakkaniyet kuralının bir gereğidir.
Bu bağlamda şimdi de davacının sorumluluğunun tayini gerekecektir.3234 sayılı, Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun"un 2/a maddesine göre “Orman kaynaklarını; ekolojik, ekonomik ve sosyo-kültürel faydalarını dikkate alarak, bitki ve hayvan varlığı ile birlikte, ekosistem bütünlüğü içinde idare etmek, katılımcı ve çok amaçlı şekilde planlamak, usulsüz müdahalelere, tabii afetlere, yangınlara karşı korumak, muhtelif zararlıları ile mücadele etmek ve ettirmek, ormancılık karantina hizmetlerini yürütmek, geliştirmek, orman alanlarını ve ormanlara ilişkin hizmetleri artırmak, ormanları imar ve ıslah etmek, bakımını ve gençleştirmesini sağlamak” Genel Müdürlüğün asli görevi olarak sayılmıştır. Aynı yasanın 2/b maddesinde “Ormanların mülkiyeti ile ilgili iş ve işlemlerini, kadastrosunu, izin ve irtifak işlerini yürütmek de” görevleri arasındadır. Maddenin alt bentlerinde de diğer görev ve hizmetler sıralanmış bulunmaktadır.
Buna paralel olarak, 6831 sayılı Orman Kanununun 75.maddesinde "Orman idaresi yangınları önlemek maksadıyla en çok beş yılda tahakkuk ettirilecek bir plan ve program dahilinde yangın emniyet yolları ve yangın kule ve kulübeleri yapmak ve bunları idare merkezlerine telli ve telsiz telefonla bağlamakla mükellef olduğu gibi yangın tehlikesinin fazla olduğu mıntıkalarda yangın mevsimine münhasır olmak üzere lüzum gördüğü yerlerde ve yeter miktarda yangın söndürme alet ve malzemesini havi motorlu vasıtalarla teçhiz ve takviye edilmiş yangın ekipleri bulundurur. (Ek: 24/5/2000 - 4569/1 md.) Orman yangınlarını önleme ve orman yangınlarıyla mücadele harcamaları için Orman Genel Müdürlüğü Katma Bütçesine yeterli miktarda ödenek konulur."hükmüne yer verilmiştir.
Bu bağlamda, durum değerlendirildiğinde; ormanları, yangınlara karşı korumak, davacı idarenin bizatihi asli görevidir. Bu nedenle, çıkan yangını en kısa sürede söndürmek, zararın büyümesini önlemek için her türlü tedbiri almak ve gereğini yapmak da idarenin görevidir. Bundan ayrı, yukarıda açıklanan yasa hükmünde ifade edildiği gibi, orman köylülerinin tarım yapma ve geçimlerini bu şekilde temin etme zorunluluğu gözetilerek, bu yönde ormanların dizayn edilmesi ve gerekli tedbirin alınması da davacı kurumun görevlerindendir.
T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü ...Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Araştırma Bültenindeki büyük orman yangınlarının meteorolojik veriler ışığında incelenmesine ilişkin bilimsel çalışmasında;1985 ila 2006 yıllan arasında Türkiye"de çıkmış 46 adet büyük orman yangını öncelikle meteorolojik veriler daha sonra topografik kriterler ve yangın mücadelesi açısından incelenerek bu büyük yangınların davranışları arasında benzerlik olup olmadığı, hangi meteorolojik koşullarda oluştukları ve yangın ortalama ilerleme hızlarına ait bilgiler üretmek amaçlanmış.
Sorgulama esnasında yangın davranışları incelenirken elde edilen yangın koordinatları Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Araştırma ve Bilgi İşlem Daire Başkanlığınca yangının olduğu gün grid değerinden; yangın başlama koordinatına ve başlama saatine en yakın noktadaki ilgili değeri (MSLP sıcaklık, rüzgar ve nem değerleri) tespit edilmiştir. Yangınların değerlendirilmesi için (topografik) kombine haritalar oluşturulmuştur. Yangınlara ait uydu görüntüleri de alınmış ve yangın başlama noktası ve ilerleme yönüne ve ilerleme zamanına göre yangının ortasından geçen Yangın Orta İlerleme Hattının enine kesiti, yükseklikleri ve eğimi hesaplanarak yangının kapladığı gerçek alanlar sayısallaştırılmıştır.
Değişik faktörler açısından büyük orman yangınlarının genel kritiği incelemeye alınan 46 büyük orman yangını hakkında elde edilen veriler aşağıdaki başlıklar altında özetlenmiştir.
Başlama saatlerine bakıldığında gün içerisinde nispi nemin en düşük, sıcaklığın da en yüksek olduğu öğle saatlerinde çıkması bilenen teorileri desteklemektedir. Ancak söz konusu saatlerde esen kuvvetli rüzgar ve rüzgar yönüne bakıldığında deniz yönünden gelen nemli hava kütlesinin sıcaklığının, bölgenin ekstrem sıcaklıkları kadar yüksek olmadığı görülmektedir. Yani büyüyen orman yangınlarında belirleyici birincil etmenin rüzgar hızı ve yönü, sonra nispi nem ve yüksek sıcaklık olduğu ortaya çıkmıştır.
Rüzgar hızı açısından 3,0 m/sn ile 8,8 m/sn arasında esen rüzgarların büyük orman yangını oluşturabildikleri gözlenmiştir. Tüm yangınların ortalama rüzgar hızı değeri de 5,7 m/sn" dir. Rüzgar şiddetinin yanı sıra büyük orman yangınlarının sık sık çıktığı bölgelerdeki hakim rüzgar yönleri de mutlak surette dikkate alınmak suretiyle yangın mücadele planları bu yönde oluşturulmalıdır. Yüksek sıcaklık açısından 28,9°C ila 36,4°C dereceler arasında en çok büyük orman yangını oluşturabildikleri gözlenmiştir. Tüm yangınlar için ortalama yüksek sıcaklık değeride 32,7°C"dir. Nispi nem açısından büyük yangın tehlike endeksinin % 16 ile % 32 bağıl nem değerleri arasında en çok çıkmakta olduğu ve büyük orman yangını oluşturabildikleri gözlenmiştir. Tüm yangınlarda ortalama nispi nem değeri de % 28,07"dir. Bu çalışmada % 41 ila % 57 bağıl nem oranlarında da büyük orman yangınlarının çıkmış olduğu gözlenmiştir.
Bugüne kadar orman yangınlarına karşı etkin bir mücadele sürdüren OGM mevcut ekipleri ve mücadele imkanları ile her yönden yangın çıkabilme ihtimaline karşı sabit merkezi noktalarda bekleyip -yangın başlama haberi geldikten sonra- harekete geçmek durumunda olan bir eylem planı geliştirebilmiştir (Pasif Savunma Sistemi). Ancak bu yeni bilgiler ışığında bugüne kadar çıkmış büyük yangınların genel kritikleri doğrultusunda mevcut sistem ile yangınların büyüme riskini azaltma imkanı olamadığından aktif savunma sistemi"ne geçilmelidir.
Bu yeni savunma stratejisinde bir gün önceden meteorolojik erken uyarı sistemi (MEUS) ile alınan bilgiler doğrultusunda ertesi gün yangın çıkma riski çok fazla olan Orman Bölge Müdürlüklerinde yangınlar başlamadan önce yedek ekipleri ve önleyici ve caydırıcı olmak amacıyla hava devriyesi (helikopter veya keşif uçakları) çıkartması gerekmektedir.
Büyük orman yangınlarını önleyici tedbirler olarak en önemli husus yangın sezonu öncesi yangın emniyet şeritlerini temizlemek değil, ormanların sınırından veya içinden geçen küçük ve orta ölçekli ENH"nın altında kalan ormanlık alanların temizlenmesi olmalıdır.
Yukarıda bilgiler ışığında davaya konu yangının hangi ölçekte bir yangın olduğu (küçük, orta, büyük) büyüyen orman yangınlarında belirleyici birincil etmenin rüzgar hızı ve yönü sonra nisbi nem ve yüksek sıcaklık olduğu bilimsel çalışmalarda belirtildiğine göre, olay günü rüzgarın hızı, bağıl nem oranı, davacı idarenin yangına müdahalesindeki etkin gücü gibi faktörler dikkate alınarak somut olayımızda müterafik kusur incelemesi yapılmamıştır.
HMK.nun 266 ve devamı maddeleri gereğince çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerekir. Ancak, bilirkişi seçimi yapılırken düşüncesine başvurulacak kişi veya kişilerin özel ve teknik bilgilerinin yeterli olup olmadığı üzerinde durulması gerekir.
Somut olayda ise, kusur yönünden inceleme yapan ve hükme esas alınan bilirkişi kurulunda orman mühendisi bilirkişisi bulunmadığından, yukarıda belirtilen ilke ve esaslara uygun olmayan rapor doğrultusunda hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı olarak, Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Zarar görenin zararı giderebilmek için kendi çalıştırdığı işçilerine ve araç sürücülerine ödediği ücretler ile araç yakıt giderleri genel idare giderleri olup, haksız fiil meydana gelmese dahi ödenmesi gereken giderlerdir. Bunların zarar ile ilgisi bulunmamaktadır. Özel olarak adam tutulup çalıştırıldığı kanıtlanmadıkça haksız fiil meydana gelmeseydi dahi yapılacak bu nitelikteki giderler zarar kapsamına dâhil edilemez.
Bu iş için davacı idare tarafından, özel olarak, işçi tutup çalıştırma ve araç kiralama durumu söz konusu ise, buna ilişkin giderlerin tahsili mümkün olabilecektir.
Bu durumda mahkemece; konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi kurulundan ( orman ve elektrik mühendislerinden oluşacak şekilde ) yukarıda belirtilen hususlar nazara alınarak kusur ve zarar hakkında Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor aldırılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporları esas alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1.ve 2.benttlerde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.